http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2017/10/marie-lu-nun-iki-serisinden-birer-kitab.html#more
Eveeeeett uzun bir aradan sonra pek tarzım olmayan ama çıktığı gibi konusuyla ilgimi çekmeyi başaran kitabın yorumuyla karşınızdayım..
Emika Chen, kaldığı yerin parasını ödeyemeyen, birikmiş borçlara sahip bir ödül avcısı, bir hacker.
Hideo Tanaka ise Warcross oyununun yaratıcısı. Emika’nın , Warcross Şampiyonasının açılış oyununu hacklemesiyle Hideo ile Tokyo’da yollarını kesişir.
Hideo Tanaka’nın Emika’dan istediği başlarda basit bir şeymiş gibi görünse de kitap ilerledikçe olaylar bambaşka yere gidiyor. Özellikle kitabın sonu var ki bir an önce serinin ikincisinin çıkmasını umut ediyorum.
Tarzım olmamasına rağmen sürükleyici, heyecan içerisinde okuduğum bir kitap oldu. Umarım yayınevi serinin ikincisi için bizi fazla bekletmezler.
Ufacık bir alıntı:
Bana bir süre daha baktı ve ardından başını sallayıp gülümsedi. Daima dikkatlice çevresine ördüğü kalkan artık kalktığından Hideo’nun iç yüzü tamamen ortadaydı. Bana söylemek istediği bir şey var. İçinde yaşadığı savaşı yüzünden okuyabiliyordum. “Seni bu gece daha uzun tutmayayım,” dedi. Kalbini yeniden o kalkanın ardına saklamıştı.
Warcross ikilemesi - 1.kitap
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı çünkü çoğu yerde Marie Lu’nun ismini ve övgülerini duyuyordum. Efsane ve Genç Elitler serisini okumadım ancak Warcross okuması gayet kolay ve eğlenceli bir kitaptı. Kitapta bazı yerler gerçekten de tahmin edilebilir bölümlerdi.
Olaylar Emika adlı bir kızın dünyaca sevilen Warcross adlı oyunu hacklemesiyle ve Emika’nın yakalanmasıyla başlıyor .
Yazarın yarattığı Warcross oyununa bayıldım. Betimlemeleriyle aklınızda sahneleri film gibi çekebiliyorsunuz. Beyaz perdeye uyarlanabilir türden bir kitaptı.
İleride böyle bir oyun tasarlanabilmesi çok güzel olurdu. Yazar da zaten yakın geleceği anlattığını söylediği bir videoyu izlemiştim. Kitabın ikinci ve son kitabı Wildcard Eylül’de çıkıyor, dört gözle bekliyorum.
Belki yazarın Efsane serisini okumadan ya da Sword Art Online animesini izlemeden bitirdiğim bir kitap olsaydı hislerim değişir miydi diye ara ara ufak düşüncelere daldım.
Başlamak için acele ettiğim bir kitap değildi, arkadaşıma hediye edip etmemek için uygun olup olmadığını anlayabilmek adına süreci öne çekmiş bulundum. Ortalarına doğru 'acaba alsam mı?' diye şüpheye düştüm ama bittiğinde bunu yapmadığım için sevindim.
Evet kitap kötü değildi, içinde sevdiğim -ve arkadaşımın seveceğini düşündüğüm- birçok detay vardı. Bu kısımlar hoşuma gitti ama tüm sürece bütün olarak baktığımda; üzgünüm Marie Lu, bu sefer olmamış...
Heyecanla merak ettiğim, tahminde bulunduğum ve gerçekleşmeyen bir olay arıyorum... bulamıyorum :')
Okumayın diyemem, siz merak ediyorum diyorsanız şansınızı deneyin. Sadece beklentiyi fazla yüksek tutmayın yeterli
"Kimseyi kaybetmemiş birine bunun neye benzediğini tarif etmek güç, insanı her yönden nasıl değiştirdiğini anlatmak imkânsızdı. Oysa bunu yaşayanlar için tek bir kelimeye bile gerek yoktu."