Merve Arslanalp,
Ceza Sömürgesi başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Franz Kafka'nın "Ceza Sömürgesi",garip ve ürpertici atmosferiyle,okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.
Adı çekiyor.
Adı verilmeyen bir adada,ıssız ve bunaltıcı bir vadide,acımasız bir zekayla kurgulanmış bir mekanizmanın suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkum kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı"bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran "tanık" gezgin, öbür yanda yasama,yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay.İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Birinci sunuyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20.yüzyılla birlikte patlak veren,insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa'yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da Praglı Kafka'yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.
taşıyor.
Franz Kafka'nın "Ceza Sömürgesi",garip ve ürpertici atmosferiyle,okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.
Adı verilmeyen bir adada,ıssız ve bunaltıcı bir vadide,acımasız bir zekayla kurgulanmış bir mekanizmanın suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkum kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı"bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran "tanık" gezgin, öbür yanda yasama,yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay.İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20.yüzyılla birlikte patlak veren,insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa'yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da Praglı Kafka'yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.
Franz Kafka'nın "Ceza Sömürgesi",garip ve ürpertici atmosferiyle,okuyana, "neyse ki bir rüyaymış" demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.
Adı verilmeyen bir adada,ıssız ve bunaltıcı bir vadide,acımasız bir zekayla kurgulanmış bir mekanizmanın suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkum kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla "cezalandırdığı"bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran "tanık" gezgin, öbür yanda yasama,yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay.İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20.yüzyılla birlikte patlak veren,insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa'yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da Praglı Kafka'yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.