http://birumuthayal.blogspot.com/2020/05/brigid-kemmerer-yalnzlgn-kara-laneti.html#more
Uzun zaman sonra okuduğum çok iyi bir fantastik bir kitap ile mayıs ayına başladım.
Farklı bir dünyanın içine konuk oluyoruz. Güzel ve Çirkin’in daha modern ve fantastik hali hatta ben azıcık Binbirgece Masallarından da esintiler varmış gibi geldi.
yorum için: https://illekitap.blogspot.com/2021/06/brigid-kemmerer-yalnzlgn-kara-laneti.html
Bu döngü korkunç bir şekilde yanlış gidiyordu. Bana asla güvenmeyecekti.
Yine başarısız olacaktım.
Elimi kapıya koydum. O da diğer tarafta kımıldamamıştı. "Sizinle alay etmiyorum, leydim." Durdum, hiçbir şey söylemedi. "Demir Gül büyülü değildir."
Ahşabın arkasından konuştu. "İyi. Nedir öyleyse?"
"Lanetli."
*****
"Gerçekten cömerdimdir, Prens Rhen. Sana merhamet göstereceğim. Bu senin son döngün olacak. Günlerin Kordiyar'ın kalanıyla eş zamanlı geçecek. Bu döngü sona erdiğinde Demir Gül önceki haline dönecek."
Göğsümde bir ferahlık çiçeklenmeye başladı, insafsız acımın içinde küçük bir rahatlama. Nihayet son döngüm gelmişti. Üç ay daha dayanacaktım ve sonrasında özgür olacaktım. Grey'in tutuşundan kurtulmak istedim ki Lilith'in ayaklarını öpüp minnettarlıkla ağlayabileyim.
"Bu kızla başarısız olup sonsuza dek bir canavar olarak kalmaya mahkum edildiğinde ne olacak peki?" diye sordu Lilith ardından.
Soru neredeyse kalbimi duduracaktı.
"Seni komuta edebileceğin tek bir adamla bırakan ben değilim," dedi ve sesi birbirine sürtünen binlerce bıçağa dönüştü. "Kordiyar'ı sefalet ve dehşete ben sürüklemedim. İnsanlarını yok eden de ben olmayacağım."
Boğacımda bir hıçkırık yükseldi. Tamamen yeni bir döngü için ağlamak istiyordum. Yakıcı acı başıma ulaşmış, gözlerim yıldızlarla bulutlanmıştı.
"Sen sorumlusun," dedi korkunç sesi solarak. "Sen, Rhen. Hepsini sen yok edeceksin."
****
"Orada olsaydım onlara yardım edebilirdim. Annemle olabilirdim. Kardeşimle olabilirdim. Bana ihtiyaçları var. Anlayabiliyor musun? Bana ihtiyaçları olduğunu? Anlıyor musun?"
Alnımı kapıya bastırdım. Acısı kapının ardından bana ulaşıyor, göğsümü sıkıştırıyor, kendi ailemi aklıma getiriyordu. "Evet. Anlayabiliyorum."
"Hayır." Sesi vahşiydi, öfkesi saftı. "Anlayamazsın!"
"Anlayabilirim," dedim yumuşak bir şekilde.
"Nasıl?"
"Çünkü benim sana ihtiyacım var."