hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (30/106)
Evlilik Pazarlığı
Evlilik Pazarlığı

7

Evlilik Anlaşması -Lucy Monroe ÜÇ yıl önce boşanan Chloe ve Ariston'un hikayesi biraz durağan bir hikaye idi..Bir yanlış anlama ve iletişimsizlik yüzünden sona eren bir evlilik..Fakat Ariston ne yapıp edip karısını tekrar kazanmaya karar verir..Karısının yumuşak kız kardeşine olan bağlılığını kullanır..Kız kardeşinin yuvasını dağılmasını istemeyen Chloe Ariston'un teklifini kabul etmek zorunda kalır.. Yinede okurken zevk alınabilecek bir ikinci şans romanı idi.. Pırlantaların Bedeli-Melanie Milburne Melanie Milburne'n Pırlantaların Bedeli isimli hikaye sevimli bir hikaye idi..Küçük yaşta anne ve babası trafik kazasında ölen Molly'nin velayetini almak isteyen kişilerden Sabrina ölen Laura'nı Mario ise Ric'in arkadaşı idi.. Daha önce aralarında bir yakınlaşma geçmiş ve ikiside unutamamış idi.Molly'nin velayetini isteyen Luara'nın üvey annesine karşı güçlerini birleştirmek isteyen Mario'nun teklfi oldukça ilginçti..Molly'nin velayetini almak için bir süreliğine evlenmelerini ve İtalya'ya gitmelerini teklif ediyordu.. Daha önce bakıcılığını yaptığı çocukların babaları tarafından tacize uğrayan Sabrina hem işinden olmuş hem hayatı lekelenmişti. Hazırda şu an işi de yoktu.. Bu olay yüzünden onu suçlu bulan Mario Sabrina'nın masumluğuna da inanmıyordu ama onun çekiminden de etkilenmeden yapamıyordu...

Konağın Yeni Düşesi
Konağın Yeni Düşesi

8

Orjinal Adı The Inconvenient Duchess olan Konağın Yeni Düşesi dört kitaplık bir serinin ilk kitabı.. BU kitabı hiç ummadığım kadar beğendim..Regency dönemlerini okumayı çok seviyorum..Her ne kadar konumlar birbirine benziyor gibi görünse de .. Hikaye sırlar,aile bağları,sadakat,ihanet,rekabet temaları üzerine kurgulu idi.. Bazı ailelerde çocuklar anne ve babaları tarafından paylaşılır çocuklar birbiri ile rekabet ettirilir.Bir çocuk diğerinden daha çok sevilir.İşte tam da bu romanda ki Marcuc ve St John Radwells'in durumuda aynı idi..İki çocuk anne ve babaları tarafından paylaşılmıştı..Bu durum iki kardeşin arasını açmış aralarında neredeyse düşmanlık oluşmuştu..Marcus St.John'un nişanlı olduğu genç kızla evlenmesi ise tam bir trajedi oluşturuyordu..Evlendikten sonra doğumda eşini kaybeden Marcus bu olaydan sonra evlilik defterini kapamıştı..Aradan tam on yıl geçmişti.. Romanın kadın karakteri Miranda Grey soylu ama fakir düşmüş bir aileden geliyordu..Babası borçları yüzünden hapise düşmüştü..Miranda evlenmezse sokağa düşmesi an meselesi idi..Onu yetiştiren eski fahişe Cecil ile Marcus'un annesinin arada bir sırrı vardı..Bu sırrın hatırına ilk karısını doğumda kaybeden Marcus ile Miranda'nın evlendirilmesini teklif ediyordu..Hatta onu tehdit bile etmişti..Marcus'un annesi ölmeden önce büyük oğlunun ilk eşini kaybettikten sonra aile ünvanının geleceği için evlenmesi hiç olmazsa ilgilenme sözünü alarak son nefesini verir.. İşte bu şartlarda Miranda tanışmak amacı ile Marcus'un malikanesine gelir. Eşi öldükten sonra kaçarak terk ettiği ve eşi ile yaşadığı bu evi bir an önce terk etmek niyetinde dir. Evlenmeye niyeti yoktur amaMiranda'nın gelişi ile ortada oluşan mevcut dedikodulardan sonra Miranda ile apar topar evlenmeye karar verir... Miranda ile apar topar evlendikten sonra Miranda hakkında bilgi toplamak ve ne yapacağına karar vermek için Londra'ya gider..Onun gidişi ile malikaneye gelen St.John Miranda ile samimiyeti ilerletir..Başlarda onu bir erkek kardeş gibi benimseyen Miranda St.John'un art niyetli olduğunu fark eder..Onu kendinden uzaklaştırmaya çalışır..Bu sırada da malikanede de bir takım sorunlar ile ilgilenmek durumundadır..Zira Marcus orayı terk ettikten sonra evin hiç bir şeyi ile ilgilenilmemiş deyim yerinde ise tam bir başı bozukluk içindedir.. Kocasını başlarda aksi ve kaba bir adam olarak gören Miranda zaman geçtikçe kocasının derinliğini farketmeye başlar..Marcus ise eski karısının aksine onu sadece ünvan ve serveti için evlenmek isteyen bir kadın beklerken dürüst ne istediğini bilen güzel ve çok çekici bir kadın evli olduğunu fark etmesi uzun sürmeyecektir... Kısaca çok severek okudum bu romanı.Serinin ikinci hikayesi St.John'un hikayesi ve ben onu daha çok merak ediyorum..Bu kötü ve zayıf karakterli adamın hikayesini bir an önce okumak istiyorum... Radwells Serisi: 1. The Inconvenient Duchess (2006) Konağın Yeni Düşesi 2. An Unladylike Offer (2007) 3. A Wicked Liaison (2007) 4. Seducing a Stranger (2010) (in Pleasurably Undone!)

