"Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"
Genel olarak guzel buldugum bir kitap fakat gerek fazla ayrintiya inilmesiyle gerek eski Turkce kelimelerin sıklığı okuyucuyu biraz yoruyor dusuncesindeyim.
Türk edebiyatının güzide romanlarından biri. İlk başta şunu ifade edeyim ki eski Türkçe sözcüklerin bu denli yer alması açıkçası beni mutlu etti. Yazıldığı dönem itibariyle gayet iyi bir roman, emsal teşkil etmiş bir roman. Bolca ironinin , mizahi unsurun yer alması da kitabı sıkılmadan okunabilir kılıyor. Fazla detay vermeden hiç olmamış bir şeyi olmuş gösteren ve akabinde cereyan eden olaylar silsilesi dönemin anlayışını yansıtırken bizlerde de tebessüm yaratıyor. Dönemin toplumsal yapısı , kadının iş yaşamındaki ve toplumdaki yeri , doğu - batı arasında kalmış aydınların ele alındığı roman hala edebiyatımızda en ön saflarda kendine yer edinmiş bir eserdir. Saat ve zaman kavramlarının toplumun yaşantısına tesiri ironik yollarla gozler önüne serilmiş. Neticede zaman bize uymuyor , biz her şeyimiz zaman üzerine planliyoruZ. Karakter analizleri de oldukça başarılı. Karakterlerin detaylı şekilde analiz edilmesi romandan alınan tadı daha da arttırıyor şüphesiz. Bu noktada Halit Ayarci karakter olarak baş karakter Hayri İrdal'dan daha çok dikkatimi çekmiş , zaten kitabı okuyunca göreceksiniz ki Hayri İrdal'in bir ileri bir geri , çalkantılı hayatına yaptığı dokunuş ile roman seyir değiştiriyor. Mizahi bir kitap olduğunu ifade etmiştim , mizahi unsurlar ve ironi bolca var ama insanı düşündüren unsurlar bunlar. Özellikle toplumun yapısıni ne de güzel sergilemiş. İyi okumalar.
yarısına kadar zor gidiyor sonrası daha kolay okunuyor ancak kullanılan eski dil okurken okuyucuyu yoruyor...