Bridgerton kardeşlerin hikayelerini çok sevsemde bu biraz yavan kalmıştı sanki.Güzeldi ama bana göre çokta güzel değildi.Ben Anthony'nin hikayesini merakla ve sabırla bekliyorum
Açıkçası Colin'den daha çarpıcı ve heycanlı bir kitap beklerdim ama yinede güzeldii :))
Bridgerton kardeşlerden en sevdiğim şahıs: Colin olduğu için, onun kitabına da ilgim daha bi başka tabii. :)
Diger 3kitaba gore biraz ağır ilerledi benim icin bundan o ncekileri daha heyecanli okumustum sanirim colin i diger kitaplarda okumak daha eglenceli yinede kotu degil okunasi bir kitapti
Bu seri içinde kesinlikle favorim olan kitap. Colin sen ne tatlı birşeysin öyle ya. Penelope'de zavallım yıllardır adamı sev sev içi kurumuş kızın. Colin son seyahatinden döndüğünde ikisi de birbirlerinin sırlarını keşfediyorlar ve bu sırlar sandıklarından fazla ortak yanları olduğunu keşfettiriyor onlara. Sevimli bir aşk hikayesi onların ki mutlaka okuyun bence :)
Penelope Featherington yani diğer adıyla LEYDİ WHISTLEDOW... Tamamiyle okuduğumda şok olmuştuum.. Eğlenerek ve elimden bırakamayarak okuduğum bir kitapp :)
Ve Sanırım Coliiin benim olamlııı <3<3
Serinin okuduğum diğer kitaplarına göre biraz yavan geldi , Colin gibi bir karakter için daha farklı şeyler beklemiştim ama pek beklediğim gibi çıkmadı..Ama yinede Penelope'nin hikayesini okumak keyifliydi..
Çok umutla başladığim ilk 100 sayfasından sonra umutlarımın yerle bir oldu. Tamam julia Quinn en sevdiğim yazar diğil ama özellikle bu serinin (Bridgerton Ailesi) bundan önce okuduğum kitapları gayet makuldü hatta sürükleyiciydi bile, fakat bu kitapta; başlangıç iyiydi, kız karakter ilgimi çekmişti, erkek karakteri hoş görebilirdim ama bayan Quinn birden bire sanki yazıcak hiçbir fikri kalmamış gibi kitapların başından beri olan şu lady whistl-bilmemne yi olaylara dahil edene kadar. E ona tamam diyelim ama kurgu ordan sonra öyle bir çekilmez hal aldı ki sanki o kısım dan önceki part başka bir hikaye sonrası başka.
Ilk part yine idare ettik. Peki ya 2.? Öyle hızlı bir değişim söz konusu ki! Hayır. Karakterler değişmiyor fakat geri kalan herşey yerle yeksan olmuş durumda; hikaye, kurgu, eğlence, romantizm , bu kadar sıkıcı inandırıcılıktan 5 metre uzak bir aşk görmemiştim hiç.
Uzun lafın kısası; vakit kaybı.
Julia Quinn'in okuduğum ilk romanı Bana Sevdiğini Söyle ve açıkcası bu kitabı dışında diğer romanları beni pek etkilemedi.
Rüyalar Gerçek Olsa kitabına gelirsek açıkcası Colin benim en sevdiğim kahramanlardan biriydi ve hikayesinin bu kadar vasat olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Penelope'yi kıskanması bi Tarihi Aşk romanı karakterine yakıştıramadığım bi davranış en azından benim hayali kahramanlarıma yakışmıyor.
Okuduğum en güzel kitabıydı serinin. Özellikle erkek kardeşlerin kitabnı seviyorum ama Colin ayrı bir harikaydı.
Bridgerton ailesinin üç numaralı erkeği Colin tüm kitapların en eğlenceli karakteri. Anneleri tüm çocuklarını evlendirmeye kararlı sırada ki ise Colin.