Tutsak (İskoç Muhafız Alayı, #2)
Tutsak (İskoç Muhafız Alayı, #2)

10

Orjinal Adı The Hawk Olan Tutsak'ın Goodreads puana 5/4,26 benim puanım 5/5 Yedi kitaplık Higland Guard Serisini ikinci kitabı..Umarım bu seriyi daha sık aralıklar ile okuruz..Çünkü Monica Mccarty'nin çok özel bir yazar olduğuna kitaplarının daha sık basılmasının gerekliliğine inananlardanım.. Müthiş bir kurgu ,gerçek tarihi mekanlar.Nefes kesici bir aşk..Monica Mccarty bu ne diyebilirim ki.Her zamanki gibi yine çok iyi iş çıkarmış.Romanlarında gerçek kahramanları kullanması kitabı okurken ayrı bir zevk veriyor..Çeviri bence çok iyi idi..Yazar ile arama girmediği gibi yazarın oya gibi işlediği kurguyu serpiştirdiği mizanseni çok iyi yakalamıştı bence.. Karakterlerin tahlilleri,duygu yoğunluğu özellikle erkek karakter Şahin lakaplı İskoç Muhafız Birliği Başı Erik MacSorley'in biraz taş kafalılığı,oldukça kendini beğenmişliği,kadınlara karşı olan aşırı öz güveni bazen ben gerdi ve kızdırdı.. ..Kadınlar için kendini bir nimet olarak görmesi ise deli etti..Ama sonunda kadının fendi erkeği yendi kuralı değişmedi..Bunun için kanının son damlasına kadar mücadele etse de..Kadın karakterimiz Ellie yani Lady Elyne De Burgh görünüşte silik ama derinliği olan bir kadın karakterdi..O sabır ve bilgeliği,Erik'i dize getirmesini çok sevdim..Karakterin kendisini de çok sevdim kendime çok yakın hissettim.. 14.Yüzyıl başlarında geçen bu macera'da İki Ateş Arasında'dan tanıdığımız Tor MacLeod'da hikayenin başında vardı..Yıl 1307 İngiltere Kralı I.Edward İskoçya'yı I.Robert Bruce'dan alıp kendini İsloçya Kralı ilan ederek onu kaçak durumuna düşürür..Bu olaylardan sonra ikisi arasında inanılmaz bir savaş başlar..Erik MacSorley Robert Bruce'ın emrinde çalışan İskoçya Muhafızlarından idi..Lakabı ise Şahin idi..Ve Hikaye ile ilgili diğer bilgi Kadın Kahramanın ablası Robert Bruce ile evli idi..Yani devrik İskoçya kralı Ellie'nin eniştesi oluyordu.. İrlanda Kıyılarında Ellie ile Erik'in karşılaşmaları bu şartlarda oluyordu..Elyne De Burgh yüzerken yakalandığı Erik MacSorley'den kimliğini gizlemeye karar vermesi anlık tepki idi..Birde sözde bakıcı kadın olduğunu söylemesi orada tecavüze uğrayıp denize atılabilme olanağı varken Erik'in onu kurtarıp ailesine kendi elleri teslim etmeye söz vermesi bir anda olmuştu.. Fakat kimliğini gizleyen sadece kendisi değildi..O da Erik'i basit korsan olarak biliyordu.. Ellie'yi başta pek de güzel bulmayan ERik'in zaman geçtikçe ondan daha fazla etkilenmeye başlaması..Şimdiye kadar onu pohpohlayan ve çarpıcı güzel kadınlara alışık olan Erik Elli'nin derinliğini,mizahi yönünü,sivri diline görünce şaşırsada aralarındaki didişme bazen çok komik bazen de çok romantik sahnelere hiddetten köpürten sahneleri sizi boğabiliyordu.. Ellie'yi babası bir soylu ile sözlemişti..Tam da evlilik arefesinde gerçekleşen İskoçya'lıların eline düşmesi çok da manidar idi ...Zıt kutuplar birbirini her zaman çeker..Erik ile Ellie arasındaki en baştan var olan çekim gittikçe daha fazla ikisini zapt edecektir..İki tarafta görev,sadakat,aşk duyguları ile çok çetin sınava tabii tutulurlar..Ellie hayatının aşkı olarak nitelendirdiği yaşamında güzel bir anı olarak saklamaya niyetli olduğu Erik için hayatını bile tehlikeye atmaktan kendini alamaz...Bu Erik içinde geçerlidir..Birbirlerini bu kadar severken kırmak,canını acıtmak bu çifti daha fazla sevmeme neden oldu.. Bu güzel aşk,savaş,sadakat,mizah ile süslenmiş hikayeyi tavsiye ederim...Yazar gün geçtikçe daha iyi yazıyor kalemi güzelleşiyor... Highland Guard Serisi: 1. The Chief (2010) İki Ateş Arasında 2. The Hawk (2010) Tutsak 3. The Ranger (2010) 4. The Viper (2011) 5. The Saint (2012) 6. The Recruit (2012) 7. The Hunter (2013)

