İlk kitaptan beri okuyucuları büyük bir meraka sürükleyen Silence-Mickey çiftinin hikayesi okundu. Bu çift çok fazla büyük bir beklenti oluşturdu. Açıkçası ben hayal kırıklığına uğrarım korkusuyla beklentimi orta seviyede tuttum. Kitabı bitirdikten sonraki düşüncem şu: "Çılgın yazar, okuyucularını coşturuyor!"
Kitap tahminimden daha da muhteşem bir şey çıktı. Özellikle Silence ve Michael'in karakter analizleri harika yansıtılmıştı.
Tek sorun acayip çeviri hataları vardı :(
Yorumumun tamamını okumak için sizleri şöyle alayım canlar :)
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2015/11/sakl-sehvet-yorum.html
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2015/11/kapmn-onune-brakp-terk-etmistiniz.html
İlk kitapta Londra'nın en azılı nehir korsanı Mickey, Silence'nin kocasının gemisinin yükünü çalmıştı. Silence sadık bir eşin yapması gerekenin bu olduğunu düşünerek Mickey'in sarayına gitmiş ve bir pazarlık yapmıştır. Mickey yükü iade edecek karşılığında da Silence geceyi orada geçirecektir. Mickey'in yorumuyla kocası onu gerçekten seviyorsa aralarında bir şey geçmediğine inanacaktır. Ertesi sabah elbisesinin önünü açıp, saçını karıştırıp o haliyle sokakta yürümesini istemiştir. Silence hayatında yaptığı en zor şeyi yapıp sokakta o halde evine yürümüştür. Kocası da dahil kimse Silence'a inanmamıştır. Bu olaydan sonra hayatı resmen alt üst olmuştur. Bir gün kapısına bir bebek bırakılır. Silence onu abisinin işlettiği yurda götürür. Kocası öldükten sonra kendisi de yurtta kalmaya, abisine yardım etmeye başlamıştır. Bebeğe bağlanır bebekte ona, kendisine gelen hediyelerden bebeğin babasının Mickey olduğunu anlar. Mickey bebeği hayatında gördüğü en saf insana Silence'e emaneten bırakmıştır.
Silence uzun zaman sonra tekrar Mickey'in sarayına gider çünkü Mickey kızını almıştır. Kızı büyük düşmanı tarafından öğrenilmiş ve tehlikededir bebeği yurda göndermeyecektir. Silence de bebeği istiyorsa sadece yanında kalabilecektir aslında bu Mickey'in Silence'i orada tutabilmek için aradığı fırsattırda. Silence bebekten ayrılamayacağı için adını çıkaran bu adamla kalmayı kabul eder. St. Giles'taki en azılı adamla, bir yıldır korktuğu ve nefret etiği adamla aynı evde oturmaya mecburdur. Azda olsa onarmayı başardığı onuru yeniden paramparça olacak olsa da başka çaresi yoktur ve böylece olaylar başlar.
Silence'nin tek istediği aile, aşk iken Mickey'in isteği para, güçtür. Para güçtü onun için, bir kadın için kendini güçsüz duruma düşürebilecek miydi acaba?
İlk kitap bittikten sonra hemen korsanlar kralı Mickey O'Connor'ın hikayesini okumak istemiştim beni çook etkilemişti kitap boyunca da öyle oldu.
Mickey ona hayran oldum yazarın en beğendiğim erkek karakteri oldu resmen. Yaşadıkları her şeye rağmen başarısı, güçlü duruşu harikaydı. Nasıl güzel sevdin sen bayıldım. Silence aklımda saf çekingen bir tip olarak kalmıştı ama bu kitapta oldukça cesurdu sevdim onu da.
Yan karakterlere bu seride fazlasıyla yer veriliyor bu kitapta da yine öyle oldu ve bir sonraki kitap için merak uyandırıyor.
Kitap çok güzeldi bazen dram, bazen aşk, bazen macera her şey vardı. Duygu yüklü bir kitap kesinlikle okunmalı.
Bu kadını seviyorum. Tarihi aşk romanı yazarlarının en iyilerinden olduğu aşikar. Fakat kitapta sevmediğim nokta kadın karakterdi. Pek öyle akılda kalır bi özelliği yoktu, sıradandı yani. Ama Michael... Ben de sana Michael desem olur dimi :DDD
Serinin en çok sevdiğim kitabı...
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2015/11/elizabeth-hoyt-sakl-sehvet-maiden-lane.html
İlk kitaptan beri en merak ettiğim çift Mick ve Silence'dı. Hoyt bu kitapta aşmışta aşmış. Yazarın bu zamana kadar çıkan tüm kitaplarında favori erkek karakterim oldu Yakışıklı Mickey. Beklentilerimi sonuna kadar karşıladı. Sıradaki kitap Winter'ın. Umarım kısa zamanda okuma şansımız olur. Belki o kitapta Nell Jones ve Harry'nin aralarındaki kıvılcıma şahit olabiliriz. Sonu çok fena bir yerde bitti. Yazar diğer kitabı beklerken delirmemizi istemiş herhalde. Ve galiba bir değil birkaç tane St. giles hayaleti var. Üstelik birbirlerinden haberdarda değiller çete falan değiller yani. Yetimhaneyi özlemişim arada bir görmek güzel oldu. Sıradaki kitapta bol bol görürüz umarım.Ne diyeyim ki. Yazarın doruk noktasındaki serisi. Kendini aşmış kitaplar. Umarım diğerleride bu çizgide devam ediyorlardır. Karakterlerinden, hayvanlarına kadar seveceğiniz bir roman. Ki burada Lad'i okuyunca bir köpek sahiplenesim geldi. Kendisi Harry'nin kurtardığı bir dövüş köpeği ama Mick'in yatağına çamurlu ve lağım gibi kokarak girmeyi tercih ediyor. Onu delirtmesini okurken oldukça eğlendim.