“Okumayı seven insan az değil. Çoğunluk değil ama, tutarlı, sağlam bir azınlık. Ve okurlar aldıkları hazzın sadece eğlendirilmekten farkını biliyorlar. İzlemek tümüyle edilgenken okumak daima bir eylemdir. Açma düğmesine bastınız mı televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa bir kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içerisinde duyabilirsiniz okurken. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şey yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır. Okumak bir işbirliği, bir katılımdır. Herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani. Zevk için okuyanların pek çoğu, kendilerinden bir şey kattıkları için içlerinde kitaplara karşı derin, ihtiraslı bir bağ hissederler. Kitap kalıcıdır, oradadır, güvenilirdir. Bir kitap size on beş yaşınızdayken söylediği şeyi elli yaşınızdayken de söyler, ama söylediği o zaman o kadar farklı gelir ki, size yepyeni bir kitap okuyormuşsunuz gibi gelir. Kitabın uzun ömürlülüğü, zeki bir tür olarak devamlılığımızın önemli bir parçasıdır. Kitapların imha edilmesinin barbarlığın son noktası addedilmesi bu yüzdendir.” Ursula K. Le Guin – Okurken Uyanık Kalmak