Kitap okumayı seviyorsunuz değil mi ? Peki kitap içinde kitap okumaya ne dersiniz ? Ve bir kez daha kitap sevginizi perçinlemeye. O zaman ne duruyorsunuz ? Bu kitap tam size göre. Kitap okumayı sevmeyen ya da az seven birine, bu kitabı hediye edin.Ya da o kişinin bu kitabı almasını sağlayın.Ve sonra arkanıza yaslanın ve mucizenin keyfini çıkarın. Hangi kitaptan mı bahsediyorum? Yakın zamanda Arkadya Yayınları’ndan çıkmış olan Sarah Jıo’nun Elveda Haziran adlı kitabından,tabii ki. Öncelikle kitabın çevirisi son derece akıcı.Yazı puntosu tam istediğim gibi.Arada yazım yanlışları tek tük var ama onu da nazar boncuğu sayıyorum. İlk başlarda kitap biraz durağan fakat bu sizin kitabı elinizden bırakmanıza sakın ama sakın neden olmasın.Az sabredip devam ettiğiniz de derinliği olan bir kitabı okuduğunuzu anlayacaksınız. Bu kitapta; June adlı bir kadının bir gün teyzesi Ruby’nin vefat etmesi üzerine, eski yaşadığı yer olan Seattle’a geri dönmesini,teyzesinin ona bırakmış olduğu mirası kurtarmak için elinden geleni yapmasını ve günlük telaşelerin içerisinde kendisini bekleyen bir sırrın peşinden gitmesini vb heyecan ve merakla okuyacaksınız. Aynı zamanda; aile,arkadaşlık,dostluk,kardeşlik bağı ve aşk üzerine güzel bir kitap okumuş olacaksınız. Okurken çoğu zaman; gülümseyecek, kimi zaman duygulanacak kimi zaman ise sinirleneceksiniz.Kısacası birçok duyguyu bir arada yaşayacaksınız. Kitabı okurken,büyük sır hakkında bir çok kez tahmin yürüttüm.Hatta tamam artık kesin çözdüm ben bu sırrı, dedim. Ama yanılmışım, tahmin ettiğimin ötesinde bişi oldu. Yazar beni ters köşeye yatırdı ve yazarın zekasına ve kurgulama yeteneğine bir kez daha hayran oldum. Vay be! dedim.İşte budur. Fazla detaylı bir şekilde yazmakta istemedim çünkü okuyacak kişilerin heveslerinin kaçmasını istemem. Bu kadar kelime ve cümleden sonra diyorum ki, bu kitabı hiç tereddüt etmeden alıp okuyun hatta okutturun, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Arkadya Yayınları’na bu kitabı büyük bir titizlikle hazırlayıp yayınladıkları için çok teşekkür ederim.Ve bir puan verecek olursam bu kitaba beş üzerinden beş puan verirdim. Sevgiler…
Yüzümde buruk bir gülümsemeyle okumuş olduğum, İndigo Kitap’tan çıkmış olan Sevginin Büyüsü adlı kitabı çok ama çok beğendim. Kitap ülkemizde yayınlamadan çok önce, zaten benim ilgimi çeken bir kitaptı. Ama hangi yayınevinin haklarını satın aldığını tabiî ki de bilmiyordum.Sonra aradan zaman geçti ve bir baktım ki yepyeni bir yayınevi olan “İndigo Kitap” bu kitabın yayın haklarını satın almış ve üstüne üstlük, çıkaracakları ilk kitapmış. Nasıl sevindim anlatamam,çıkacağını öğrendiğim zaman.Kitabın konusunu çok beğenmiştim, tam benim sevdiğim tarzdı. Ve kitap çıktı, ben durur muyum hemen aldım lakin biraz yoğunluğumdan biraz da bitmemesi için çaba sarfederek,ağır ağır okudum. Gelelim kitabımıza; öncelikle kitabımızın çevirisi son derece akıcı,yazım hatası sıfır diyebilirim.Yazı puntosunun biraz küçük olması sadece bu kitabın tek olumsuz yanı idi bence. Kitabımızda; çok ama çok tatlı ve akıllı bir kızımız var adı: CeeCee.