Bir beyaz diş kadar etkileyici bulmasam da en azından sürükleyici olduğunu dile getirebilirim.
Bir solukta okuduğum harikulade Jack London kitabı
Bana çokça kendisinin ünlü Beyaz Diş romanını hatırlattı. Doğa tasvirleri ve akıcı üslubu ile zevkle okudum. Bir köpeğin gözünden dünyayı izlemek ve hayata dair çokça mesajlar alabilirsiniz.
Jack London bir köpeğin dünyasına girip onu o kadar güzel anlatmış ki ,Eğer sizde bir hayvan sever veya köpek besliyorsanız mutlaka bu kitabı okumalısınız
Müthişti, polisiye roman tadında tasvirleri çok kuvvetli, insan harici bir canlının kendi yolunu bulması için yaptıkları çok etkileyiciydi...
Beyaz Diş kadar iyi , diğer kitapları kadar etkileyici. Bir asil kurdun daha gözünden tüm olaylara bakabilmemizi sağlayıp aynı zamanda insan bedeninden uzaklaşmamızı sağlayan J.London yine mest etti beni.
Soluksuz bir şekilde bitirdiğimde Beyaz Diş'teki gibi aynı duygulara büründüm, insanlar ve hayvanlar arasındaki ince çizgi farkı. Mükemmel ironi bu olsa gerek. İnsanlar mı her geçen gün hayvanlaşıyor yoksa hayvanlar mı insanlaşıyor sorusuna güzel bir noktadan pencere açmamızı sağlıyor :)
Belgesel tadında, betimlemeleri, olayların akışının özgün anlatımı, duyguların kelimelere dökülerek nesnel haline getirilişi de dikkate alındığında okuyucuyu bir anda kendine bağlıyor. Tavsiye ederim.
Bir Kurdun oradan oraya sürüklenen hayatı...Çektiği acılarla baöbaşka bir hüviyete bürünmesi..İnsanın hayvana zulmü..Jack London hep hayvanları anlatarak bizlere mesajı en güzel şekilde veriyor..
çok etkileyici bir kitap.
insana acımasızlığını anlatabilecek bir kitap.
yıllar önce okumuş olmama rağmen aklımdan noktası dahi silinmemiş bir kitap.
kesinlikle okunmalı.
Geçmiş yaşamında bir kurt yada köpek olma ihtimali var mı bu adamın?
Vahşetin çağrısı _ evcil köpeğin vahşileşmesi
Beyaz diş - vahşi kurt'un evcilleşmesi
Ortaokuldayken okumuştum bu kitabı, çok da etkilemişti beni o yaşımda. :) Tavsiye edilir.
Jack London'un Beyaz Diş kitabını çok severdim, bu kitabı sırf Into the Wild içinde söz ettiği için çok merak ederek almıştım lakin ilk sayfadan itibaren öyle içine aldı ki kitap o andan itibaren elimden geldiğince yavaş ve sindirerek okudum ki zevkine varabileyim diye. Jack London kesinlikle sağlam bir kalemdir.
Bundan birkaç sene önce bir arkadaşım bana Adem'den Önce kitabını önermişti yazarın. Keyifle okumuştum ve etkisinde kalmıştım..
Ve iki gün önce de bu kitabı aldım yol kitabı olarak.
Çok fazla bilgi vermeden yorumlamaya çalışacağım...
Uzun aralıklarla okuduğum bu iki kitap bana yazarın bütün kitaplarını okumamın ne denli isabetli bir karar olduğunu gösterdi.
Sadece evcil bir köpeğin değil, tüm canlıların hayat şartları zorlayıp deģiştikçe özlerine nasıl döneceģinin en güzel anlatımı.
Evrimin romanı...
"Acımak, merhamet etmek, zayıflıktı. Vahşi hayatta merhamet diye bir şey yoktu. Merhamet, korku sanılırdı ve bu yanlış anlama, ölüm getirirdi. Ya sen öldürürsün ya da seni öldürürler, ya sen yersin ya da seni yerler; yasa buydu ve zamanın derinliklerinden gelen bu buyruğa uydu Buck."