Penelope Hyde Park'ta annesi ve iki ablasıyla gezintiye çıkmışken üzerine iki atlı gelmiştir. Rüzgardan bonesi çıkmış ve atlılardan birinin yüzüne çarpınca adam atından düşüp çamura girmiştir. Penelope kırıcı sözler söylemesini, bağırmasını beklerken kahkahalara boğulmuştur. Daha önce bir erkeğin kahkaha attığını görmemiş olan Penelope o gün on altı yaşındayken Colin'e aşık olmuştur. Dünyası sallanmış, kalbi durmuştur. Nefes kesici bir andır onun için. O gün bildiği bir şey varsa o da gelecekteki kocası rolündeki kişinin Colin olmadığıdır. Öyle bir adamı çekecek güzellikte bir kız olmadığını düşünür. Fiziksel görünüş olarak hazır olmasa da on yedi yaşında sosyeteye takdim edilmiştir. Kendini azıcıkta olsa kişiliği olan çirkin bir kız olarak görür. Zeki, nazik, eğlenceli biridir ama kendisini yersiz konuşurken ya da tek kelime edemezken bulur hep. Ayrıca annesi kıyafetlerini seçmesine izin vermeyip kendisi seçince kötü görünmesine sebep olmuştur. Gizemli Leydi Whistledown elbiseleri ile ilgili yazmış kıyafetinin onu turunçgil gibi gösterdiğini bile söylemiştir. Konuşmayı başarabildiği birkaç kişiden biri olan Leydi Bridgerton sayesinde kızı Eloise ile tanışmış ve onlara gidip Colin ile karşılaşmaya başlamıştır. Tanımaya başladıkça Colin'i daha çok sevmiştir. Espirili, gösterişli olan Colin onu dinleyip hep konuşmuştur. Gerçekten sohbet etmeyi başarabildiği tek kişi Colin olmuştur.Bir köşede oturan sessiz, kimsenin ilgisini çekmeyen biri olduğundan dördüncü sezonunda evde kalmaya mahkum olduğunu anlamıştır. Colin'e delicesine aşıkken başka biri ile evlenmesinin evleneceği kişiye haksızlık olacağını düşünür. İçinde ki minicikte olsa olan umut kırıntısı erkek kardeşlerine kendisi ile evlenmeyeceğini söylediğini duyunca bitmiştir. Yıllar geçip gitmiş ve Penelope artık sosyeteye takdim edilmemeye, yaşlı kadınlarla oturmaya başlamıştır. Artık yirmi sekiz yaşında olduğundan evde kaldığı herkesçe bilinen bir gerçektir.
Colin fazlasıyla gezen biridir. Birkaç ay geçmeden yeni bir gezintiye yelken açmış, nadiren şehirde kalmıştır. Abilerinin işi, onları hatırlatacak bir şeyleri vardır. Kendisinin ise hiçbir şeyi yoktur. Eğlenceden fazlasını ister. Bir amacı olsun, ardında bırakacağı bir şey olsun ister.
Penelope ile vakit geçirdikçe yakınlaşırlar aralarında ki arkadaşlık ilişkisi başka bir boyuta geçer.
Colin'in seyahatlerinde tuttuğu günlüğü ile ortaya çıkan yeteneği, Penelope'nin sırrı, ikilinin atışmaları komik konuşmaları, diğer kardeşler derken kitap bol bol güldürüyor.
Colin diğer kitaplarda olduğu kadar umursamaz, komik biri değil. Önce ki kitaplarda sevilen karakterler genelde kendi kitaplarında bambaşka biri oluyor Colin de öyle oldu. Önce onun için daha farklı bir kitap olsun isterdim diye düşündüm ama bu aile olunca beğenmemek elde değil.
colin sen ne tatlı şeysin öyle! Bu kitapta çok çok çok şaşırdım onu söyleyeceğim sadece. Her zamanki gibi mükemmeldi.
SPOILER İÇERİR!!!
Öncelikle kitabı okumamın sebebinin karakterleri özlemiş olduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, zira dizisi ufak sevgimi de yok etti. Kitabı bazı bilgileri gözden geçirmek için okudum. Allah'ım bu kitabın vasat ve kötü olduğunu söylüyorlardı da inanmıyordum ama tekrar okuma ile o yorumlara hak veriyorum şimdi. Nereden başlasam acaba?
En iyisi başroller ile başlamak olacak. 10 sene kadar önceki okumamda Colin'nin değişen ruh hali beni pek etkilememişti, göründüğünden farklı biri olduğu ilk kitaptan beri belliydi. Şen şakrak, laf cambazı, anlayışlı ve sakin Colin, abisi Anthony denen ekşi surat kadar olmasa da aslında oldukça kıskanç, bencil, öfkeli, aklı bir karış havada, hayatta bir amacı olmayan ve bu amaçsızlığın içini yiyip bitirmesiyle oldukça antipatik bir kişiliğe sahip biridir. Kısacası herkesin ayılıp bayıldığı Colin aslında bomboş bir insandı, okuyucu bu gerçeğe geç uyandığı için büyük şok yaşadı ve kitabı beğenmedi.
İkinci okumada da duygularım değişmedi ama başka bir şeyin farkına varmamı sağladı. Kitabın en büyük sorunu Colin'nin değişen ruh hali değildi, Penelope'ye hissettiği "aşk"tı. Önceki kitaptaki büyük gafını saymazsak Colin Penelope'yi arkadaşı olarak dahi görmemiştir. Sahi, bunların yakın arkadaşlar olduğunu nereden çıkardık? A, doğru, Quinn yine yazdığı kurguyu unuttuğu için birbirlerini sadece danstan dansa gören 2 karakteri kanka moduna soktu serinin 2-4 arası kitaplarında.
