canan tan ın kitaplarını ve dilini çok seviyorum ama hepsi birbirine benziyor sonu neredeyse baştan tahmin edebiliryorsunuz...
Cana Tan'ın çoğu kitabındaki gibi bunda da yoğun bir karamsarlık hakim olaylara. İlk kitaplarda etkilese de gittikçe bunaltıcı bir hal almaya başlıyor... http://benherneysemo.blogspot.com/2012/11/canan-tan-ksa-ksa.html
Sıkıcı değil ama okunması gereken bir kitap da değil. Canan Tan'ın tüm kitapları için genel yorumum budur. Akıcıdırlar, ama elle tutulur gerekli bir şey yoktur.
hayatımda okuduğum en kötü kitaplardan biriydi. Yapış yapış cıvık saçma sapan bi aşk :D
Güzel bir kitaptı hikayesi Başarılı bir kızın hayatına giren muhteşem bir aşk'ı anlatıyor fakat gereğinden fazla uzun bölümleri vardı..
Sanırım Canan Tan'ın iki üç kitabını okumak yeterli.Karakterler mekanlar değişiyor ama hikaye hiç değişmiyor.Okuduğum üçüncü kitap ama hepsinde de aynı hikaye
Okuduğum ilk ve son Canan Tan kitabı. Günümüz Türk yazarlarına gayet temkinli yaklaşmama sebep olan kitap. Aslı karakteri okadar yapmacık geldi ki bir an kendimi fantastik bir maceranın içinde hissettim. Her şeyin en iyisini Aslı bilir, en iyisini Aslı yapar, Aslı öyledir, Aslı böyledir, Aslı oraya, Aslı buraya... Süper kahraman Aslı... Kurgu olarak iyi bir kitap sayılabilir ancak karakterler bence fazla abartılı idi, daha dengeli bir karakter yaratmalı idi sanki. Tabi bunlar kişisel görüşler ve zevklerden öteye geçmeyeceği gibi herkes kendi okuyup kendi değerlendirmesini yapmalı. Benim notum kurgunun hatrına 3.
Yarı yarıyaydı beğenim. Piraye'ye benzerliği cidden fazlaydı. Ama sıkılmadım yine de okurken.
Kitabın sonlarına kadar Aslı'ya o kadar gıcık oldum,o kadar gıcık oldum ki neredeyse bırakacaktım kitabı... Hiç bu kadar dik kafalı,ne istediğini ne hissettiğini bilmeyen bir karakter okumamıştım.Yazarın dili öyle ahım şahım olmasa da sonlara doğru Aslı'nın ruhsal durumunu öyle güzel verdi ki,Aslı bize hiç Murat' tan bahsetmese de satır aralarında bangır bangır bağırdı: Keşke...
Bahsetmeden geçemeyeceğim Murat'ın şiirlerine ve kitabın sonuna bayıldım.Bence mutsuz son daha etkili olmuş,hüngür hüngür ağladım resmen...
Canan Tan'ın okuduğum ilk ve son kitabı oldu.
Bütün kitaplarını aynı konuda ve ölçüde yazdığını öğrendikten sonra tabi...
Her neyse akıcı sayılan bir kitap ve beni hüzünlendirmişti. Okunsada olur okunmasada olur.
Kitapta geçen hikaye tabiki konu olarak gereksiz ama insan doğası gereği en ihtiyaç olmadık anda bu tür kitaplar okuyarak duygularımıza bir yardım ararız. İşte bu kitabın da tüm hikayesi bundan ibaret. Okuyanlar da bunun farkındadır ama farkında olmadığına kendine inandırmaya çalışıp aksi yorumlarla olmadık yönlendirmelere meydan verebilirler.
Gelelim kitaba ;
Karşısındakini seven ama gelecek hakkında düşünüp hem kendini kahreden ve aynı zamanda yıpratan hem de umutsuzluğa iten ve ömür boyu pişmanlık duymasını sağlayan üzücü bir hikayedir bu kitaptaki.
