En az Bridgerton olarak gördüğüm kardeş Francesca oldu. Eğer bir Bridgerton olarak düşünülmezse güzel bir kitaptı. Özellikle Michael, her genç kıza lazım ondan sanırım (:
diğer 5 bridgerton kitabında francesca karakteri sadece hayalet olarak vardı ve bu kitaptada diğer bridgerton kardeşler hayaletmiş gibi olmuş. bence oldukça yerindeydi. francesca nın bir bridgertondan farklı bir kişiliğe sahip olduğunu pekiştirmişti. hem daha önce violet'e bu kadar yaklaşmamıştık. onu hep çocuklarını evlendirmeye çalışan 'hırslı anne' olarak biliyorduk. hyacinth ve colin ide görme fırsatı bulduk. bir bridgerton kitabı olarak eksikti kabul (en azından antonhy i çift çeyiz olayında görmek isterdim) ama julianın yüzünü kara çıkarmayacak kadar da iyiydi.
Konu trajik ama JQ anlatımıyla bir süre sonra eğlenceye dönüştü acaba bu kitabı Canan Tan ( sevenleri kızmasın sadece aklıma geldi ) yazsaydı nasıl olurdu diye düşündüm acayip ağlamaklı bir hikaye olurdu herhalde :))
Güzel keyifli bir kitaptı kimi zaman duygulandım kimi zaman gülümsedim. Diğer kitaplara nazaran daha ağırdı. keyifle okundu ve hevesle Gregory ve Hyacinth beklenmekte :)
Oldukça trajik bir aşk hikayesiydi...Hissedilenlerin inkarı,sır olarak saklanması,görmezden gelinmeye çalışılması kendilerince haklılar mıydı?? Elbette evet peki biz okurken neden ''hadi anla,hadi susma söyle'' demek geldi içimizden???
İlk aşka/eşe, eşlerden birinin vefatı sonrasında ne kadar ''süre'' sadık kalınmalı,sadık kalınmalı mı??
Üstelik bu yakınlık derecesindeyken bir şeyler hissetmek ne kadar kabullenilebilinir??
Türk toplumunun geleneklerine baktığımızda maalesef çok da olağan (bana asla uymasa da!!) Eş ölür aradan neredeyse ay geçmez kardeşi ile evlendirirler...Niye şaşırıyorum :o!! Bu toplumda aşk mı var ki?? Şaşırdığıma şaşırıyorum ;P
Neyse gelelim JQ'nun ters köşeye yatırışına;) Evet diğer kitaplarından çok farklıydı ama bu demek değildir ki olmadı... Bence süper olmuş çok olgun bir aşk,sorgulayıcı,düşündüren, gülümseten diyalogların kıvamı , kendi aralarında ki tutkunun yansıtılması tam yerinde ve olması gerektiği gibiydi ;)
Francesca kendininde kabul ettiği, ailesinin de kabullendiği gibi onlardan çok farklı.. Evlendikten sonra uzaklarda yaşaması da bu farklılıkları beslemiş.Diğer kardeşlerin hikayesinde hiç bir zaman Francesca olmadı bazen adı geçti o kadar onların burada olması yazarın hikayeyi şablon gibi sunması,sunileştirmesi demek olurdu.
Okudugum en guzel Bridgerton kitabiydi diyebilirim sanirim Benedict ikinci sıraya yerleşti cok farkli ve cok guzeldi cunku cok gercek bir ask vardi imkansizliklarin icinden dogan cok guzel hir ask ahhh ahh bu Bridgerton kardesler bir harika kesinlik le okunmasi gereken cok guzel bir serii bu :)
Michael Stirling için hayatının dönüm noktası Francesca Bridgerton'u gördüğü andır. Kuzeni ile Frencesca'nın evlilik haberinin kutlandığı yemekte Francesca'yı görür görmez aşık olur. Kadınların peşinde koştuğu,kovaladığı hovarda bir hayattan sonra ona bir kez bakmış ve aşık olmuştur. Fakat o ailesi ölünce babasının yanına aldığı kardeşten öte kuzeninin karısıdır. Kuzeni John ondan bir yaş küçüktür fakat Kilmartin kontu olan odur. Babaları ikizdir ve John'un babası yedi dakika önce doğduğu için varis John'dur.
Frencesca kendini hep ailesinin geri kalanından farklı hissetmiştir. Diğerleri cana yakınken o içine kapanık daha temkinlidir. Sevdiği,ruh eşi olan kocası ile evlenip ailesinin evinden ayrılarak daha sakin bir yaşama geçmek onu rahatlatmıştır.
Kocasının kuzeni Michael iki yıllık evliliğinde en yakın arkadaşı olmuştur.Onunla bir yürüyüşten döndüğünde ise kocasını ölü bulur. Böylece yirmi iki yaşında dul kalır. Birde kocasının ölümünden sonra hamile olduğunu anlayıp bebeğini de kaybedince daha çok üzülür. Yalnız hisseder ve kocasını kendisi gibi tanıyan tek kişiye Michael'e ihtiyaç duyar. Kocası ile tek bağlantısı o iken onun mesafeli tavırlarına katlanamaz.
Michael ise hiç istemese de bir gecede kontluğa yükselir.Kuzeninin sadece karısına göz dikmişken,karısı hariç kuzeninin sahip olduğu her şey onun olur. Üzüntüsü bile Frencesca'a olan hislerini değiştirmeyince suçluluk hisseder. Önce uzak durur ve sonrada Hindistan'a gider.
