Yazar ağlatmazsam namerdim demiş sanki (ama beni ağlatamadı =P )
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2017/09/serilerden-kacmak-isteyenlere.html
https://illekitap.blogspot.com.tr/2017/10/brittainy-c-cherry-sevgili-bay-daniels.html
Geçmişin Kırıkları ile gönlümü çalan ve beni etkileyen yazar Brittainy C. Cherry'nin yeni kitabı Bay Daniels okundu ve bitti. İki günde okunup biten kitaplar kategorisinde yer alabilir bence.
Sevdim.. kitabı da kurgusunu da sevdim... ama bir Geçmişin Kırıkları gibi değildi orası ayrı.
Yazarın kurguları akıcı ve sıkmayan cinsten ve genellikle her iki kitabında da bu şekilde olduğundan genellikle diyorum, geçmişten yaralı ruhları birleştiren romanslar okuduğumuz için gereksiz kıskançlıklar ya da entrikalar yok. Zaten karakterlerin hayatları yeterince alt üst olmuşken bir de onların olmaması bence tam dozunda oluyor.
Yazarın duyguları ele alış biçimini, onları okura yansıtırken kullandığı kelimeler çok güzeldi. Bu kitaba başladığımda daha önce kitaba dair okuduğum yorumlardan sonra Geçmişin Kırıkları gibi müthiş bir kurgu olmadığının bilincindeydim ve kitaba dair beklendim de ona göre boyut aldı. Dolayısıyla beni hayal kırıklığına uğratmak yerine tam da beklentimi verdi.
Geçmişin Kırıkları bambaşka bir şeydi. Ama Sevgili Bay Daniels'da kendi kurgusu içerisinde güzeldi bence.
Kitabın konusuna kısaca bir değinmek gerekirse; Ashlyn ikizini kaybettikten sonra ne yapacağını bilemez fazlasıyla yaralı bir ruhu bedeninde taşırken bir de annesinden yediği vurgunla kendilerini terk eden babasının yanına gitmek zorunda kalır. Yolda gördüğü ve sonrasında istasyonda tanıştığı genç adamla aralarındaki enerji tam da birbirlerinin yaralarını sarabilecekleri boyuttadır.
Daniel, ailesini kaybettikten sonra babasının en büyük hayali olan göl evini hayatta tutabilmek için çırpınırken istasyonda gördüğü Ashlyn'in bakışlarında tanıdık olan kaybetmişlikle ona doğru çekilmeye başlar.
kisi arasında filizlenen aşk çok büyük engelleri de beraberinde getirmektedir. Bir çıkmaz hatta imkansız görünen aşklar ya bırakıp gidip ömürlerince yaralı ve kırgın kalplerinin yarattığı gözyaşlarıyla yaşayacaklar ya da imkansızı başarıp birlikte olmayı başaracaklardır.
Kitap sıradan bir aşk romanı olmanın yanında bir aile olmanın getirisini de anlatıyor. Ashlyn, babasının yeni ailesinin arasına girdiğinde aslında sadece kendisinin yaralı ve yalnız olmadığını görürken 'üvey kardeşleri' Ryan ve Hailey'nin de kendisi ile benzer bir çok yönünü görürken onlarla iyi arkadaş olmaya başlamasını da anlatıyor.
Gabby... Ashlyn'in ikizi Gabby kız kardeşine bir liste ve listeyle alakalı bir mektup destesi bırakması... yazarın bu nereden aklına geldi bilmiyorum ama cidden çok etkileyiciydi. Çok beğendim bu detayı.
Dürüst olmak gerekirse bu kitapta beni en çok etkileyen hikaye Ryan'ın hikayesi oldu. Belki kitap Daniel ve Ashlyn'in hikayesini anlatıyor olabilir ama Ryan... cidden gözlerimi dolduran satırların sahibiydi.
Jake... Ashlyn'in okul arkadaşı Jake... cidden beklemediğim bir karakter çıktı. Başta kötü çocuk modundaydı ama cidden Ashlyn'den hoşlanmaya başlaması ve tavırlarındaki değişimler çok ilginçti. Açıkçası ara bozan, kötülük yapan bir karakter diye bekledim. Yazar beni şaşırttı ve beni şaşırtan yazarları severim bence sizde sevin :D
Shakespeare alıntıları bu adamın kitaplarını okuma isteği ile doldurdu beni. Cidden bir el atmak istiyorum... neredeyse her kitapta adından bahsettiren bir ustanın kitaplarından uzak kalmak bana cahillik gibi geldi.