Bir köpeğin gözünden dünyayı izlemek ve hayata dair çokça mesajlar alabilirsiniz.
İşte bir kısmını alıntıladığım bu muhteşem kitabı kesinlikle okumanızı öneririm, aynı şekilde çocuklarınıza da okutabilirsiniz. Hayal güçlerinin gelişimi için çok faydalı olacaktır. Çünkü Jack London'ın anlatımı tek kelimeyle muhteşem ve bütün Kuzey Toprakları'nı sanki siz de geziyorsunuz Buck ile birlikte. Kitabın kısaca konusu şöyle: Güney Topraklarında ve medeni dünyada bir evde yaşayan kendi halinde bir köpek iken, bir oyun sonucu tuzağa düşürülüp Kuzey'in o soğuk topraklarına gönderilen Buck'ın içindeki vahşi doğasının ortaya çıkışına ve geçirdiği evrime tanık olacaksınız. Alaska'da gittiği yerler ve her seferinde değişen sahipleriyle başına gelen maceraların destansı anlatımında duygulanacaksınız.
Jack London bir köpeğin dünyasına girip onu o kadar güzel anlatmış ki eğer sizde bir hayvan sever veya köpek besliyorsanız mutlaka bu kitabı okumalısınız.
https://illekitap.blogspot.com/2019/10/jack-london-vahsetin-cagrs.html
Teee küçücük bir çocukken, henüz ortaokul çağındayken okuduğum bir kitaptı. Türkçe öğretmenimiz okutmuştu ve hala hatırlarım o zamanlar okuduğum satırları. Şimdi bir de yetişkinken okuyayım dedim. Biliyorsunuz bazı kitaplar her yaşta okunur ve farklı yaşlarda öğrendiklerin de bakış açında farklı olur. Bu yüzden bu kitabı amaan çocuk kitabıdır deyip geçmeyin okuyun.
Jack London, küçüklüğümden beri favori klasik yazarlarımdan biridir. Hiçbir zaman okumaktan sıkılmamışımdır kendisini. Vahşetin Çağrısı'nı okurken de sıkılmadım.
Kitap her ne kadar bir köpeğin -Buck- rahat, ev bildiği yerden alınıp vahşi hayatta, işkence, zorluklar, sefalet, yer geldiğinde açlıkla, yeri geldiğinde dayakla karşılaşmak zorunda kaldığı, boyun eğmeyi kabullenmeyip liderlik için savaştığı bir hayata atılışını anlatsa da bunun altında bir canlının doğasına aykırı davranılmayacağını, içinde yanan ateşin harlamak için küçük bir kıvılcım beklediğini, sevginin, sadakatin, saygının, merhametin, yaşanılan acımasız dünyada ne kadar değerli olduğunu anlatıyor.
Evet, başlarda Buck'ın acımasız dünyada hayatta kalma savaşını, liderlik savaşını ve ehlikeyif hayattan dondurucu soğuklarda, açıklıkla ve işkencelerle baş edebilen bir kızak köpeğine dönüşmesini anlatıyor. Ama bunun yanında Buck'ın yeni sahibine kaşrı duyduğu sevgiyi, merhameti ve onun için göze alabileceklerini de anlatıyor. Bir de... senin doğanda vahşilik varsa ne kadar evcilleşirsen evcilleş doğana karşı gelemezsin. Orası hep seni çağırır. Kendi türü, doğası Buck'ı çağırırken sahibine karşı duyduğu sevgi ve saygı onu her seferinde geri getirse de içgüdüleri bir baş kaldırışta.
Çok severek okuduğum, köpek ya da insan fark etmeksizin aslında ne kadar da acımasız, vahşi olabileceğini gördüğüm bir kitaptı. Türün ne olursa olsun içindeki merhameti, sevgiyi ve saygıyı öldürmedin mi karşındakinden de onu görüyorsun. Bunun en iyi örneğiydi bence bu kitap.
Thornton, Buck'ı sevdi, saydı, merhamet gösterdi. Buck'a ona aynı şekilde karşılık verdi.
Tavsiye ederim mutlaka okuyun.