(Karşımda olsa yanaklarını sıka sıka öpeceğim bir kız oldu benim için ) Bu kızımız küçük yaştan itibaren ailesi yüzünden,sorumluluklar almaya başlamış ve bu sorumluklarla baş etmeye çalışan biri.Yaşı küçük olmasına rağmen bu sorumlulukları büyük bir olgunlukla çözmeye çalışıyor.Tabi zorlanmıyor da değil. Bir gün bir olay sonucunda, CeeCee büyük teyzesinin yanına yerleşmek zorunda kalacak ve orada geçmişinin kendisinde yarattığı izleri, yavaş yavaş; teyzesi, teyzesinin arkadaşları,evin bakıcısı ki ne bakıcı ama( Oletta) ve aynı zaman da çok eskiden beri arkadaşı olan Bayan Odell sayesinde silmeye çalışacak. Bu kitapta; sadece kadınlar ve onların yaşamlarını,olaylara ve insanlara bakış açılarını; masalsı ve büyüleyici bir tat da okumayacak aynı zamanda okurken ,bir yandan hayata bakışınızı değiştirecek,bir çok olay ve cümle ile karşılacaksınız.Hala günümüz de bile geçerliliğini yitirmemiş olan ırk ayrımını da o masalsı tat içerisinde, sıkılmadan okuyacaksınız. Bir sürü mesaj içeren,herkesin kendince bir şeyler bulacağı bir kitap kısaca. Kitabı okurken çoğu zaman duygulanacak,çoğu zaman CeeCee’nin bazı varsayımlarına gülecek,çoğu zaman da insanlar arasında yaşananlara kızacaksınız. Lakin bu kitabı çok seveceksiniz. Bunun garantisini size veriyorum. Çok fazla detay kitapla ilgili veremiyorum,çünkü detay vererek o büyünün kaybolmasını istemiyorum. Bu kadar cümleden sonra kısaca diyorum ki; başucu niteliğindeki bu kitabı herkese tavsiye ederim. Ve bir puan verecek olursam tabiî ki de beş üzerinden beş puan veririm. Son olarak bu kitabı,büyük bir titizlikle biz okurlara sundukları ve yayınladıkları için İndigo Kitap’a çok teşekkür ederim.
Olimpos Yayınları’ndan çıkmış olan Özge Erkin’in Masum Koza adlı kitabını şu an itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Bir kitap cidden çok iyi isse güzelse yorum yapmakta çok zorlanıyorum.Her zaman dediğim gibi hakkını veremeyeceğimden ötürü korkuyorum.Ama gene de bir şeyler yazmaya çalışacağım. Öncelikle yazarımız Özge Erkin’in kalemi çok kuvvetli ,bunu belirtmek istiyorum; kelimelerle ve cümlelerle müthiş bir şekilde oynamış, yazım dili çok akıcı. Kitabı okurken, zamanın su gibi akıp geçtiğini anlayamıyorsunuz. Tek olumsuz yanını belirteyim; olaylar arasındakı hızlı geçişler,bir kopukluk tabiî ki yok ama hani biraz daha detaylandırsaydı, bazı yerleri daha da güzel olurdu. Kitapta küçük yaşta babası tarafından tecavüze uğrayan ( her ne kadar saklanmaya çalışsa da ülkemizin sorunlarından bir tanesi ) Hayal adlı kadının; yaşamış olduğu sorunları, erkeklerden intikam almak için aşkı silah olarak kullanmasını, fakat en son savaşı için tüm zırhlarını kuşanırken, Poyraz ile tanışmasını ve ikisinin arasında gelişen şaşırtıcı olayları okuyacaksınız. Kitap sadece iki karakter üzerine yoğunlaşmayıp,yan karakterleri de anlatan bir kitap.Yan karakterler olan; Aziz Baba ki herkesin böyle bir babaya sahip olmak isteyeceği bir adam. Devran ki keşke herkesin