hulyami, 742 adet değerlendirme yapmış.  (33/106)
De Marco Efsanesi
De Marco Efsanesi

8

De Marco Efsanesi Abby Green Çok severek okuduğum bir roman oldu..Başlarda sanki biraz kopukluk hisetsem de sonra konu toparlandı..Bu yazar favorilerim arasına girdi..Okuduğum tüm romanlarını beğendim diyebilirim.. duygusal derinliği olan bir hikayedi..İki tarafta geçmişte çocukluğunda büyük acılar çekmişti. Gracie kikizi Steven ile kenetlenirken Rocco'nun öyle bir şansı olmamıştı... Rocco zengin ve güçlü bir adam olmuştu.Önüne geçen her şeyi herkesi ezip geçmişti.Oyunu kuralına göre oynuyordu..Evliliğini bile planlamıştı..Her şey planladığı gibi gidecekti..Ama hesapta olmayan kişi Gracie idi.Onunla karşılaşır karşılaşmaz aralarındaki oluşan çekim ve bağ..İşte Rocco bunu göz ardı etmişti.. Çok severek okudum tavsiye ederim... Ve Bir Gece Chantelle Shaw Bu hikayeyi çok beğendim.Romanı baştan sona kadar beğeni ile okudum..Loukas Christakis zengin karizmatik bir milyarder..Belle Andersen çok güzel yetenekli bir modacı.Var olma savaşı veriyor..Gelinlik tasarlamak üzere Loukas'ın kız kardeşi tarafından özel adalarına çağrılıyor.Ama onu karşılayan kibirli milyarderimiz Belle'yi bu iş için yeterli görmüyor.Daha ünlü bir modacıya bu işi yaptırmak istiyor..Aralarında kıran kıran bir mücadele oluyor. Belle sonunda işi kazanıyor..Loukas kız kardeşi Larissa'nın kayın pederinin rahatsızlığı yüzünden ada ile hastane arasında zamanı geçmektedir..Bu yüzden sık sık ikilimizi geceleri yalnız bırakmak durumunda kalır..Aralarındaki çekim baştan beri kuvvetli olan Loukas ve Belle çok geçmeden kendilerini birbirlerinin kollarında bulurlar.. İkisinin de bağladığı kişi olmaması aralarındaki yakınlaşmayı Belle adadan ayrılıncaya kadar sürdürmeye karar verirler... Larissa'nın düğününe kadar rüya gibi günler geçirirler..Ama ayrılık zamanı gelir çatar..

Bombay'da Aşk - (Bad Blood/The Notorious Wolfes, #3)
Nisan Yağmurları (The Wallflowers, #4)
Nisan Yağmurları (The Wallflowers, #4)

