Sinan Akyüz , Çanakkale'de başlayan Amman 'a uzanan ve İstanbul 'da sonlanan muhteşem anlatımıyla okuyucuyu esir alan güzel bir roman yazmış. Kaleminize yureğinize sağlık diyorum. Bazı kitap yorumlarında kitabı begenmediklerini ifade eden okurlar doğrusu kafamı biraz karıştırmıştı ancak kitabı okuyup bitirdigimde hiç de hayal kırıklığına uğramadan aksine büyük bir zevkle ve merakla okudum. Anneliğin kutsallığını, kadın olmanın hele de 1920 li yıllarda ne kadar da zor olduğunu akıcı okunası bir dille ne güzel anlatmış satırlarda. . Bu kitabı okunması gereken kitaplar listenize ekleyin diyorum.
Sinan Akyüzü incir kuşları kitabıyla tanımıştım.Her ne kadar anlatımı güzel olmasa da hikayeden etkilenip şahika ve feraye kitabını aldım.Ama bu kitap beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.Açıkçası verdiğim paraya acıdım.
Neden kitabı beğenmediğime gelince:Öncelikle zaten güzel bir anlatımla karşılaşmayacağımı biliyordum ama en azından akıcı bir hikaye bekliyordum fakat ne yazık ki böyle bir durumla karşılaşamadım.Bundan daha da önemlisi hikaye bana hiç inandırıcı gelmedi.Bunda yazarında büyük bir etkisi var.Okurken maalesef hikayenin içine giremiyorsunuz.Karakterlerde çok saçmaydı.Ticari bir amaçla yazıldığı o kadar belliydi ki ancak okuyunca anlarsınız.Ama kesinlikle bu kötü kitapla vakit kaybetmeyin.Paranıza ve zamanınıza yazık olur.
Bence en en en önemlisi yazar kitap yazmakla vakit kaybedeceğine gidip biraz tarih öğrensin.Derme çatma tarih bilgisiyle ilk önce Çanakkale savaşını anlatmış ama ben bu kadar kötü anlatılan tarih görmedim.Bu kadar önemli bir savaş ancak bu kadar bayat sözlerle anlatılabilir.Hepimizin bildiği tarihi anılarla duygusallık yaratmaya çalışmış ama olmamış.Olayları sadece birkaç kişiyle sınırlayıp bu komutan hata yaptı onun yüzünden bu haldeyize getirmiş.Arapların İngilizlerle Türklere nasıl ihanet ettiğini anlatmaya çalışmış ama o da olmamış.Bir kere araştırmamış çok belli.Kulaktan dolma bilgilerle koskoca Osmanlı tarihini anlatmaya çalışmış.Kesinlikle başaramamış.
Daha da kötüsü bu kitap iki kız kardeşin çok acıklı öyküsü olarak satılmaya çalışılıyor ama kitabın yarısında uzun uzun başka karakterler anlatılıyor.Sonra sanki bu karakterler hiç yaşamamış gibi kızkardeşlerin olayına geçiliyor ama burada da yanılıyorsunuz.Tek bir kızın hayatı anlatılıyor.Kitabın sonunda iki sayfayla konular bağlanmaya çalışılıyor ama olmuyor.Her şey eksik kalıyor.Daha önce kurgunun bu kadar kötü olduğu bir kitap okumamıştım herhalde.Okumanızı hiç ama hiç tavsiye etmem.
Tam da Canakkale Savasinin 100. yilini andigimiz bugunlere denk geldi bu roman...Once Canakkale Savasinin sert yuzunu, acilarini ve savasla savrulan hayatlari okuyorsunuz. 1900 lu yillarin Turkiye si, insanlari, aile baglari...Sofular ve batiya yuzunu donmus gencler...Askin en saf hali ve yasak iliskiler. Kitabin ilk yarisina geldigimde, bu tarz baska kitaplarda okudugumu dusunerek, fazla kapilmadim romana, ama sonraaaaa Araplar girdi isin icine...Urdun de ki gerilimli, ask dolu sayfalar ve acilar. Soluksuz okudum 2. yariyi...Bitirince de, "vay be " dedim, "gene gittim belli bir donemin icine ve yasadim oralarda!"