Biz olmayan aşka dönelim. Dediğim gibi Penelope'nin fiziksel olarak nasıl göründüğünü bilmeyen Colin birden aydınlanma yaşıyor. Penelope aslında oldukça güzel, dünyanın en akıllı kadını oluyor birden. Penelope'nin malum sırrı ortaya çıkınca kızımız birden korunmaya muhtaç birine dönüşüyor ve ani kararla evlenmeye karar veriyor. Ona sorsak sebebi kızın üzüntüsünün içinde güzel duygular uyandırmaya başlamasıdır (saygı duyduğu birine dönüşmesi anlamında söyledim) Aradan bazı olaylar geçtikten sonra Colin anlıyor ki Penelope onun başaramadıklarını başardığı içinve dünyadaki amacını bulmasından ötürü ondan nefret ediyor. En sonda bu nefret ve Penelope'yi korumak istediğini söylese de aslında delicesine acıdığından bu duyguları aşk olarak nitelendiriyor. Offf serinin ilk 4 kitabındaki hangi erkek daha leş düşüncelere sahip karar veremedim. Hepsi de al birini, vur ötekine diyebileceğim çirkinliklere sahip.
Penelope'ye gelirsem tekrar okumada Sophie için ne hissettiysem Penelope için de aynısını hissettim yani düşüncelerimde olumlu kalmaya devam ettiler. Üstte yazdığım gibi Penelope çekimserliğine rağmen oldukça güçlü, aklı başında, çevresindeki delilere katlanma gücü yüksek sevimli bir hanım.
Kitabın kötü yanlarından biri de Daphne denen alığın yine aynı hareketlerde bulunmaya devam etmesidir. Hatırladığım kadarıyla Colin ile şöyle bir diyalog geçiyor aralarında.
D: Daphne, C: Colin
C: Daphne, sana sormam gereken bir şey var. Aşık olduğunu nasıl anladın? Bir insan aşık olduğunu nasıl bilir?
D: Hiçbir fikrim yok! Ne bileyim ben böyle şeyleri!
C: Ama Simon ile evlisin, onu seviyorsun.
D: Gerçekten bilmiyorum. Gerçi ben her zaman alıkça dolaşırım, hiçbir şey bilmem ve öğrenmek için de uğraşmam. Bana söylenenlere göre aşk seni olduğundan farklı biri yapmaz. Benedict tersini düşünse de o şekilde gitmiyor aşk, anlarsın ya o aramızdaki en salak olanı.
C: Ben eve gitsem iyi olacak D.
D: Lütfen, seni cahilliğimle kafanı karıştırmayı daha çok istiyorum! Dediğim gibi hiç düşünmedim, kocam da benim gibi kalın kafalı olduğu için onun da aşk duyup duymadığından emin değilim.
C: Bence git sor ona.
D: Neden? (Allah'ım bu kız inanılmaz bir şekilde daha da salaklaşıyor)
C: Daphne, ben cidden eve gideyim. Colin o sırada içinden: "Senin gibi bir embesile bu soruları sorduğum için Allah beni kahretsin!" diye söylenmektedir.
Gerçekten üç aşağı beş yukarı böyle bir muhabbet var kitapta. Yazar sonrasında toparlamaya çalışsa da iyice batırmıştır bu sohbeti.
Şimdi asıl felakete geliyorum arkadaşlar. Bu Violet denen anne kılıklı evlat pazarlamacısı var ya, 11 Nisan 1800 bilmem kaçta doğmuş. Yani kendisi bir koç burcu, yani ben bu çirkefle aynı burca sahibim! HAYIR HAYIIIIIIR HAYIIIIIIIIIIIIIIIIR!!!!!!! Koç burçlarının biraz egoist ve kavgacı oldukları söylense de oldukça yetenekli, girişken, arkadaş canlısı, ortamların aranan kişisi olarak bilinir. Koç burcu ünlüler diye aratırsanız ne cevherler olduğunu görürsünüz. Ama bu Violet denen pitbull kafalı hiçbir şekilde koç burcu değil, başka bir burca da mensup değil! Olsa olsa kendisi hamamböceği burcunun özelliklerini taşır. Üff Quinn, Allah senin cezanı vermesin, ne diye böyle bir karakter yazdın ki!
Penelope de 8 Nisan doğumlu bir koç burcu ama ona laf ediyor muyum? En azından zeki olduğunu biliyoruz.
Güzel bir kitap olacakken Colin'in mide bulandırıcı davranışları yüzünden rezil bir şeye dönüşmüştür.