Nesslii,
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın Tuhaf Hikayesi başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Kısacası, o günden sonra, yalnızca Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönleri hissetmeye başlamış, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekisini iğrenç ve suçlu kıldığı bir sporcu gibi atak olmaya çalışarak dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır.
Hayatı konumuna yakışır şekilde, ahlaki açıdan kusursuz yaşamaya çalışan bir doktorun, yaradılışının getirdiği, çevresi tarafından kolay kolay kabul edilmeyecek yanlarını bastırmaktan usandığı bir anda, insanı ikiye -iyiye ve ilacın kısa süreli etkisi altında Jekyllın görünümüne bürünebiliyordum. Gündüz kötüye- ayıracak tıbbi bir yöntem geliştirmesiyle ortaya çıkar Jekyll ile Hyde'ın tuhaf vakası. Umduğunun aksine, gitgide kuvvetlenecek "kötü"nün karşı kefesi salt iyiliğe değil, doktorun sıradan kişiliğine kalacak ve gece, sürekli o tarifsiz haberciler geliyordu. Hepsinden kötüsü, eğer uyursam zamanla denge neredeyse tamamen saklı kişiliğin, toplumsal adalet ve kurallar açısından ters davranan Mr. Hyde'ın lehine dönecektir.
19. yüzyılın sonlarına doğru, edebiyatla uğraşanların neredeyse doktorlardan daha fazla farkına vardığı benliğin çetrefil yanlarına dair bu klasik Stevenson metni, defalarca aslına sadık olarak ya da koltuğumda bir an bile içim geçse, daima Hyde olarak uyanıyordum.Sürekli tehdit eden çeşitlemeleriyle filme de aktarılmış, karakterinin çift yönlülüğü ezoterik hallerden eşcinselliğe, cinai hallerden esrikliğe kadar farklı biçimlerde yorumlanmıştır.
"Düşünceme göre, insanın bu kör talihin neden olduğu gerginlik iki yanı ayrı ayrı yaşayabilseler, hayatlarının bütün çekilmez tarafları ortadan kaybolup gidecek ve artık kendimi mahkûm ettiğim uykusuzluk altında, evet, insan için mümkün olduğunu düşündüklerimin bile ötesinde, asabiyetle yenmiş bitmiş, hem fiziksel hem de kafaca tükenmiş, yalnız tek bir düşünceye saplanmış biri haline geldim: Diğer benliğimin dehşeti. (...)İşte yine bu asi dehşet, ona bir eşten daha yakındı. Vücudunda hapsedilmiş yatıyordu. Onun doğmak için homurdandığını işitiyor, mücadele ettiğini hissediyordum. Zayıflığın her anında ikiliden günahkâr olanı, namuslu ikizinin isteklerinden ve uykunun mahremiyetinde galip geliyor ve onun yerine geçiyordu. Hydeın Jekylla duyduğu nefret farklı bir türdü. Darağacı korkusu onu geçici bir intihara sürüklüyor ve bir kişiliğe sahip olmak yerine ayrılmış bir parçanın ikinci derecedeki istasyonuna dönmeye itiyordu. Bu hikâyeyi uzatmanın anlamı yok ve zaten zaman da aleyhime işliyor.Kimse böylesine eziyet çekmemiştir. Bu kadarı yetsin artık. Bunlar bile, ruhumda -hayır, teselli değil- bir çeşit nasırlanmaya, kaderi kabullenmeme neden oldu. Cezam yıllarca sürebilir ama bu son gelen felaket, sonunda, beni vicdan azabından kurtulmuş halde kendi yüzümden ve karakterimden etti. Yarım saat sonra, bu korkunç kişiliği, tekrar ve sonsuza kadar giydiğimde, koltuğumda nasıl da ürpereceğimi, gözyaşı dökeceğimi ya da (benim dünyadaki son sığınağım olan) bu odayı bir aşağı bir yukarı adımlamaya devam ederek en ufak seslere bile kulak verip, her şeyi gayretle ve dehşet içinde kendimden geçercesine dinleyeceğimi çok iyi biliyorum. yolunda ilerleyecekti."
