Yaralasar 2

En Son Değerlendirmeler

9 puan

Serinin ilk kitabını okumamın üzerinden ay geçti. Yazarın kalemiyle ilk Yaralasar kitabıyla tanıştım. Ondan sonra wattpadde yayınladığı diğer kurgularını okudum ve artık yazarın sıkı takipçilerinden biriyim.
Serinin diğer kitapları çıktığı gibi aldım ancak ikincisini yeni okuyabildim. Ve o final neydi diyorum…
Finale gelmeden şunu söylemem lazım ki genelde damgacı gizeminin çözüldüğü, neden yarasalar, Yankı neden önemli sorularının cevap bulduğu, bana kahkahalar attıran bir kitap oldu. Yetimhanede kaderlerinin birleştiği o yedi çocuk, özellikle de Yankı ile Kuzey’in diyalogları beni bitirdi. Tabi bu kahkahanın peşine kesin ağlatacak bir şey olacak dedim. Ve yanılmayı o kadar çok isterdim ki anlatamam. Çok ama çok kötüydü..
Alaz’a kızamıyorum; vermek zorunda olduğu, çok ama çok zor bir karardı. Ben vakit kaybetmeden serinin üçüncü kitabına başlıyorum.


-------------------

“Yılan!” diye feryat duyduğumuzda üçümüz göz göze gelmiştik. Yiğit, ağaçların arkasından koşarak çıktı. “Bir yılan bana tısladı!” Kuzey’e doğru bağırarak koşarken beni ve Yosun’u görünce bir küfür savurarak kendisine çekidüzen verdi. Korktuğunu belli etmemeye uğraşan çocuk, eliyle geldiği yönü işaret etti. “Tabii, bana tıslamak neymiş gösterdim ona.” Yosun’la ben dayanamayıp kıkırdadık.

******

Zavallı çocuk afallamış bir şekilde elindeki soru kağıdına bakıyordu. “Hocam daha yeni geldik. Bir destur çekseydiniz, iki gün bekleseydiniz de ayağımız alışsaydı keşke,” diye itirazlarını sıralamaya başlaması beni daha çok güldürmekten başka bir işe yaramıyordu.

******

“Süt mü sağacağım? Hem de bir tosundan?” Şaşkınca sorduğum soru sebebiyle hepsi çok eğleniyor olmalıydı ki gülmemek için kendileriyle mücadele ediyorlardı. “Bu bir inek, yani dişi, Yankı ve adı da Ferhunde,” dedi babaanne. Uzaylı görmüş gibi babaanneye bakıyordum. “Boğa bu babaanne! Şuna bak, arenaya çıkmayı bekleyen kara bir boğa ve kırmızı pelerin olmaya hiç niyetim yok!” dedim.

******

Saçlarıma pençelerini geçirmiş ve kafamı gagalayan bir tavuk başımın üstünde dururken diğerleri peşimdeydi. “Saçıma pislersen gebertirim seni! Hemen in oradan aşağıya!” Çığlık çığlığa kaçarken bir yandan da kafamdaki tavuğu rencide ediyordum.

geri ileri