Hiçbir şey eskisi gibi değil, olmayacak da. Bir eski de yok hatta. Birden tosladığınız o büyük gerçek var: "Yaşam yaşamıyor!" Yaşam yaşamıyor! Dokuz - altı çalışma saatleri, evden çıkarken eşinizden aldığınız öpücük (oldu canım!), gülümseyerek indiğiniz belediye otobüsü, ATM kuyruğunda önünüzde duran adamla aranızdaki saygılı mesafe... Bir gün hepsi iflas ediyor, işte bu çok hoş. Yeni bir şey kuruluyor çünkü yıkıntılar arasından: Artık kainattan azına razı değilsiniz. Bu koşturmaca, yuvarlanan kayayı sürekli yukarıya taşımanız, siz bu döngünün farkında oldukça sıkıcı olmak bir yana, eğlenceli bile olabilir aslında. Sulhi Dölek bize bir şey yapıyor, alışık olmadığımız bir şey, kaskatı bir aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor. Bilgiçlik taslamadan. Yüzümüze ayna tutmak değil niyeti; o, aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor, en az bizim kadar yaşıyor ayna tutulmasını. Kırılan Aynalar'dan biliyoruz, kırık yaşantılar ancak kırıksayan bir dille anlatılabiliyor.

Hiçbir şey eskisi gibi değil, olmayacak da. Bir eski de yok hatta. Birden tosladığınız o büyük gerçek var: "Yaşam yaşamıyor!" Dokuz - altı çalışma saatleri, evden çıkarken eşinizden aldığınız öpücük (oldu canım!), gülümseyerek indiğiniz belediye otobüsü, ATM kuyruğunda önünüzde duran adamla aranızdaki saygılı mesafe... Bir gün hepsi iflas ediyor, işte bu çok hoş. Yeni bir şey kuruluyor çünkü yıkıntılar arasından: Artık kainattan azına razı değilsiniz. Bu koşturmaca, yuvarlanan kayayı sürekli yukarıya taşımanız, siz bu döngünün farkında oldukça sıkıcı olmak bir yana, eğlenceli bile olabilir aslında. Sulhi Dölek bize bir şey yapıyor, alışık olmadığımız bir şey, kaskatı bir aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor. Bilgiçlik taslamadan. Yüzümüze ayna tutmak değil niyeti; o, aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor, en az bizim kadar yaşıyor ayna tutulmasını. Kırılan Aynalar'dan biliyoruz, kırık yaşantılar ancak kırıksayan bir dille anlatılabiliyor.

Hiçbir şey eskisi gibi değil, olmayacak da. Bir eski de yok hatta. Birden tosladığınız o büyük gerçek var: Yaşam yaşamıyor! Dokuz - altı çalışma saatleri, evden çıkarken eşinizden aldığınız öpücük (oldu canım!), gülümseyerek indiğiniz belediye otobüsü, ATM kuyruğunda önünüzde duran adamla aranızdaki saygılı mesafe... Bir gün hepsi iflas ediyor, işte bu çok hoş. Yeni bir şey kuruluyor çünkü yıkıntılar arasından: Artık kainattan azına razı değilsiniz. Bu koşturmaca, yuvarlanan kayayı sürekli yukarıya taşımanız, siz bu döngünün farkında oldukça sıkıcı olmak bir yana, eğlenceli bile olabilir aslında. Sulhi Dölek bize bir şey yapıyor, alışık olmadığımız bir şey, kaskatı bir aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor. Bilgiçlik taslamadan. Yüzümüze ayna tutmak değil niyeti; o, aynanın karşısına bizimle beraber oturuyor, en az bizim kadar yaşıyor ayna tutulmasını. Kırılan Aynalar'dan biliyoruz, kırık yaşantılar ancak kırıksayan bir dille anlatılabiliyor.

ISBN düzenlenmiş, eski hali 9789754052879, yeni hali 9754052786

Yayınevi düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Altın Kitaplar

Yayın yılı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 1995

Yayın ayı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Nisan

Sayfa Sayısı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 230

Format düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali boş

Dil düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Türkiye Türkçesi

ISBN düzenlenmiş, eski hali 55700069, yeni hali 9755700064

Yayınevi düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Sel Yayıncılık

Yayın yılı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 1993

Yayın ayı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Nisan

Sayfa Sayısı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 91

Format düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali boş

Dil düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Türkiye Türkçesi

Yayınevi düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Yapı Kredi Yayınları