seher28,
Andersen Masalları (Cilt: 1) başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Romandan Çirkin Ördek, Kibritçi Kız, Karlar Kraliçesi, Kurşun Asker, Gerçek Prenses gibi bugün dünya çapında bilinen ve hemen hemen her çocuğun büyürken dinlediği masalların Danimarkalı yazarıdır Andersen. İlkin 1835'te Çocuklar için Masallar adıyla basılan ve 1852'de Hikayeler adını alan bu eser toplamda 156 tane masal ve hikayeden oluşmaktadır. Bu eser, romandan seyahat güncesine, tiyatro oyunundan şiire kadar birçok farklı türde eserler vermiş eserleri olan Hans Christian Andersen'i dünya çapında üne kavuşturan masal Andersen'e kalıcı bir başarı sağlamış ve hikâyeleri olmuştur.
Toplamda 156 adet tüm dünyada tanınmasına sebep olmuştur.
Yaşamı boyunca çocuklarla haşır neşir olan bu masal ve hikâyeler ilkin 1835'te Çocuklar için Masallar adıyla basılmış yeri geldiğinde anlattığı hikayeleri kağıttan keserek yaptığı figürlerle görsel bir şölene dönüştüren Andersen, hikayelerini çocukken kendisine anlatılan masallardan esinlenerek yazdı. Kullandığı canlı dil ve 1842'ye kadar altı cilde ulaşmıştır; bu eseri Yeni Masallar adında özlü sözler, yazıda koruduğu akıcı ve yalın sözel anlatım biçimiyle okuyucular arasında ortak bir bakış açısı, ortak bir duygulanım yakalamaya çabaladı. Bu çabanın bir sonucu olarak hikayeciliğe yeni bir seri takip etmiştir Bu durum günümüzde çocuk edebiyatının en büyük isimlerinden biri olarak sayılan Andersen'in yerini boyut kattı ve önemini anlamak adına dikkat etmemiz gereken bir noktadır. Zira Andersen kendisinden önce gelenler gibi sözlü geleneğe ait olan halk masallarını tarihsel ve antropolojik çalışmalar adına derleyip yazılı olarak kayıtlara geçirmek yerine masal ve hikâyeleri kendi yazmıştır.
Çocukken kendisine anlatılan masallar en büyük esin kaynağı olsa da, onun yazdığı masal ve hikâyelerde gerçekçilik ağır basmaktadır. Günlük yaşama dair yaptığı gözlemler, yaşanmış olaylara yaptığı göndermeler, gerek mekân gerekse karakter seçimi ile gerçekçiliği hiç elden bırakmamış ve bunu kuğuya bu türü yazar kimliğiyle başarıyla harmanladı.
Kuğuya dönüşen prens ve prensesler, canlanan oyuncaklar, denizkızları gibi fantastik öğeleri yaşamış olduğu yerler ve yakın çevresindeki insanlar gibi otobiyografik öğelerle mükemmel bir şekilde harmanlamıştır.
Hiciv, ironi harmanlayan Andersen, elden hiç bırakmadığı gerçekçiliği sayesinde çocukları olduğu kadar büyükleri de düş ve mizah ile bezenen, kimi zaman bir romanı andıran, kimi zaman ise masalın içinde masal anlatan bu eserler hikâyeciliğe evrensel bir biçim kazandırmış ve edebiyatla iç içe geçirdiği bu türü zenginleştirmiştir. Kullandığı basit dil, yalın anlatım, doğrudan hitap tarzı, kısa ve özlü cümleler ile okurla samimi bir ilişki yakalayan Andersen tüm dikkatleri üzerine çekmiş ve kalıcı bir başarı elde etmiştir.
Bazı masal ve hikâyelerinin otobiyografik öğeler taşıdığı da bilinmektedir. Örneğin Kibritçi Kız, küçüklüğünde dilendirilmeye zorlanan ve kimi zaman yiyecek yemeği bile olmadan sokaklara terk edilen büyükannesinin çektiği sefalete bir ağıt niteliğindedir. Çirkin Ördek Yavrusu'nun ise küçükken gerek görünüşü gerekse başarısızlıkları yüzünden dışlanan Andersen'in geç kabul gören dehasına bir gönderme olduğu kabul edilir.
Masal ve hikâyelerin eğitici ve öğretici bir yanı da vardır. İda'nın Çiçekleri'nde doğa, Cennet Bahçesi'nde coğrafya, birçok yerde adı geçen Danimarkalı Holgar gibi kahramanlarla tarih, Holberg gibi yazarlarla edebiyat Knidos Afroditi gibi eserlerle sanat ve kültür hakkında çocukları bilgilendirmeyi amaçlamıştır. Kadın, çocuk, engelli, yoksul gibi ana karakterler üzerinden Andersen, Kilise hiyerarşisiyle, bürokratik açmazlarla, soylulukla, servet sahibi olmakla alay edip onları yermiş ve kadın-erkek ilişkileri, sınıf farkları, toplumsal dışlanma gibi güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan sorunlara eğilerek mevcut düzeni eleştirmiştir.
Yüzden fazla dile çevrilmiş olan, tiyatroya, müzikal komedilere, çizgi filmlere uyarlanan, dünya çocuk edebiyatının bu vazgeçilmez eserini eksiksiz olarak sizlere sunmaktan gurur duyarız. şiir dünyasına sürüklüyor.