10

Wallflower Sersisnin dördünci kitabı Orjinal adı: Scandal in Spring olan Nisan Yağmurları'nın Goodreads Puanı 5/3,98 Benim puanım 5/5 Lisa Kleypas sen nasıl bir yazarsın rüya gibi yazıyorsun..Aşkı iliklerime kadar hissettiriyorsun böyle..Okuduğum tüm romanlarını çok beğendim.Uzun zamandır ara verdiğim bir seri oldu..Tabii ki isteyerek ara vermedim..Bir Hathaway bir Wallflower serisi ile çorba edildi bu muhteşem yazar. Fakat yine de serileri birbirine kesinlikle karıştırmadım ama gönül isterdi ki iki seriden de birer kitap aynı anda çıkarılabilseydi yayın evi bizi çok mutlu ederdi...Hayali bile çok güzel öyle değil mi?... Kapağı kapattığımda o hani bir haz vardır ki onu tüm duyularınız ile hissedersiniz...İşte ben bunu öylece hissettim..Hani içkiyi içersiniz şöyle bir doyum noktası vardır tık...işte o.. ..Her kitabını büyük bir zevk ile okuyorum artık..Fakat bu yazarın bir özelliği ver romanlarındaki tüm kahramanlarını bir başka seri ile bağlıyor..Bir romandaki karakter diğer hikayede baş rolde çıkıyor.Mutlaka sıra ile okunması gerekiyor..Peki sırasız okunsa anlaşılmaz mı diyeceksiniz? Elbette anlaşılır..Ama hikayenin güzelliği yazarın kaleminin büyüsü eksilir... Yayın evinden tek isteğim lütfen bu yazarı sık sık kitaplarını sırada yayınlayın ki bu muhteşem yazarın kaleminden daha büyük bir zevk alalım. . Gelelim Nisan Yağmurları'nın konusuna: Daha önce Annebel Simon HUnt ile Evie St.Vicen ile Lillian ise Lord Westcliff ile evlenmiştir..Küçük kitap kurdumuz Daisy Browman hala bekardır..Daisy üç sezondur evlenemedğine kızan babası ona sonunda resti çeker.Ya Mayıs ayına kadar koca bulacaktır ya da onu Matthew Swift ile evlendirecektir..Daisy dehşete düşer..Bu acımasız soğuk ve kemik torbası olan adam ile evlenmeyecektir...Bunu duyan Lillian küplere biner... Ne demişler büyük laf et başına gelsin...Lord Westcliff'in şehir dışındaki malikanesine ablası Lilian'ın ilerleyen hamileliği ve Daisy'nin kendisine uygun bir koca bulabilmesi için gidilir..Başta Westcliff ve St.Vicent olmak üzere uygun damat adaylarunın listesini yaparlar..Burada verilen davette ona uygun koca adayları davet edilir..Tabii ki Mathewws'da .. Uzun zamandır Mathews ile görüşmeyen Daisy onu gördüğünde geçirdiği değişim üzerine büyük bir şok geçirir ve ondan çok etkilenir..Aralarındaki çekim olağan üstüdür..Mathews ise Daisy'ye yıllardan beri aşıktır..Fakat hayatında var olan bir sır yüzünden kendini geri çekmektedir.. Daisy'yi kendi gözünden ulaşamayacağını ve bu sırrını kabul etmeyeceğini tahmin eden Matthews'u Daisy babasına da benzetmekte en çok da o yüzden evlenmek istememektedir.. Fakat olaylar tahmin edilemez bir halde bir anda öyle karışır ki...Planlar tutmaz.. Bu hikayede eski dostlarımız Simoz,Marcus,Sebastian ,Annabell,Lilian,Evie hepsi vardı..Lilian hamileliğinin son dönemlerini yaşıyordu. Simon ve Annabel'in küçük bir kızları olmuştu..Çok keyif alarak okuduğum bir roman oldu..Sanırım bırakın seriyi yazarın okuduğum tüm romanları benim için özel bir yere sahip..Kesinlikle tavsiye ederim... Wallflower Serisi: 1. O Yaz 2.Ben Böyleyim 3.Sevgim Sana Ait 4.Nisan Yağmurları

Kara Şövalye DeBurgh  (The DeBurghs, #6)
Kara Şövalye DeBurgh (The DeBurghs, #6)

7

Deburgh Serisini çok seviyorum her macerayı okumak bana ayrı keyif veriyor desem yalan olmaz.. Fakat serinin 6.kitabına ben adapte olamadım sanırım başlarda okurken biraz durağan gibi geldi bana..Bu macera Reynold DeBugh'a aitti..Sayfalar geçtikçe de ejderhalar filan pek sarmadı beni nedense..Serinin en beğendiğim kitapları Dunstan, Goeffrey ve Robin'in hikayeleri idi..Yine de Kara Şövalye DeBurgh'u okurken kitap tam da tahmin ettiğim gibi çıktı..Ailenin kara koyunu..Kendine göre olan kusurunu bence fazla gözünde büyütmesi onu mutsuz ediyordu ..Babasının biraz geç kalan evlliği nedeni ile kendi yoluna gitmek istemesi normaldi bence.. O yüzden Hacı olmaya karar verir ve tam güzergah belirlemeden de yola çıkar.Yanında da Peregrine isimli ünlü L'Estrange kız kardeşlerin evlatlığı da vardı...Derken Yolları Sabina Sexton isimli güzel bir genç kadın ile kesişmesi ile hayatı değişmeye başlar..Genç kadının yardıma çok ihtiyacı vardır..Zira topraklarında ejderha ile savaşmaktadır.Bu ejderha insanlarına büyük zarar vermiş köyü terk etmelerine sebep olmuştur.Fakat olayların içinde başka büyük oyunlar dönmektedir genç kadın neredeyse çaresiz kalmıştır.. Reynold yardım edip hemen gideceğini düşünürken işler tahmin ettiğinden uzun sürer ve Sabina ile aralarında yakınlaşma başlar..Fakat iki tarafta birbirini karşısındakine layık görmez ...İşler gittikçe dahada ilginçleşmeye başlar... Sanırım yazar serinin sonlarına gelirken biraz şevkini kaybetmiş gibi geldi bana.... fakat bence serinin vasat kitaplarından idi..Bundan önceki kitabı daha çok beğenmiştim...Kurgu güzeldi fakat biraz durgundu bana göre..DeBurgh ailesinin en mutsuz bireyi olması nedeni ile bana öyle gelmiş olabilir..Okuyacak arkadaşlara keyifli okumalar dilerim...

