Katherine Fitzgerald İrlandalıdır. Babası Desmond Kontu kraliçenin hakimiyetini kabul etmeyince esir alınmıştır.Oda manastıra gelmiştir. Altı yıl boyunca manastırda kalmıştır fakat babasından haber alamaz. Evine dönmek için zorda olsa izin alır ve arkadaşı ile birlikte yolculuğa başlar. Gemileri saldırıya uğrar ve korsan kaptan, Denizlerin Efendisi Liam O'Neill onları rehin alır.
Liam'ın annesi Mary eşi ile yolculuk yaparken gemi korsanların saldırısına uğramış ve vahşi korsan kendisine tecavüz etmiştir. Hamile kalınca da kocası onu istememiş ve o dönem sekizinci Henry'nin son eşi Catherine, Mary'i nedimesi yapmıştır. Liam sarayda aşağılanarak büyüdükten sonra babası gelip onu almıştır. Babası gibi olmak istemese de koruyacak kimsesi olmadığından Katherine'i korumak onu mutlu etmek ister. Onun kaderi olduğunu düşünse de kendi isteği ile gelmesini ister. Katherine ise babasının durumuna inanmadığından kendi gözleri ile görmek ister. Liam Katherine'i babasına götürür ve sefil halini görür. Artık bir servetleri ve unvanı olmadığından saygın hiçbir erkek kendisi ile evlenmek istemeyecektir. Babası Liam ile evlenip onu kendisine destek olması için ikna etmesini istese de Katherine kabul etmez. Babasının yanına gittikleri için Kraliçe Elizabeth onların babası ile bir komplo peşinde olduğunu düşünür. Katherine ise bir şekilde kraliçeyi öldüğünü sandığı nişanlısına gitmek için ikna eder. Onu nişanlısına götüren kişi ise Liam olur. Katherine nişanlısından da umduğunu bulamaz. Artık bir serveti olmadığından nişanlısı onu istemez fakat sevgilisi olarak kalmasını ister üstelik tecavüze de kalkışır neyse ki Liam var ve yeniden yollara düşerler.
Liam Katherine'nin kaderinin kendisi olduğu düşüncesindedir ve kimse ile evlenmesine izin vermemeye kararlıdır. Bu yüzden evlilik teklifi eder fakat Katherine bir korsan ile evlenmeyeceğini söyler. Son umudu olarak da kraliçeden evleneceği soylu bir adam bulmasını ister. Kraliçenin nedimesi olur. Liam ile kaçamakları ise karşı koymak istese de devam eder. Artık tüm erkeklerinin ilgisini çekince kraliçe bir evlilik ayarlar fakat düğün gecesinde Liam onu kaçırır. Katherine önce karşı koysa da kendisine engel olamaz üstelik Liam ile de evlenir artık iki kocası vardır.
Katherine'nin iki kocası olması, ne kadar karşı koysa da duygularına engel olamaması, babasının yardım için Liam'ı ikna etmesini istemesi, Liam'ın yardım için giriştiği oyun, kraliçenin ihanet düşüncesi, yine dinlemeden yanlış anlama ile olan ayrılıklar, tutuklanma, ayrılık, kötü ayrılsalar da birbirlerine kavuşmak için verdikleri mücadele derken kitap büyük bir beğeniyle bitiyor.
Katherine'in düştüğü o durumda bile hala soylu bir evlilik isteği, korsanı beğenmemesi sürekli tek hayalinin evlilik, çocuk olduğunu dile getirmesi bir süre sonra sıktı hem de çok. Ayrıca tüm erkeklerin gözünün Katherine'de olması, sürekli birinin sıkıştırıp, öpmesi elden ele gitti gibi oldu. Kraliçenin gözdesi Robert Dudley bile peşindeydi. Ne gerek vardı bu kadar isyan edip Liam'ı uğraştırmaya.
Liam onun o aşkı vazgeçmeyişi daha ilk gördüğü anda Katherine'e vurulup giriştiği oyun harikaydı bayıldım.
Elizabeth dönemi o dönemde saray yaşantısı, entrikalar, kadınların kullanılışı çok güzel yansıtılmıştı. Elizabeth'in her erkekte gözü olması, gözdeleri için yaptıkları, şımarıklıkları sinir bozucuydu.
Yazar her defasında güzel bir hikaye yazmayı başarıyor işte yine harika bir hikaye.