Kitap tadında biten, kısacık, çabuk okunan ve okuru zaman zaman gülümseten zaman zaman hüzünlendiren bazen de gözlerini dolduran bir kurguya sahipti. Okumaktan sıkılmayacağınızı garanti ediyorum.
Kitapta beğenmediğim tek kısım sonuydu. O da şöyle beğenmedim. Mutlu sonları severim bu kısmı değildi beğenmediğim kısmı. Ashlyn gitmeyi seçtiğinden sonraki kısımlar çok çabuk oldu bittiye geldi gibi geldi dolayısıyla da bu kısım beni tatmin etmedi. Yani Ashlyn gitme kararı aldığı ve gitti... sonra geri döndü... bu kısımlar özet geçilmişti ve daha detaylı okumayı tercih ederdim sanırım.
Tek eleştirebileceğim kısım burasıydı. Onun haricinde çok güzel bir kitaptı. Tamam 5 üzerinden 5'lik değildi ama 3,5'tan 4 alır benden :) Yani normalde 3 verirdim ama Ryan ve Shakespeare alıntılarıyla 4'ü aldı benden :)
Yorumumu Ashlyn'e aşık olmaya başlayan biriyle arasında geçen diyalogla bitiriyorum ve şunu söylüyorum ki bence bu yazarın kitaplarını mutlaka deneyin.
Dramlardan uzak dururum genelde, ağlatıyorlar çünkü.. ama okuduğunuza pişman etmeyen bir kitap olması gözyaşlarıma değdi 😊
Kitaba ait olumlu yorumları gördükçe merakım arttı yalnız yine de okurken bir tereddütle başladım kitaba.
Ama kitabın içindeki dostluk, arkadaşlık, kardeşlik, aşk ve yalnızlık duygusu o kadar iyi anlatılmış ki okurken en çok Gabby’e hayran kaldım.
Ashley ikiz kardeşini kaybetmesiyle hayatı bir anda değişiyor, yapmam dediği şeyleri ikiz kardeşinin yapacağı türden davranışları sergiliyor. Ve yine böyle bir anda kendisini anlayan kitapların dilinden konuşan Bay Daniels’le yolları kesişiyor. Tabi kader o durumda kötü esprisini yapıyor ve Ashley ile Daniel’in üçüncü karşılaşmaları ikisi içinde hissettikleri duyguları yaşamak için zamanlamanın çok yanlış olduğunu gösteriyor. Tabi ben spoi vermemek için çabaladığımdan dolayı ne demek istediğimi anlayamayabilirsiniz.
Tabii bu duruma çözüm kitabı okumaktan geçiyor
Kitap genel olarak güzel ve akıcıydı. Ben en çok Gabby’nin mektuplarını sevdim ama Gabby’nin her şekilde Ashley’in yanında olduğunu hissettirmesi çok güzeldi.
--------------------------
“Yani bütün şarkıların farklı bir Shakespeare oyunu hakkında mı, yoksa sözleri dinleyip anlamlar çıkarırken biraz aşırıya mı kaçıyorum?” diye sordum.
Daniel başını yana yatırdı ve dudakları aralandı. Yüzünde bir hayret ifadesi belirmişti. Bu ifadeyi sevmiştim. Tamam, itiraf etmeliyim ki onun bütün yüz ifadelerini sevmiştim. “Sen gerçeksin, değil mi? Çoğu insan bunu fark edemiyor ama evet. Her şarkı bir Shakespeare eseriyle alakalı.”
Akıcıydı, bir solukta bitti. Shakespeare'den alıntılar olması harikaydı. İçinde çok fazla travma, suçluluk duygusu, gözyaşı ve acı bulunduran bir kitaptı. Karakterlerden sevmediğim kimse olmadı diyebilirim. Herkes kendi içinde acı çekiyordu, kendi savaşlarını veriyorlardı. Bunun yanında baş karakterlerin acılarını birbirleriyle paylaşmaları çok güzeldi. Romantik bir kitap olmasına rağmen sadece aşk değil, umut, birlikte ve güçlü kalma kavramlarını da işlemiş ve yazarın karakterlerin duygularını iyi aktardığını düşünüyorum.
Çok hızlı okunan, ara ara duygulandığınız, kafa dağıtıcı, hoş bir kitaptı. Nefesimi kesmedi ama sıkmadı da. Ne eksik ne fazla.