Kısacası, o günden sonra, yalnızca bir sporcu gibi atak olmaya çalışarak ve ilacın kısa süreli etkisi altında Jekyllın görünümüne bürünebiliyordum. Gündüz ve gece, sürekli o tarifsiz haberciler geliyordu. Hepsinden kötüsü, eğer uyursam ya da koltuğumda bir an bile içim geçse, daima Hyde olarak uyanıyordum.Sürekli tehdit eden bu kör talihin neden olduğu gerginlik ve artık kendimi mahkûm ettiğim uykusuzluk altında, evet, insan için mümkün olduğunu düşündüklerimin bile ötesinde, asabiyetle yenmiş bitmiş, hem fiziksel hem de kafaca tükenmiş, yalnız tek bir düşünceye saplanmış biri haline geldim: Diğer benliğimin dehşeti. (...)İşte yine bu asi dehşet, ona bir eşten daha yakındı. Vücudunda hapsedilmiş yatıyordu. Onun doğmak için homurdandığını işitiyor, mücadele ettiğini hissediyordum. Zayıflığın her anında ve uykunun mahremiyetinde galip geliyor ve onun yerine geçiyordu. Hydeın Jekylla duyduğu nefret farklı bir türdü. Darağacı korkusu onu geçici bir intihara sürüklüyor ve bir kişiliğe sahip olmak yerine ayrılmış bir parçanın ikinci derecedeki istasyonuna dönmeye itiyordu. Bu hikâyeyi uzatmanın anlamı yok ve zaten zaman da aleyhime işliyor.Kimse böylesine eziyet çekmemiştir. Bu kadarı yetsin artık. Bunlar bile, ruhumda -hayır, teselli değil- bir çeşit nasırlanmaya, kaderi kabullenmeme neden oldu. Cezam yıllarca sürebilir ama bu son gelen felaket, sonunda, beni kendi yüzümden ve karakterimden etti. Yarım saat sonra, bu korkunç kişiliği, tekrar ve sonsuza kadar giydiğimde, koltuğumda nasıl da ürpereceğimi, gözyaşı dökeceğimi ya da (benim dünyadaki son sığınağım olan) bu odayı bir aşağı bir yukarı adımlamaya devam ederek en ufak seslere bile kulak verip, her şeyi gayretle ve dehşet içinde kendimden geçercesine dinleyeceğimi çok iyi biliyorum.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönleri hissetmeye başlamış, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekisini iğrenç ve suçlu kıldığı bir dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır.
Hayatı konumuna yakışır şekilde, ahlaki açıdan kusursuz yaşamaya çalışan bir doktorun, yaradılışının getirdiği, çevresi tarafından kolay kolay kabul edilmeyecek yanlarını bastırmaktan usandığı bir anda, insanı ikiye -iyiye ve kötüye- ayıracak tıbbi bir yöntem geliştirmesiyle ortaya çıkar Jekyll ile Hyde'ın tuhaf vakası. Umduğunun aksine, gitgide kuvvetlenecek "kötü"nün karşı kefesi salt iyiliğe değil, doktorun sıradan kişiliğine kalacak ve zamanla denge neredeyse tamamen saklı kişiliğin, toplumsal adalet ve kurallar açısından ters davranan Mr. Hyde'ın lehine dönecektir.
19. yüzyılın sonlarına doğru, edebiyatla uğraşanların neredeyse doktorlardan daha fazla farkına vardığı benliğin çetrefil yanlarına dair bu klasik Stevenson metni, defalarca aslına sadık olarak ya da çeşitlemeleriyle filme de aktarılmış, karakterinin çift yönlülüğü ezoterik hallerden eşcinselliğe, cinai hallerden esrikliğe kadar farklı biçimlerde yorumlanmıştır.
"Düşünceme göre, insanın bu iki yanı ayrı ayrı yaşayabilseler, hayatlarının bütün çekilmez tarafları ortadan kaybolup gidecek ve bu ikiliden günahkâr olanı, namuslu ikizinin isteklerinden ve vicdan azabından kurtulmuş halde kendi yolunda ilerleyecekti."