"Bütün Aylılar sihirleriyle iyi bir şeyler yaptıklarını zanneder. Üvey annemin tek gücü, insanların ondan korkması değil. Kraliçe istediği zaman herkesi onu sevdiğine inandırabilir. İyiliği seçersek yalnızca iyi olduğumuzu sanırız. İnsanları Mutlu edeceğimizi. Onlara aşk, huzur ve tatmin vadettiğimizde iyilik yaptığımızı zannederiz. Oysa gerçeği görmelerini engelleriz ki bence bu da en büyük zalimliklerden biri."
Bir Ay Günlüğü serisi bu kitapla finalini yapmış.Winter, aksiyonları bol ,heyecanı sürekli tutan ve serinin önceki kahraman ve olaylarını sonuca bağlayan başarılı bir kitap olmuş.Ben serinin ilk kitabını okurken yadırgasam da sonrasında serinin hastası oldum.Bildiğimiz masal kahramanlarını farklı bir kurgu da okumak gerçekten çok ilginçti.Ben çok beğendim.Bilimkurgu severlere tavsiye ederim.
Nefesleri kesmeye daha ilk sayfalardan başladı.. ve Son 150-200 sayfada artık nasıl okuduğumu farkında değildim. .. bu kitap muhteşem di..
Ama komple seri hakkında da bi kaç şey yazmam lazım. Bu seri ince seriler arasından - ki buna alacakaranlık, açlık oyunları ve hatta harry Potter gibi hayatımın serileri😁 dediğim seriler- kendine çok sağlam bir yer açtı. Hiç düşmeyen temposu , kurgusu, karakterler, birbirlerine olan bağlantılar ve tabiki de masallar olan atıflar gerçekten sahneyi. .bu seriyi film olarak izlemek çok ama çok isterim😍
Güzel bitirmiş yazar seriyi, yüzüne gözüne bulaştırmadan uzatmadan , mutlu bir sonla okuyucunun yüzünde bir tebessümle sona erdirmiş seriyi ehh bizede yazarın yeni kitaplarını beklemek düşüyor.
Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine…
http://www.oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2016/04/marissa-meyer-winter-bir-ay-gunlugu.html#more
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/06/winter-kitap-yorumu.html
Kitap 800 sayfalık olmasına rağmen ve seri bitmesin diye çabalamama rağmen, çok kısa sürede bitti. Pişman mıyım peki? Hayır kesinlikle değilim. Bazı olayların nasıl gelişeceğini tabi ki biliyordum. Sonuçta demin de bahsettiğim gibi bir çeşit uyarlama okuyoruz bu kitaplarda. Ama arada öyle olaylar gelişti ki, şaşırmadan duramadım da. Prenses Winter ve başmuhafızı Jacin'i de çok sevdim. Zaten bütün karakterlei genel anlamda çok sevdim. İnanır mısınız bir ara Kraliçe Levana'ya karşı bile sempati duydum. Tabi bunda son kitabı okumamın da etkisi büyük sanırım. Ama bir karakter vardı ki o adamı bir kaşık suda boğasım geldi. Bir insan bu kadar mı gıcık, sevimsiz, vıcık vıcık bir tip olur ya? Tabi ki Başsihirbaz Aimery bahsettiğim kişi. Neyse sanırım bu noktada kendime hakim olup susmam lazım. Evet nerede kalmıştık? -,- Ama kim ne derse desin Kaptan Thorne ve Cress'in olduğu bölümleri okurken apayrı bir zevk aldım. Onların olduğu bölümleri okurken yüzümde hep böyle saçma sapan bir sırıtış vardı. Ah Kaptan Carswell Thorne. ( Ve tam bu noktada gözlerimden kalpli emojiler fışkırır. -,-)
Seri bittiği için biraz içim buruk (ama hala ek kitap olan Levana'yı okumadım yehuuu -,-) ama yine de böyle tatlı, doğal ve tabi biraz da kaçık karakterlerle ( Ah tabi bir de etkileyici, sempatik.. Thorne gibi.) tanıştığım için çoook mutluyum. Eğer fantastik- macera türünde, özgün ve eğlenceli kitaplar okumak istiyorsanız bu seri nacizane tavsiyemdir.