Kitap nereden nereye gitti. Katherine'nin davranışlarına sinir olsam da bu uzun harika serüven okunmaya değer.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2017/03/brenda-joyce-oyun-de-warenne-dynasty-3.html
Sonunda 11 kitaplık "de Warenne Dynasty" serisinin sonuna geldim. Brenda Joyce'un severek takip ettiğim bir yazar olmasının yanında severek okuduğum serisini bitirmenin verdiği hazzı yaşıyorum.
Brenda Joyce, akıcı, her daim merak uyandırıcı, tarihsel gerçekliği olan olayların içerisine serpiştirdiği kurguyla muhteşem bir kitap çıkarıyor.
Özellikle yayınlanan som üç kitabının sonunda yer alan teşekkürler yazısında olayların gerçekliliğini vurgulaması ise kitabı daha da etkileyici kılıyor.
Artık 11 kitabını okuduğum yazar sevdiğimi ve favori yazarlarımdan olduğunu anlamışsınızdır diye düşünüyorum
Serinin normalde 3. ama bize 11. olan kitabı "Oyu " kelimenin tam anlamıyla politik oyunları ve saray entrikalarının arasına sıkışmış aşkı konu alıyor.
Kısaca konusunu anlatmak gerekirse; manastırda olan Katherine, babasının kendisini yıllarca arayıp sormamasının ardından eve dönmeye karar verir. Eve gitmek için bindiği Fransız gemisi, Denizlerin Efendisi olarak anılan Liam O'Neill tarafından kuşatılır ve Katherine, Liam'ın esiri olur. Liam, Katherine'in babasının sürgünde olduğunu bildiği için onu hem korumak hem de sevgilisi yapmak istemektrdir. Ancak olaylar hiç de Liam'ın istediği gibi gitmez. Çünkü Katherine fazlasıyla inatçı, güzel ve zeki olmasına rağmen bir korsanı değil soylu asil bir adamla olmayı tercih etmektedir. Hele de tecavüzcü barbar bir korsanın oğlu olan Liam'ı asla istememektedir.
Ama ne olaylar Katherine'in düşündüğü kadar basit ne de Liam'ın planladığı gibi gidecek görünmüyordur
Katherine kaçırmasının altında art niyet ve ihanet arayan Kraliçe, Katherine'nin soylu biriyle evlenme hevesi ve diğer olaylar söz konusu olduğunda işler karmakarışık olacaktır.
Kitabı sevdim, bazen dönen entrikalardan başım dönse de cidden sevdim.
Katherine'in koca meraklı tavırlarına sinir olduğumu inkar edemeyeceğim. Hani bazen çocukken onu nişanladıkları ama şimdi onu istemeyen Hugh Barry'e metres olsun da Liam'da kurtulsun diye düşündüm. Hatta gülmeyin ama bazen amma azdın kızım sen, iki lafından biri koca ve çocuk oldu dedim de.
Liam... kelimelerle anlatılmaz okuyun en iyisi diyeceğim bir korsan. Gerçi bir O'Neill... ne bekliyoruz ki! Diğer okuduğumuz O'Neill'lar söz konusu olduğunda daha azı olamazdı.
Kitapta en çok üzüldüğüm Juliet olmuştu çünkü hayallerine kavuşamayacağını düşündüm ama yanıldım. Hele ki John Hawke içinde üzülmüştüm tam bir piyon oldu sanki bu oyunda ama o da aşkını buldu.
En sevdiğim şey, Liam'ın Katherine'i kaçırıp adasına götürmesiydi. Orada yaşananlar, yeniden beraber oluşları ve aşkları... süperdi.
Ahh... bir de Liam'ın Katherine'e sahip olabilmek için kurduğu oyun... kitabın adını aldığı oyun... Liam'ın ihanetle suçlandığı, neredeyse öleceği oyun... süperdi! Tam da Liam'a yakışan bir cesaret örneğiydi. Zekice ve kurnazcaydı!
Kitapta bahsetmek istediğim birçok detay var ama hepsini anlatırsam okumanıza gerek kalmayacak o yüzden kısa kesip susuyorum.
Ancak şunu söylemek istiyorum ki kitabı sevdim. Brenda Joyce'un başka kitapları çıksa şüphesiz konusuna bakmadan alacağım kesin.
Ama şuraya bir eleştiri de eklemeden bitirmeyeyim kitabı. Keşke Pegasus biraz dikkatli davransaydı. Birkaç yerde hatalar vardı. Ve bu bir an, kendini kaptırmış bir okurun bu da ne be demesine neden oluyordu. İki ya da üç yerde buna denk geldim.