benimde böyle bir abim olsa diyeceği biri.Aslan ve Demet ki böyle güzel, böyle sarıp sarmalayan arkadaşlarımız olsa dedirtecek kişiler . Aynı zaman da yazarımız olay örgüsü içinde,olaylarla ilgili çok güzel şarkı seçimleri de yapmış.Kesinlikle okurken bir yandan dinlenmenizi de tavsiye ederim. Kısacası bu kitabı okurken bir yandan duygulanacak- hüzünlenecek bir yandan ise gülümseyeceksiniz. Bu tarz kitaplar seviyorsanız ve değişik bir soluk almak istiyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Bu kitabı bizlerle buluşturduğu içinde Olimpos Yayınları’na çok teşekkürler. Sevgilerimle…
Bugün sizlere Yabancı Yayınları’ndan çıkmış olan “Tersyüz” kitabını yorumlayacağım. Öncelikle kitabın çevirisi akıcı, bunda çevirmen Arzu Altınanıt’ın ve editör Tuğçe Nida Hanım’ın büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir kitabı rezil de eden vezirde eden çevirisidir, sonra akabinde kitabın editi , redaksiyonu vb. Lakin söylemeden de geçemeyeceğim kitapta bir çok yerde bilinmeyen kelimeler mevcuttu.En azından benim bilmediğim kelimeler. Bunlar dipnot düşülebilirdi.Çünkü okurken bir yandan okumak bir yandan o kelimenin anlamını araştırmak yorucu olduğu gibi o an kitabın okuma hızını da düşürüyor. Ve de arada sıra da yazım hataları da yok değildi, vardı. Bunları nazar boncuğu olarak adlandırıyorum. Kitabın her zaman ki gibi yazı puntosu da gayet iyidi. Şimdi gelelim kitabımıza. Bu nasıl bir kitaptır ? Bir yandan yüzünüzü güldüren birkaç sayfa sonra sizi duygulandıran. Bir kitap. Aşkın naifliğini satır aralarında bulacaksınız. Hele günümüzle kıyaslarsak böyle bir aşk var mı dedirten bir kitap olacak sizler için. Aynı zaman da kitapta ; aile bağlarını, arkadaşlığı, dostluğu, bir savaşın insanlar üzerindeki etkisini, fedakarlığı ,sevgiyi ve en önemlisi dediğim gibi aşkın saflığını naifliğini bulacağınız ender kitaplardan bir tanesi. Kitabın arka kapağında da yazdığı üzere modern “Güzel ve Çirkin” masalı okuyacaksınız lakin masal tadında olmasına rağmen ,okurken aynı zaman da sizi düşündürecek, hayattan dersler verecek nitelikte bir kitap. Kısacası okurlarına bir şeyler katabilen sırf okuyalım rafa kaldıralım mantığında okuyabileceğiniz bir kitap değil. Hani bazı kitaplar vardır ; okursunuz, aradan belli bir süre geçer bir ıkı yıl vb. Her okuduğunuz da sizin görüş açınıza daha önce okurken fark etmediğiniz anlamlar katar,bu kitapta onlardan bir tanesi bence. Bu kitap ciddi anlamda insanlara bir sürü mesaj veriyor. Bunlardan bir tanesi; ne oldum değil, ne olacağım demeli insanlar. Ve yazar ;Fern ve Ambrose isimli iki ana karakterin gözünden; sırf bir insanı güzel yada yakışıklı olduğu için değil, “O” olduğu için sevilmesi gerektiğini, çok güzel anlatmış. Bu kitabı okumak istiyorsanız, hiç tereddüt etmeden alıp okuyun, diyorum. Film tadında bir kitap okuyacağınızın garantisini veriyorum. Ve bu kitaba bir puan verecek olursam “5” üzerinden “4” puan verirdim. Yabancı Yayınları’na da bu kitabı bizlerle buluşturduğu için teşekkür ederim. Sevgilerimle.
