hasta günlerimde okuduğum, kısa ve öz kitap. ortada herkesin 'gerizekalı' diye tabir ettiği, satranç şampiyonu czentoviç, nazi döneminde toplama kampından biraz daha iyi bir yerde hapsedilmiş, satranç zehirlenmesi geçiren doktor b.. var. verdiği mesajlar bakımından okunabilir.
"hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanların her türü dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir ; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler."
Beni Stefan Zweig ile tanıştıran, aşmış bir psikolojik-gerilim romanı. Kısa olmasının da etkisiyle bir çırpıda kendini okutturuyor. Aynı zamanda bir psikolog olan Zweig, Dr. B. karakterinin iç dünyasını karakterin kendi ağzından o kadar mükemmel anlatmış ki, hayran olmamak elde değil. Ayrıca kitabın 12. sayfasında, adının romana verilmesine yaraşır şekilde, "satranç"ın belki de en güzel tanımı yapılıyor. Kesinlikle okunmalı.
çok da güzel gelmedi bana, methedildiği kadar yokmuş bu kitap, ama boş bir kitap da değil
Bir solukta okunan bir şaheser. Bir köylü çocuğunun Sırbistan'ın önemsiz bir kasabasından başlayan yolculuğunun, soylu bir doktorun Avusturya sarayında başlayıp Nazi Almanya'sına uzanan yolculuğu ile New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde kesişmesi...
Zweig 1940'ların karanlık dünyasında unutulmaz bir eser kaleme almış.