Cem Mumcu çok enteresan bir adam. Kendisine büyük bir hayranlığım yok ama kendisine büyük bir hayranlık duyulması için pek çok şeye sahip aslında. Yazar, çizer, fotoğrafçı, şair, pskolog vs. vs. ve OkuyanUs Yayınlarının da kurucusu. Üstelik onunla iletişim kuran insanların söylediklerine göre samimi, sempatik, yardımsever... ama bir şey eksik işte, tanımlayamasam da eksik benim için bir şey. Cem Mumcu' nun umurunda mı, elbette ki değildir ama benim için etiketlerinin adamı olamıyor bir türlü.
Kitaba gelirsek Cem Mumcu' nın 1001 İnsan Masalı adını verdiği bir serisi/projesi var. Kimisi öykülerden, kimisi anılardan, kimisi ise romanlardan olacak ve insan hikayelerini anlatacak 1001 tane eser verecek Cem Mumcu bu seri/proje kapsamında. Bu kitapta da 40 küsür kısa hikaye olması lazım. İçlerinden bazılarına hayran kaldım. Kambur isimli bir hikaye var ki anlatmaya kelimeler yetmez. Yine bu kitapta mıydı yoksa bir barın masasında unuttuğum ve bulana haram ettiğim Muallakta, Araf’ta ve Düşlerde kitabında mıydı diye emin olamadığım ve başlığını da hatırlamadığım ama çok beğendiğim bir hikayesi daha vardı. Sevgilisinin evine giden bir gencin, sevgilisiyle yiyişirken -hatta seks de yapıyorlardı sanırım- o sırada diğer odada olan, sevgilisinin ev arkadaşını hayal etmesini anlatan bir hikayeydi. Aldatmak ya da sadakat olabilir hikayenin ismi. Sadece bu iki hikaye değil tabii ki, adamın o kadar çok etiketi olunca yazabileceği hikaye çeşitliliği ve değinebileceği konu sayısı da hayli fazla oluyor haliyle. Daha çok genci yiyiştirmesi dileğiyle...