YORUMUM : Elf Yayınları’ndan çıkmış olan “Sana Kapıldım” adlı kitabı okuyup bitirdim , lakin ülkemizde yaşanan tatsız olaydan ötürü yorum yazmayı erteledim açıkçası. Öncelikle kitabın çevirisi gayet başarılı. Arada tabi tek tük yazım hataları da var ama bu okurken sizi rahatsız edecek düzeyde değil, ve benim için önemli kriterlerden biri yazı puntosu ve sayfa kalitesi aynı zamanda . Yazı puntosu okunacak düzeyde , sayfa kalitesi de gayet iyi idi. Sana Kapıldım , Fixed serisinin ilk kitabı. Ve kitabımız erotik bir kitap.Lakin sırf erotikliğe yönelmiş bir kitapta değil, içinde aşkı sevgiyi, insanların psikolojik sorunlarını, aile bağlarını da içeren bir kitap. Ve bunu yaparken yazar ,hepsini çok güzel bir şekilde harmanlayarak arada hiçbir kopukluk olmadan aktarmış . Kitapta ; Alayna adı bir kadın var. Bu kadın işletme üzerine yüksek lisans yapmış ve çalıştığı barda yükselmeyi hedefleyen biri.Aşık olmaktan kaçınan, zeki, güzel ve alımlı bir kadın , aynı kendi içerisinde psikolojik sorunları var.Bunları aşmaya çalışıyor bir yandan da . Ve karşısına hiç umulmadık bir anda yakışıklı , zengin bir adam çıkıyor . Bu adam onu gözüne kestirdiğinden beri adım adım takip etmekte. Adı : Hudson. Hudson da ne kadar yakışıklı ne kadar zengin olursa olsun onun da kendi içinde boğuştuğu bir takım psikolojik sorunları var. Ve Hudson , Alayna’nın çalıştığı barın sahibi. Ve bir gün Hudson Alayna’ya geri çeviremeyeceği bir teklif sunacak ve bu teklifle birlikte ikili arasında adım adım aşka giden bir ilişki başlayacak.(Ne nasıl olacak okuyun görün , fazla detay vermeyeceğim :) ) Şahsen okurken büyük bir keyif alarak okudum; kimi yerde yüzüm kızardı, kimi yer de güldüm kimi yerde duygulandım, kimi yerde sinir oldum. Kısacası bir sürü duyguyu bir arada yaşadım . Bu kitabı okumak isteyenler hiç tereddüt etmeden kitabı alıp okusunlar, bence. Keyif alacaklarının garantisini verebilirim. Lakin gene de +18 yaş ve üzerinin okumasını tavsiye ederim. Her şey yaşında güzel . Şimdi bunu yazdım diye , 18 yaş ve altı kesim daha çok merak edebilirler ama kitap kaçmıyor, elbet okursunuz. Kitapçılarda mevcut ;) Son olarak ise bu kitabı bizlerle buluşturduğu için Elf Yayınları’na çok teşekkür ederim. Ve kitaba bir puan verecek olursam bu 10 üzerinden 9 puan olurdu . Saygılarımla….