Ve Katherine kızıl saçlıydı keşke kitabın kapağındaki kız... kızıl olsaydı.
Bir de çevirmen değişmişti ve Selim Yeniçeri tarafından çevrilen kitaplarının ardından dilde değişme olmuştu ve açıkçası bu çok fark ediliyordu. Keşke ilk defa çevirmeni kim diyerek baktım, kötü olduğundan değil sadece dil değiştiğinden dolayı araya sokuşturdum bu durumu =)
Neyse... severek okuduğum özellikle son 100 sayfasını daha ayrı bir zevkle okuduğum bir kitaptı.
Seriyi eğer historical romance seviyorsanız tavsiye ediyorum.
Güzel bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Kitap, şu sıralar içinde bulunduğum okuma isteksizliğime çok iyi geldi, kitabı 2 günde bitirdim.
De Waranne Serisi gözümde çok başarılı bir seri olmasına rağmen serinin 2 kitabı beni hayal kırıklığına uğratmıştır: Yemin ve maalesef yorumunu gireceğim Oyun beklentimin altında olan kitapları oldu.
Benim için kitabın hem olumlu hem olumsuz yönü baş karakterimiz Liam O'Neil oldu. Liam, seride Cliff ile beraber beni delirtmeyen erkeklerden biriydi. Katherine için yaptıkları, çektiği zorluklar ile kendini sevdirdi. Fakat kitabın büyük bölümünde Liam, birliktelik için Katherine'yi aşırı zorluyor. Korsan olduğu için ondan beklenilen davranış bu yönde olsa da Liam'ın kıza biraz daha sabırlı yaklaşmasını isterdim.
Brenda Joyce gerçekten bambaşka bir kaleme sahip. Yazdıklarıyla tekrara düşmeyen nadide yazarlardan biri. Bir kez daha başarılı bir kurgu göze çarpıyor. Olayların ardı arkası kesilmiyor. Yalnız olay açısından "Gülün Sözü" gibi bir kitap beklemiştim. Ülkemizde kitabı çevrilmeden önce okumuş olanlar kitabı aşırı beğendikleri için böyle bir beklenti oluşmuştu. Yine de dediğim gibi, bu kurgu diğer historicallere 10 basar.
Katherine tam bir eski dönem kadını. Hayattaki tek amacı soylu ve iyi bir eş ve aile hayatı. 488 sayfa boyunca bu isteği bir süre sonra beni delirtmeye başladı. Bir de erkek beğenmiyor hanımefendi. İlle soylu biri olacakmış, soylu geliyor onda da bir sebepten ötürü beğenmemezlik yapıyor. Her erkeğin hangi amaç olursa olsun Katherine ile uğraşması da sıkmaya başlıyor.
Her zamanki gibi Pegasus'u da kınıyorum. Bundan önce çıkan Gülün Sözü, Oyun'un sayfa sayısı kadardı ve 29.90 idi. Şimdiki kitap 34.50 olmuş ve internetten alış veriş yapamadığım için maalesef bu parayı verdim. Yorumlarda da dedikleri gibi galiba sayfalara altın serpiştiriyorlar. Ne kadar gitmeyeceğim desem de fiyatlar sağ olsun başta CNR Fuarı'nı bekleyim dedim ama standlarına baktığımda anca 1 tane kitap gördüğüm için kendilerine güvenemedim. Bir de verdiğim paraya değse. Kitapta fazla imla hatası mevcuttu. Örneğin "ismini" yazacağına "simini" gibi saçma sapan şeyler çokça vardı.
Sonraki kitabın fiyatını korkuyla bekliyorum ve yeni bir seri ile başlarlarsa "Francesca Cahill Serisi"ne başlamalarını umuyorum.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2017/02/oyun-yorum.html
Politik oyunların içinde geçen bir aşk hikayesi aslında. Ana kahramanlarımın tamamen kurgu olsa da diğer karakterler gerçek kişiler dayanıyor. Liam korsan ama kraliçenin gözdesidir. İrlandalı Katherine'i kaçırır. Hem saray entrikaları çevirip hemde kızın gönlünü kazanmalıdır. Tehlikeli bir oyunun içindedirler.
Kitabın uzunca bir bölümünde Katherine 'e ayar olmadım desem yalan olur. Taki kitabın son çeyreğine kadar. Liam ise tüm tehlikelere rağmen ne istediğini bilen bir karakter.
Yazarın bu gerçek kişileri tema alarak yazdığı kurguları gerçekten beğeniyorum....