Tesadüfler Adası
Tesadüfler Adası

8

Uzun zamandır Rachel Gibson kitabı okumuyordum.Tesadüfler Adası benim için güzel bir dönüş oldu..Romanın konusu polisiye macerada olsa ağırlığı aşk teması üzerine kuruluydu..Kısaca sevdim bu romanı.. Başlarda biraz durgun gibi gelsede açıldı hikaye..Karakterlerden en çok Lola'nın köpeği Baby'yi sevdim.. Lola ve Max'in başlarda var olan aralarındaki savaş önce karşı koyulamaz bir çekime sonra da güzel bir aşka dönüştü..İLk başlarda kavgaları savaşları çok güzeldi.. Lola Carlyle çok ünlü bir iç giyim mankeni idi.Bu konudaki yeteneğini tasarımcı olarak devam ettirmeye karar verip uygulamıştı..Nişanlısı Sam'den ayrıldıktan sonra başına gelebilecek en kötü şey olan çok özel fotoğraflarını bir internet sitesi kurup orada intikam için yayınlayan bu eski nişanlı yüzünden kendini bir adaya zor atar..Amacı biraz gözlerden uzak olup kafa dinlemektir..Fakat tura katıldığı bir teknede uyuyakalıp uyandığında teknenin tanımadığı bir adam tarafından kaçırıldığını fark eder. Dümendeki adam Max Zamora ise eski ordu emeklisi ama hala daha devletin çok gizli teşkliatlarında çalışan bir adamdır..Teknede Lola'nın olduğunu fark ettiğinde iş işten geçmiştir.. Yaralı bir durumda olan Max Lola'yı tekrar geri götürecek durumda değildir.Peşindeki adamlar onu yakalaması an meselesidir..Bir an önce uzaklaşmak zorundadır.Ama Lola ısrarla geri gitmek ister aralarında savaş başlar bu arbede de teknede mahsur kalırlar..Çünkü mücadele sırasında teknenin radar sistemi tamamen devre dışı kalır..Bir günde gidebilecekleri yere gitmeleri dalga ve şansa bağlıdır.. Bu durum birbirlerini konuşup anlamak için zemin yaratır..Baştan beri aralarında var olan çekim yaşadıkları zorlukla birbirlerini yakından tanıdıkça yerini aşka bırakmaya başlar..Birbirlerini tanıdıkça daha iyi anlamaya başlarlar..Ve daha da çok sevmeye..Öyle bir hale gelir ki önce birbirlerini korumaya kollamayı düşünür olurlar.. Kısaca uzun süre ara verdiğim bu yazara dönmek beni çok mutlu etti..Keyifle okuyabileceğiniz bir roman..Tavsiye ederim...

Kağıt Kız
Kağıt Kız

10

Orjinal Adı La fille de papier olan Kağıt Kız'ın Goodreads Puanı 5/4 Benim puanım 5/5 Guillaume Musso İlk Defa denediğim bir yazar cidden çok beğendim çok akıcı sade bir dili var.Uzun zamandan beri okumak istediğim bir yazardı ve iyi ki okumuşum..Kurgusu çok değişik olan bir kitap idi..Biraz fantastik gibiydi. Çok etkilendim hayal ile gerçek birbirine karışmıştı bu hikayede ..Bir de çok