Bana Yalan Söyleme (Knight Brothers #3)
Bana Yalan Söyleme (Knight Brothers #3)

7

ikinci hikaye daha iyi idi Knight Kardeşlerin maceralarını okumak çok hoşuma gitti...Yanlız Mathew'in hikayesi yayınlanmas-dı sanırım...Sandra Marton sevdiğim yazar.

Bir Rüya Gibi - Şüphe Tohumları
Bir Rüya Gibi - Şüphe Tohumları

8

Bir Rüya Gibi-Sandra Morton.. Tanrım bu hikayeyi okurken çok etkilendim o kadar tutkulu bir aşktı ki..Sandra Morton'u işte bu yüzden çok seviyorum.. Carin ve Raphael'in yolları çok sıra dışı bir şekilde kesişti..Carin'i erkek arkadaşı en samimi arkadaşı ile aldatmış üstelik onunla evleniyordu çok zor bir hafta geçiriyordu..Bunu bir nebze atlatmak için ablasının ısrarı ile bulunduğu partide içkiyi fazla kaçırmıştı hatta fitil gibi sarhoş olmuştu.. O partide bulunan Rafael ona yardım etmeye çalıştı son çare onu buz gibi bir havuzun içine soktu..Ama bu da aralarındaki çekimin alev almasına yol açmıştı ve ikiside birbirlerini tanımasan sıradışı bir birliktelik yaşadılar..Sonra birbirlerini bir daha görmediler..Ama birbirlerini hiç unutamadılar....Onları tekrar birleştirecek bir misafirlerini bekliyordu Carin... Şüphe Tohumları-Miranda Lee Bu ayki Harlequinn Classic serisinin ikinci hikayesi Mirenda Lee bu yazarın kurgulamasına değişik hikayeler yazmasını çok seviyorum..Bu hikaye de çok güzeldi.. Erkekler belki kadınlar gibi duygusal olmayabiliriler ama sevdiklerinde kolayca gönüllerinden silemezsiniz..Yera aldıklarında da kolayca güvenemezler...Markus genç yaşta bir bankanın yöneti kurulluğu başkanlığına kadar yükselmiş bir erkekti..Yakışıklı ve karizmatikti iki yıl önce ayrıldığı karısından aldatıldığı,erkeklik onuru hiçe sayıldığı için ayrılmıştı..Bir partide havuz içinde erkeklerle birlikte gördüğü Justin'den çok etkilenmişti ama ağzı bir kere yanmıştı hem kız kendinden epey küçüktü.. Justine'yi bir gün bankasında karşısında buldu kötü durumdaki ailesini yardım etmek için kredi istiyordu..Bunun içinde her şeyi yapabileceğini söylüyordu.. Markus'un gözünden havuzdaki görüntüsü dün gibi tazeydi .. Justine arkadaşının önerisi ile bu işe girişmişti ama karşısına da bu kadar yakışıklı ve çekici bir erkek çıkmasını da beklemiyordu doğrusu..

Aşk Satılık Değildir - Evlilik Şarabı