Aslı gibi , Murat gibi birçok insan vardır bunları yaşayan. Gençliklerinin verdiği toylukla beraber yanlış kararlarının yada doğru olduğunu sandıklarının etkisiyle yola devam edip pişmanlıkları içeren ve yalnız başlarına kaldıklarında yaptığı yanlışın farkında olan.
Bir basit hikaye olarak değil de , şuan var olan , yaşanmışlıklar katan bir gerçeklik üzerinden ele alıyorum burada anlatılanları.
Ve ne yazık kı bu sebeple kızamıyorum Aslı'ya, onunda haklı gerekçeleri var kendince. Burada da asıl anlatılmak istenen bu.
"Ani kararlarımız ilerideki pişmanlıklarımızın birer ölçütüdür."
Aşk olsun başka bir şey olsun , bu hep böyledir.
Bir Canan Tan hayranı olarak heyecanla okuduğum bir kitap daha. Kitabı birkaç yıl önce okusam da arada aklıma gelir bazı bölümleri.
Bir kitapta Romantizm; yürek, sevda, hüzün, hazan gibi basmakalıp kelimelerle veriliyorsa o kitap sakat doğmuş bir kitaptır.
Melankoli, cümlede gizliyken güzeldir. Romantizm, metne yedirilebildiğinde vurucudur. "En Son Yürekler Ölür, Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Yüreğim Seni Çok Sevdi, Sevdalı Yürekler" ve türevleri kitapların güzel kapak tasarımları ve üçüncü sınıf hikâyelerinden başka tek bir dil işçilikleri ya da tek bir özgün imgeleri olmaz, olamaz.
Yüreği gözüme sokmadan yüreği anlatıyorsa kitap odur.
Son sayfalara geldikçe kızdığım, bitmesini hiç istemediğim nadir kitaplardan. Birbirine yeterince sıkı tutunamayan, ailelerini aşklarının önüne geçiren aşıkların trajik sonu..
Okurken devamlı kızdığım Aslı, üzüldüğüm, arada kalan zavallı Murat.. Yine ince detaylarla anlatılan Amerika şehirleri, Bursa tanıtımı, inanılmaz güzel Nazım Hikmet şiirleriyle Murat’ın aşk itirafları, kocaman kalbi ve hiç bitmeyen aşkı, Aslı’nın anlamsız inadı ve saçma davranışları..
http://beyazkitaplik.blogspot.com
Kitap bittiğinde dilimdeki tek sözcük "ruhsuz, narsist zavallı Aslı ohh olsun sana hakettin ama" oldu.. :) Neyse Türk filmi tadında klasik Canan Tan romanı..Soma felaketini yaşadığımız şu acılı günlerde edebi bir eseri tam olarak algılayabileceğimide sanmıyorken aparatif niyetinde okunası bir kitap..Ama akılda kalıcı nokta istakozların beyninin ve ses tellerinin olmadığı böylelikle soframıza gelme aşamasında çiğ çiğ kaynar suya atıldıklarında acı hissetmemeleriydi ilginç..
Kitap iyiydi ,hoştu ancak insanı çileden çıkartıyordu.Özellikle Aslı'nın Murat'a karşı olan tavırları beni deli etti.Hele sonunda yıkıldım mutlu bir sonlar bitmesini isterdim. Murat'a yazık oldu açıkçası.
Canan Tan ı hep sevmişimdir. En iyi aşk kitaplarını bana göre o yazıyor. Bu kitapta da yine çok derin bir sevgi ve bağlılık var. Ama sonunun biraz mutsuz bitmesine canım sıkıldı. Bence böyle bitmemeliydi.
Tv dizilerinin kitaplaştırılımş hali diye düşünüyorum. Piraye'yide okudum ve o da hemen hemen aynı mevzu içeriyor.
Bu tür hikayeler içeren kitaplar en güzel, bu tür hikayelere ihtiyaç duyulduğunda okununca etkiliyor :)
Yinede fena sayılmaz.