ünlü bir kişinin birden yükseldiği tepelerden aşağıya düşmesi hayatını sıfırlaması..Müthiş bir şeydi ona tanık olmak ..Okurken kendim yaşamış kadar etkilendim..Burada aslında hikaye kahramanlar birbirinin içine geçirilmişti..Sadece baş karakterler yoktu..Bu hikayede var olan karakterlerin hikayesini de yazar işlemişti..Ve Romanda ikinci bir şans teması da çok da güzel işlenmişti..Özellikle kitabın sonu beni mest etti bayıldım..Bundan böyle devamlı takip edeceğim bir yazar olacak özellikle yeni tanıştığım Marc Levy'den sonra Guillaume Musso'yu bu kadar beğenebileceğimi sanmıyordum.. Kısaca konusuna gelince; Tom Boyd çok ünlü bir yazardır şimdiye kadar Melekler Üçlemesinin ilk iki kitabını yazmış çok da başarılı olmuştur.Fakat hayatının aşkı olarak benimsediği ünlü bir piyanist olan Aurore Valoncourt'den ayrıldıktan sonra birden her şey ters gitmeye başlar deyim yerinde ise hayatı çok sert bir düşüş ile çakılır.Aurore başka bir aşka yelken açarken Tom kendini bir tülü toparlayamaz uyuşturucu,alkol,antidepresant ile kendini avutmaya çalışırken tek kelimede yazamaz hale gelir..Hem yakın arkadaşı hem menejeri olan Milo'nun yaptığı anlaşmalar verdiği sözler vardır..Üstelik hem kendinin hem Tom'un tüm varlığını borsada kaybetmiş büyük bir dar boğaza girmişlerdir..Tom'un hızla kendini tüketmesini Carole ile engellemye çalışsa da Tom'un düşüsü çok baş döndürücüdür.. Hap ve uyuşturucularının etkisinde iken evinde Billie olduğunu eden bir kadın ortaya çıkar..Yazmış olduğu Melekler Üçlemesnin kahramanı olduğunu iddia etmektedir..Yalnış basılan 100bin adet kitabın 266.sayfasındaki düşme kelimesinden sonra kitap bomboş olarak eksik basılmıştır..Billie'nin kitaba geri gitmesi için üçüncü kitabın tamamlanması gerekmektedir.. Tom'un aşkını yani Aurore'yi geri kazanması için Biilie'nin de kitaba geri dönmesi karşılığında anlaşırlar..Aurore'nin son aşkı ile birlikte olduğu Meksika'ya gitmeye karar verirler..Tom orada hem kitabı yazıp hemde terk edildiği segilisini geri kazanacaktır..Ama planlar umdukları gibi gitmeyecektir.. Bir de Milo ve Carole'n hikayesi de vardı..O hikaye de çok güzeldi..Carole'n yaşadığı korkunç tecavüz bebeğini kaybetmesi..Milo,Tom,Carole arasındaki özel arkadaşlık dostluk..Yazar karakterleri o kadar güzel işlemiş ki.o romantizmi öyle kuvvetli hissetirdi ki bana. Kitabı bitirdikten sonra bir suya düşen bir taşın dalgaları gibi beni daha da çok etkiledi...Kesinlikle okunması gereken bir roman..Tavsiye ederim...

