Kitabı almadan önce araştırdığımda diziyle ilgisi olmadığını duymuştum bi kaç yerde. Fakat okuduktan sonra gördüm ki dizinin valisi Philip Black'in ve meşhur kasabası Woodbury'nin nasıl oluştuğunu anlatıyor. Kitap akıcı ve olağanüstü betimlemelere sahip, tabi kan donduran sahneleri bu kadar net betimleyen çevirmene de teşekkürler bu arada. Diziyi izlememiş olmanız önemli değil, aslında diziye çok da bağımlı değil. Gerilimi an be an hissetmek istiyorsanız The Walking Dead #1'i okuyabilirsiniz... İyi Okumalar...
Oyuncu 1. Bu kitabı büyük heveslerle almıştım ama büyük hayal kırıklığı oldu. Doğrusu kitabın arkasındaki metni okuduğumda sürükleyici bir aksiyon olduğunu sanmış ve bestseller olması da garanti olmuştu. Fakat kitap aksiyondan ziyade günümüz dünyasının sonu gelmez yanlışları üzerine eleştiri borbardımanı. Aksiyon çok geride kalmış. 5 saatlik bir roman ve olaylar çok ağır ilerliyor. Okumak 1 haftamı aldı. Kitabın dili sanki sürekli başınızda "bu yanlış, şu yanlış, öteki de yanlış" şeklinde söylenen biri. Eleştiri kesinlikle önemlidir. Fakat yapıcı eleştiriler değil. Sorun burada. Hiç bir çözüm önerisi yok. 5 farklı insan sürekli hayatlarından başkalarının hayatlarından şikayet ediyorlar. Bu okuyucuyu iyiden iyiye yoruyor. Kitap sizindir...
Daha önce de serinin ilk kitabı hakkında fikirlerimiz yazmıştım. Bildiğim kadarıyla yazar seriyi ikinci kitabıyla sonlandırmış. Aslında kitabın sonuna geldiğinizde olayların devam etmesi gerektiğini düşünmeye sevkediyor. Yazara kardeşim sen bir üçüncüyü de yaz ondan sonra bakalım sonlanıp sonlanmaması gerektiğine diyesim var Fakat elden ne gelir. Nihayetinde bu kitap bir öncekinin devamı olduğundan beklentilerimiz yükseklerdeydi. Sonuç olarak da yazar gayet altından kalkmış fikrimce. İlk kitapta gördüğümüz karakterlerin romanın başından sonuna kadar olan karakteristik tutarlılığı ve bir sonraki hareketin bilinmezliği bu kitapta da kendini göstermiş. Ancak şunu söylemeliyim sonuna geldiğiniz de şaşırtıcı olaylarla karşılaşıyorsunuz ki; siz kahvenizi yudumlayıp kitabınızı okurken, kitaptaki olayların geleceğiyle ilgili kurgular oluştururken bir sonraki satırı okuduğunuzda yazarın sizinle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığını hissediyorsunuz net bir şekilde. Bu da okunası kitaplar listemize bir kitap daha eklemeniz için yeterli bir sebep. İyi okumalar…
İlgi çekici ve sayfalar akarken farkında olmuyorsunuz. Çünkü olay zinciri sizi içine hapsediyor. Karakterlerin yapısı tutarlı bir şekilde tasarlanmış fakat unutmadan ne olacağını genellikle yanlış tahmin ediyorsunuz. Çünkü içindeki gizem sizi şaşırtıyor. Belki de romanın çekiciliği bu noktada. Ayrıca dikkat edilesi noktalardan biri de daha önceden benzerini okumadığımız bir iskelete sahip. Daha önce karşılaşmadığım bir konu. Fantastik okuyuculardansanız kitaplığınızda bu kitaba yer açın…
Eğer bu kitabı hala okumadıysanız artık kesinlikle listenize eklemelisiniz. Kitap oldukça uzun bir süreci –yaklaşık 20 yıl- kapsıyor. Şunu söylemeliyim: Klon bir yerden sonra sizi öyle içine çekiyor ki bitirdiğimde inanın ben 20 yıl yaşamış kadar yorulduğumu hissettim. Ayrıca uzun bir dönem anlatılmasından biraz ağır ilerliyor ve başlarda bazı karmaşık cümlelere rastlamak mümkün ama çeviri genel olarak güzel. Fakat New York Times’ın da dediği gibi gerçekten şaşırtmacalı bir anlatıma sahip. Okuyucuyu adeta ters köşeye yatırıyor. Son sayfaları okurken bile acaba katil kimdi diye düşünmeden edemiyorsunuz. Eğer polisiye seviyorsanız, Klon’da aradığınız aksiyonu, gizemi, çözümü ve heyecanı bulacaksınız. Şimdiden keyifli okumalar :)
Öncelikle Harlan Coben hayranı bir okuyucu olmadığımı ve daha önceleri yapılan şaşalı yorumlar dolayısıyla birkaç kitabını okuduğumu fakat yorumlarda gördüğümü ve beklediklerimi bulamadığımı bildirmeliyim. Ancak elimde kitap olmayışından bir Harlan Coben kitabı alıp okumaya başladım ve şunu söylemeliyim ki bu kitap okuduğum Harlan Cobenlar içinde zirvede yer alıyor. Başlarda Harlan Coben’a bakış açımdan dolayı mıdır bilinmez mevcut önyargılarımdan dolayı kitap ağır bir şekilde ilerliyor gibi gelmişti. Bir otuz-kırk sayfa okuduktan sonra tekrar kitabı açmak için birkaç gün geçmesini bekliyordum. Fakat yazar ilerleyen sayfalarda öyle bir olay örgüsü kurmuş ki başlarda olan durağanlıktan eser yok. Birbirinden farklı ve merak uyandırıcı denklemlerle dolu bu polisiye roman okuyucuyu adeta bir labirentin içine sokuyor. Önce girdiğiniz yolun doğru olduğuna adınız kadar emin oluyorsunuz, birkaç satır sonra karşınıza koca bir duvar çıkıyor. Hemen sonra farklı bir labirent farklı bir yol beliriyor önünüzde. Ayrıca yazarın mizah anlayışı da bayağılığa kaçmadan gerilim satırlarına bile size rahat bir nefes aldırıyor. Çevirmenin hakkını vermeden geçemeyeceğim; Harlan Coben’ı Türkçe bu kadar anlaşılır kılan Özlem Tekin’e de teşekkürler. Yazarın tam olarak ne anlatmak istediğini bir bütün şeklinde gayet orijinal aktarmış. İyi okumalar…