http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/04/steelheart-kitap-yorumu.html
Kitap gerçekten akıcı ve ilginçti. Türünün içinde özgündü de diyebilirim aslında. Şaşırtıcı olaylar da yaşanıyordu yaşanmasına ama ben kitabın sonuna dair tek bir olay hariç bütün olayları tahmin edebildim. Yani beni geren veya ağzımı açık bırakan bir olayla karşılaşmadım şahsen. Yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadıysanız Steelheart'tan başlamanızı tavsiye ederim. Aksi halde beklentiniz çok yüksek olacağından kitaptan hak ettiği zevki alamayabilirsiniz benden söylemesi. Ayrıca seriye devam etmeyi de planlıyorum.
Müthişti. Uzun zamandır okuduğum en ilginç kitaptı sanırım. Brandon Sanderson bir dahi. Ciddi anlamda. Karakterler, olaylar o kadar... Kusursuz mu? Bilmiyorum. Tanımlayacak kelime bulamıyorum. Kitabı okurken eminim yüzüm şekilden şekle girmiştir. Art arda o kadar çok şok geçirdim ki hala beynim algılamakta zorlanıyor. Tek pişmanlığım bu kitabı kitaplığımda günlerce bekletip daha erken okumamak, bu muhteşem yazarla tanışmamı gecirtirmek oldu. Şunu da eklemem lazım, metafor olayı müthişti.
Matrix mi desem Underworld mu? Daha ilk sayfalar itibaren kendine bagladi beni.Hem bir an önce sonuna gelmek istedim,hem de hic bitmemesini.
Bir Ana konunun etrafinde gerceklesen onca olay,onca farkli karakter,sürekli Aksiyon ve Sasirtici (!) son.
Harikaydi !
Eminim ileride tekrar okurum.
Yazar muhtesem kurgusunu ayrintili ve akici anlatimiyla birlestirince Ortaya Böyle Harika bir Roman cikmis.
Herkese MUTLAKA tavsiye ederim.
okuduğum ilk sanderson kitabı,bu kadar geç okuduğumdan az içim burkuldu,kitabın başlarından itibaren sanderson farkını ortaya koymuş sıkılmadan okudum okunmasını tavsiye ederim
İşgal'in üzerinden 10 sene geçmiştir. Calamity gökte belirdiğinde sıradan insanlara süper güçler vermiş, bu olaydan sonra her şey değişmiştir. Newcago ( Yeni Chicago ) 'nun efendisi olarak bilinen Steelheart, bu süpergüçlere sahip Epiklerden biridir. Yaralanamaz olarak bilinen Steelheart'ın yüzündeki yara izini ise hatırlayan biri vardır: David. 8 yaşındayken Steelheart'ın yaralandığını gören David, babasının öcünü almak için öncelikle Epiklere karşı savaşan Asiler'e katılmalı, ardından Steelheart'ın zayıf yönünü kullanarak onu öldürmelidir. Amacına ulaşmadan önce saplantı haline getirdiği intikam güdüsünü dizginlemeyi, hayat görüşünü sorgulamayı öğrenecektir...
Epikler güçlerini kazandıktan sonra insanlar üzerinde hakimiyet kurmuş, çoğu yerde altyapı çökmüş, hukuk sona ermiştir. Doğal afet gibi olan Epikler, hırsları ve kaprisleriyle katliam boyutlarında yıkım yarattıktan sonra en güçlüleri birlik olma veya tiran olarak yönetme gibi seçimlerle yeni bir statüko oluşturmuş. Tüm eser boyunca " Güçlü olan mı haklıdır, haklı olan mı güçlüdür" tartışması yürütülmüş. Platoncu bir düalizmi kurgusuna yediren yazar, Lord Byron alıntısı yapmış : " Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır." 1. tekilden aktarılan hikayede İşgal'den sonra yönetici veya idari pozisyonlarda olan elitler statü simgesi olarak 1920 ve 30'ların giyim tarzını benimsiyor. Steelheart tarafından çoğunluğu çeliğe dönüşen Newcago sakinleri yeraltına çekilip normal hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar, geçmişin sıradan işleri bu dünya için imtiyaz niteliği taşıyor. eski sert çalışma koşullarının geri dönüşü, sosyo kültürel gerilemelere vurgu yapıyor.
Epiklerin Dna'sı gizli ve yüksek değerde yeni bir para birimi olarak kullanılıyor. Epikler üzerinde deneysel çalışmalar yapılmış, Black lab'lar da yürütülen bu deneyler yni teknolojik ilerlemelere sebebiyet vermiş. Tüm bu değişime neden olmuş olan Calamity, Günlük dilde doğaüstü bir gücün yerine geçmiş, " Tanrı" yerine kullanılıyor. Efendi köle bağlamında tanımlanan tüm bir sosyal düzen söz konusu.Makyavellizm sorgusuna giren yazar, Steelheart'ın yokluğunda altyapı ve düzen koyucuların eksiliğinde sıradan insanların hayatlarının ne hale geleceğini ön plana almış. isa'nın 2. gelişi uyarlaması gibi görünen bir inanca sahip olan " İnananlar" ( true believers, Stan Lee'nin favori sözcüklerinde biri , atıf ), İyi Epiklerin geleceğine ve kötülüklere son vereceğine güveniyorlar.
David'in saplantısı, grubu 2'ye bölüyor. Steelheart'tan alacağı intikamın takıntıları onu hoşlandığı kadından', Megan'dan uzaklaştırıyor. Geçit bekçisi görevini Megan'a yükleyen yazar, bilimsel temellere çok fazla dayanmayacağı "Durkon" Paradoksu" adı verilen bir kuramla okuruna bildiriyor. Tanrı kompleksli Epikler, güçlerini kullandıkça insanlıktan çıkıyor, değerlerini yitiriyorlar. Bu motifte savaş sanatlarının temel prensiplerini göz önüne aldığı belli olan yazar kitabının son bölümüne çok sayıda kurgu oyunu sıkıştırmış. "Genç Yetişkin" türüne dahil olan kitap edebi açıdan çok fazla şey sunmuyor ama akıcı temposu ve "süperkahraman" ekolüne farklı bir bakış açısı getiren diliyle okuru kendine bağlı tutmayı başarıyor.
bu kitabı neden bu kadar beğendiğimi bilmiyorum. hayatımda okuduğum en güzel kitap değildi. yeniden yeniden okusam sıkılmayacağım bir kitap da değildi. sanırım bu kadar çok sevme sebebim akıcı olması ve de bana art ardına şok geçirtmesiydi. özellikle son 50 sayfayı öyle bir hızla okudum ki. yani adam öyle zekice öyle insanın aklına gelmeyecek şeyler düşünmüş ki ağzım açık okudum. özellikle steelheartın nasıl öleceği konusu. açıkçası oldukça basit bir şeydi. yani onların ve benim düşündüğümüz olasılıkların hiçbiri kadar zor değildi. ama aklımın ucundan bile geçmemişti. yani bence bu kitabı bu kadar iyi yapan şey şaşırtma unsuru. ayrıca davidi de çok sevdim. kendisinden beklediğimin aksine karamsar kötümser babası öldüğü için ruh gibi dolaşan ve huysuz biri değildi. her neyse tavsiye ederim kesinlikle okuyun :)
Kitap baştan sona aksiyon kokarken Sanderson bir yandan da hikayenin zincirlerini gözümüzün önünde oluşturuyormuş. Böyle final görmedim. Bu adam bir efsane!