Ardan geçen dört yılda Frencesca dulluğa alışır.Tekrar evlenmek kocasına saygısızlık gibi gelse de çocuğu olmasını çok ister. Bu yüzden sezon için Londra'ya gider ve yeni gözde bekar olur. Michael dönünce de ona yeni unvanına alışma sürecinde yardımcı olur. Çöpçatanlığa bile başlar. Fakat bir süre sonra onu ilk kez bir erkek olarak görür bu kendisini tedirgin edince de İskoçya'ya döner. Colin Michael'in aklına kardeşi ile evlenmesi fikrini koyunca Michael de arkasından gider. Sonrasında da tekrar tekrar evlenme teklifi ve hayır hazır değilim,yapamayız süreci başlar. Frencesca başka şeylere hazır ama. Neyse ki sonunda kabullenebilirler.
Önceki kitaplarda Frencesca'ı hiç göremiyorduk varlığını bile hatırlamıyordum. Zaten hiç sevemedim. Eski ve yeni kocası arasında arada kıyaslama yapsa da eski kocamı sevmiyordum,mutlu değildim klişesinin olmaması ve ilişkilerinin kocası ölür ölmez başlamaması güzeldi.Fakat burada da biraz geç mi kaldılar ne. Son 100-150 sayfa arası ikiliye yoğunlaşıldı. Hep iç dünyalarını okuduk sıfır olay bu yüzden sıkıcıydı biraz. Kitap son iki kitapla hemen hemen aynı anda geçiyor. Colin evlenmiş,Eloise de evleniyor. Bayıldığım kardeşler çok çok az vardı. Kısacık küçük kardeş Hyacinth,Colin ve anneleri onlardan da kısa Kate Sophie ve Eloise diyalogları vardı.En sevmediğim kardeş ve kitap oldu.
Kitabın adı Sana İhtiyacım Var olsa daha uygun olurmuş. Tam da vicdan yapılacak bir konu seçmiş yazar. Karakterlerin bu konuda yaşadığı çelişkileri sıkça görüyoruz dolayısıyla.Kitap boyunca düşündüm Colin'de olsun Eloise'de olsun konu oldu mu Francesca'nın durumu diye. Meğer bizimkiler mercimeği fırına vermekle meşgulmuş olmaması normal:P (Bu kitapta daha fazla yer verilmişti bu tarz durumlara) Francesca Michael'i resmen kullandı yaa evlilik öncesi... . John'un ölümü altında bir sır olsaydı da araştırsalardı ya da ne bileyim Bridgerton kardeşler işin içine girseydi keşke. Durgun ve sıkıcı geldi bana biraz maalesef :/
JQ romanı olarak iyi ama Bridgerton serisi içindeki en vasat kitaptı benim için. Yani akıcılıktan, üsluptan ve karşılıklı diyaloglardan önceden bir JQ romanı okuduysanız hemen far ediyorsunuz. Ancak, Bridgertonlar arasında ise biraz vasattı. Hikayenin içinde erkeklerden sadece Colin'in olması benı biraz hayal kırıklığına uğrattı. Eloise'nin kitabında olduğu gibi Antony ya da Benedict'in bir yerlerden çıkmasını çok bekledim. Ama sayfalar ilerlerken 4. ve 5. kitaplardaki olaylarla bu kitaptaki olayların hemen hemen aynı anda geçtiğini gördüm. Eee beklediğim karakterlerde diğer işlerle (Eloise ile) meşgül olunca umduğumu pek bulamadım diyebilirim.
Bu kitapta diğer kitaplarda pek bahsedilmeyen Francesca'nın hikayesi vardı. Kitabın ilk sayfasından itibaren Michael'a çok üzüldüm. Hatta ilk kez bir Bridgerton'a bu kadar sinirlendim diyebilirim. Yeri geldi Francesca beni çileden çıkardı. Şimdiye kadar hiç bir kitapta bir kadına bu kadar çok evlenme teklif eden bir adamla karşılaşmadım. Francesca'nın cevapları Michael'i üzerken beni sinirlendirdi diyebilirim. Evlenemem, yapamam, evlenemeyiz, olabilir, evlensek mi acaba. Neyseki sonunda Michael pes edip evden kovunca Francesca kendine geldi de tamam dedi. Michael bu kadar çok üzüleceğine baştan kovsaydın ya kızı :D :D
İşin özü, bu hikaye bir Bridgerton romanı olmasaydı ve yine JQ tarafından yazılsaydı benden tam not alırdı. Ama yukarıda belirttiğim beklentilerimden dolayı Bridgerton serisi içerisindeki diğer kitaplara göre malesefki vasat buldum. Özellikle Antony'nin koruyuculuk adı altında yapacaklarını, tartışmaları, çileden çıkmasını ve belki de Daphne'nin hikayesindeki gibi bir düeolla bekledim. Çünkü ne de olsa Michael, Francesca'nın ölen kocasının kuzeniydi. Bu durum karşısında Colin çok sakin davrandı, hatta Michael'ı teşvik eden de oydu. Belki ilerleyen kitaplarda ailenin tepkisini okuyabiliriz.
Hikayede Francesca'dan çok Michael'i sevdim diyebilirim. Ayrıca JQ romanlarının içindeki en iyi kapak bu kitaptaydı.
Seriye ait okudugum kitaplar arasinda en sıkıldıgım kitap bu oldu..francesca'nin dengesiz hareketleri beni resmen cileden cikardi.ustelik hicte bridgerton gibi davranmayisi da cabasi..
Cok keyifli bir kitapti.Seri içinde Simon,Anthony ve Michael favorim oldu.Özellikle bu kitapta Michael'in aşkina hayran kaldim.😍Historical seven dostlara gönül rahatligiyla tavsiye ederim.👍❤