Kan Kırmızısı Ayın Altında
Kan Kırmızısı Ayın Altında

8

Kan Kırmızısı Ayın Altında-Mina Hepsen Arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine bu kitabı aldım.. iyi ki almışım.. Mina Hepsen Türk bir yazarmışta..Baştan sona kadar akıp gitti kitap..Fantastik Historical türünde bir kitap bu.. 1870 Yıllarda İngiltere'de geçiyor öykü..Başkalarının düşüncülerini okuma yeteneğine sahip olan Angelica Shelton Belanov kenine acil tarafından zengin bir koca bulmak durumunda dır..Çünkü tüm varlıkları 3 geminin de denizde kaybolması ile sıfırı tüketmiştir..Kalp hastsı olan ağabeyinin haberi olmadan bu işi halletmek zorundadır.. İşte bu koca bulmak için gittiği davetlerin birinde Rus Prensi Alexander Kouakin ile sıradışı bir şekilde tanışır..Alexander aynı zamanda vampir ve vampirlerin lideridir..Birbirlerinden ilk gördükleri anda etkilenmişlerdir.. Alexander Angelica'nın zihin okuma yeteneğini farkedince onu ilk önce kendisi gibi vampir zannetsede..Gerçeği sonradan anlar..Kendisi Londra'ya vampirleri öldüren katil Sergiyef isimli vampiri yakalamak için gelir..BU vampir sadece kadınları öldürmektedir.. Konusu kısaca bu..Ben bu yazarı ve seriyi çok ama çok beğendim..Herkese tavsiye ederim..Çok işlenmiş bir konu olabilir..Ama yazar kendi uslubuna göre yazmış ve başarılıda olmuş bence..  SERİ: 1. Kan Kırmızısı Ayın Altında 2. Eflatun Şafağın Kokusu 3. Fırtınadan Sonra

Sisli Dağların Ötesinde (Highlander, #1)
Sisli Dağların Ötesinde (Highlander, #1)