Romandan seyahat güncesine, tiyatro oyunundan şiire kadar birçok farklı türde eserler vermiş olan Hans Christian Andersen'i dünya çapında üne kavuşturan masal ve hikâyeleri olmuştur.
Toplamda 156 adet olan bu masal ve hikâyeler ilkin 1835'te Çocuklar için Masallar adıyla basılmış ve 1842'ye kadar altı cilde ulaşmıştır; bu eseri Yeni Masallar adında yeni bir seri takip etmiştir Bu durum günümüzde çocuk edebiyatının en büyük isimlerinden biri olarak sayılan Andersen'in yerini ve önemini anlamak adına dikkat etmemiz gereken bir noktadır. Zira Andersen kendisinden önce gelenler gibi sözlü geleneğe ait olan halk masallarını tarihsel ve antropolojik çalışmalar adına derleyip yazılı olarak kayıtlara geçirmek yerine masal ve hikâyeleri kendi yazmıştır.
Çocukken kendisine anlatılan masallar en büyük esin kaynağı olsa da, onun yazdığı masal ve hikâyelerde gerçekçilik ağır basmaktadır. Günlük yaşama dair yaptığı gözlemler, yaşanmış olaylara yaptığı göndermeler, gerek mekân gerekse karakter seçimi ile gerçekçiliği hiç elden bırakmamış ve bunu kuğuya dönüşen prens ve prensesler, canlanan oyuncaklar, denizkızları gibi fantastik öğelerle mükemmel bir şekilde harmanlamıştır.
Hiciv, ironi ve mizah ile bezenen, kimi zaman bir romanı andıran, kimi zaman ise masalın içinde masal anlatan bu eserler hikâyeciliğe evrensel bir biçim kazandırmış ve edebiyatla iç içe geçirdiği bu türü zenginleştirmiştir. Kullandığı basit dil, yalın anlatım, doğrudan hitap tarzı, kısa ve özlü cümleler ile okurla samimi bir ilişki yakalayan Andersen tüm dikkatleri üzerine çekmiş ve kalıcı bir başarı elde etmiştir.
Bazı masal ve hikâyelerinin otobiyografik öğeler taşıdığı da bilinmektedir. Örneğin Kibritçi Kız, küçüklüğünde dilendirilmeye zorlanan ve kimi zaman yiyecek yemeği bile olmadan sokaklara terk edilen büyükannesinin çektiği sefalete bir ağıt niteliğindedir. Çirkin Ördek Yavrusu'nun ise küçükken gerek görünüşü gerekse başarısızlıkları yüzünden dışlanan Andersen'in geç kabul gören dehasına bir gönderme olduğu kabul edilir.
Masal ve hikâyelerin eğitici ve öğretici bir yanı da vardır. İda'nın Çiçekleri'nde doğa, Cennet Bahçesi'nde coğrafya, birçok yerde adı geçen Danimarkalı Holgar gibi kahramanlarla tarih, Holberg gibi yazarlarla edebiyat Knidos Afroditi gibi eserlerle sanat ve kültür hakkında çocukları bilgilendirmeyi amaçlamıştır. Kadın, çocuk, engelli, yoksul gibi ana karakterler üzerinden Andersen, Kilise hiyerarşisiyle, bürokratik açmazlarla, soylulukla, servet sahibi olmakla alay edip onları yermiş ve kadın-erkek ilişkileri, sınıf farkları, toplumsal dışlanma gibi güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan sorunlara eğilerek mevcut düzeni eleştirmiştir.
Yüzden fazla dile çevrilmiş olan, tiyatroya, müzikal komedilere, çizgi filmlere uyarlanan, dünya çocuk edebiyatının bu vazgeçilmez eserini eksiksiz olarak sizlere sunmaktan gurur duyarız.
Çirkin Ördek, Kibritçi Kız, Karlar Kraliçesi, Kurşun Asker, Gerçek Prenses gibi bugün dünya çapında bilinen ve hemen hemen her çocuğun büyürken dinlediği masalların Danimarkalı yazarıdır Andersen. İlkin 1835'te Çocuklar için Masallar adıyla basılan ve 1852'de Hikayeler adını alan bu eser toplamda 156 tane masal ve hikayeden oluşmaktadır. Bu eser, romandan seyahat güncesine, tiyatro oyunundan şiire kadar birçok farklı türde eserleri olan Andersen'e kalıcı bir başarı sağlamış ve tüm dünyada tanınmasına sebep olmuştur.
Yaşamı boyunca çocuklarla haşır neşir olan ve yeri geldiğinde anlattığı hikayeleri kağıttan keserek yaptığı figürlerle görsel bir şölene dönüştüren Andersen, hikayelerini çocukken kendisine anlatılan masallardan esinlenerek yazdı. Kullandığı canlı dil ve özlü sözler, yazıda koruduğu akıcı ve yalın sözel anlatım biçimiyle okuyucular arasında ortak bir bakış açısı, ortak bir duygulanım yakalamaya çabaladı. Bu çabanın bir sonucu olarak hikayeciliğe yeni bir boyut kattı ve bu türü yazar kimliğiyle başarıyla harmanladı.
Kuğuya dönüşen prens ve prensesler, canlanan oyuncaklar, denizkızları gibi fantastik öğeleri yaşamış olduğu yerler ve yakın çevresindeki insanlar gibi otobiyografik öğelerle harmanlayan Andersen, elden hiç bırakmadığı gerçekçiliği sayesinde çocukları olduğu kadar büyükleri de düş ve şiir dünyasına sürüklüyor.