7

Sisli Dağların Ötesinde-Karen Marie Moning Orjinal Adı :Beyond the Highland Mist (Highlander #1) Olan Sisli Dağların Ötesinde'nin Goodreads Puanı 5/4 Benim puanımda 5/4 Ünlü Ateş Serisi hezimetinden sonra yok dedim bu seriyi okumayacağım..Hezimet kelimesi yanlış anlaşılmasın lütfen..Çok çok sevdiğim seri yayın evi değiştirince kitapların gecikmesi bende bir gerilim yarattı..O yüzden hezimet kelimesini kullandım. Ama yine dayanamadım..Çünkü sözü edilen yazar Karen Marie Moning idi..Ateş Serisi ile karşılaştırırsanız o seriye göre epey hafif kalıyor bu seri..Ama yinede çok sevdim bu seriyi biraz Diana Gabaldon'un Yabancı Serisine benziyor gibiydi.Fakat sadece benzerlik vardı o kadar..Sıklet olarak Yabancı Serisi bambaşka.. Sisli Dağların Ötesinde İskoç temaları ile bezenmiş bir roman. 1500'lü yıllarda geçiyor..Ama romandaki kadın kahramanımız 20.Yüzyıldan..İşte bu ana tema ile Yabancı ile benzeşiyor o kadar..Konusu daha değişik...Yabancı'daki aşk daha güzel yalın... Romandaki kurguda biraz eksiklik hissettim Karen Marie Moning burada daha toy bir yazar bunu anlıyorsunuz..Ama bu kitap kötü demek değil kesinlikle aksine beğenerek okudum ama eksiklik hissinden de kurtulamadım..Bunda en çok çevirmenin kullandığı yerli yersiz kelimelerin rolüde büyüktü... Hawk 16.Yüzyıl İskoçya'sında yaşayan bir İskoç lordu.Zorunluluklar onu kralın fahişesi konumuna kadar getirmiştir..Kadınlar arasında haklı bir ün elde etmiştir..Tüm kadınlar onu elde etmenin çılgınlığı içindedir..Hawk'ın yakın arkadaşı Grim Bir gün dilekte bulunur..Onun aşık olmasını aşık olduğu kadının onu sevmemesini diler... Bu dileğin tutabileceğini düşünmeden dilenen dilek Nasrettin hocanın gölü Yoğurt ile mayalaması gibi de tutar... Ve kitaptaki kadın kahramanımız Adrienne sütten ağzı yanmış yakışıklı erkeklerden nefret eden güzel bir kadın..Güzelliği kusursuz..Bir daha yakışıklı erkek sevmemeye yeminli bir kadın..Fakat kendini birden 16.yüzyılda Hawk ile evlenmek üzere iken buluyor..Bunun altında kralın soytarısının parmağı var tabii dolaylı olarak da Hawk'ın red ettiği kraliçenin..Tebasının başına bir şey gelmemesi için onların kurallarını kabul ederek zorlandığı bu evlilik yolu ile hayatının aşkına kavuşur..Fakat vermeleri gereken çok sınava kat etmeleri gereken çok yol vardır... Kısaca konu böyle.Tüm eksikliğine rağmen yazarın o büyülü kalemi hissedilyor.Takip edeceğim bir seri olacak Sekiz kitaplık bir seri bu.DBeş kitaplık Ateş Serisini mahveden bir yayın evi bu seriyi tamamlarmı o rası şüpheli işte..Umarım bu seride yok edilmez..Ben yinede bu kitabı tavsiye ediyorum..Müzah,aşk,historical,fantastik temaları ile bezenmiş güzel bir kitap... Highlander Serisi 1. Beyond the Highland Mist (1999) Sisli Dağların Ötesinde 2. To Tame a Highland Warrior (1999) 3. The Highlander's Touch (2000) 4. Kiss of the Highlander (2001) 5. The Dark Highlander (2002) 6. The Immortal Highlander (2004) 7. Spell of the Highlander (2005) 8. Into the Dreaming (2006)