Nemesis Kitap’tan çıkmış olan “Belinda Alexandra’nın Güller İçinde Yalnız” adlı kitabını okuyup bitirdim. Kitabı , on beş – yirmi günlük bir süreçte okudum.Böyle uzun bir sürece yayma sebebim ; kitabın tarihi bir kurgu üzerine oturtulmuş olması. Ve ben tarihi veya tarihi kurgu kitaplarını okurken kitapta bilmediğim konular varsa internetten de araştırarak ve okuyarak daha fazla bilgi edinmeye çalışırım. Yoksa kitabın çevirisi gayet iyi.Akıcı bir şekilde okunuyor, yazım hataları nadir de olsa var. Ama bu sizi okurken rahatsız etmiyor . Bu kitap hakkında diyebileceğim en önemli unsur; bu kitabı kafanızı dağıtmak için okuyamazsınız , öyle düşünerek başlarsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Çünkü kitabımız her ne kadar masalsı bir tatta başlasa da sayfalar ilerledikçe olayların içine ki bu olaylar, tarihi olaylar, girmeye başlıyor. Kitapta ; bir gün bir bebek, Kurt lakaplı biri tarafından manastıra bırakılır , bu bebek ki ismi Rosa , rahibeler tarafından büyütülüp, yetiştirilir ve 15-16 yaşlarına geldiğinde manastırdan ayrılmak zorunda kalır ve zengin bir ailenin çocuğuna , müzik dersleri ve yabancı dil dersleri vermek için mürebbiye olarak gider .Gideceği yer bir villadır. Bu öyle bir villadır ki daha önce yaşanmış olaylara ve gelecekte yaşanacak olan olaylara şahit olacaktır. Bir nevi gizemli bir villa diyebilim .Özellikle evde yaşayan ve markiz çok gizemli ve tuhaf insanlardır. Ve markiz , Rosa için hayatı çok çekilmez kılacaktır.Rosa’nın hayatı, bu villaya gelmesiyle birlikte tamamen değişir . Olaylar yer bakımından İtalya ‘da geçmekte; Floransa eyaletinde. O zamanlar İtalya’nın başında Mussolini adlı bir diktatör var. Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen bencil bir adam. ( adı üzerinde diktatör ) Ve İkinci Dünya Savaşı. Almanlar ve Naziler’in devreye girmesi ,İtalya ve Almanlar arasında ki gelgitler , villada ki yaşamı ve diğer insanların yaşamını etkileyecektir.Özelikle Rosa’nın yaşamını . Faşistlerin insanlara zulümleri, antifaşistlerin , partizanların ülkeyi kurtarma çalışmaları ve ülkeyi kurtarma aşamasında Rosa’nın oynayacağı faktör . Devletin savaştan sonra ki durumu , Rosa’nın hayatıyla ilgili bildiğini sandığı fakat bilmediği gerçekler,sürprizlerle dolu yaşamını okuyacaksınız .( Fazla detay verip hevesinizi kursağınızda bırakmayayım ) Şahsen kitabı okurken her sayfasını merakla okudum , nefes nefese. Ve kitapta bana göre hiç gereksiz bir detay yoktu , her bir olay diğer bir olayın nedeni ve sonucuydu. Ayrıca kitap sizi ters köşeye yatırıyor, hiç beklemediğiniz olaylar gelişiyor ve sürprizler sizi bekliyor . Bu kitap bana göre 2014 yılının en iyi kitaplarından olmaya aday hatta sadece 2014 yılı değil, kült bir kitap olmaya aday. Zaten çıkmasını heyecanla beklemiştim. İyi ki beklemişim iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu . Ama dediğim gibi kafa dağıtmak için okuyayım mantığıyla başlar ve okursanız sizin için olumsuz bir sonuç ortaya çıkabilir. Her sayfası dolu dolu bir kitap. Bence tarihi kurgu sevenlerin okuması ve kütüphanesinde bulunması gerektiğini düşünüyorum. Kitabın tek olumsuz yanı ; bir sürü karakter ve olayı içinde barındırdığından akılda tutmak azıcık zorlaşabiliyor. O yüzden de yavaş okuyabiliyorsunuz .
Ben şimdi ne yazsam hangi kelimeleri kullanıp hangi cümleleri sarfetsem bu kitabı anlatmak için yetersiz kalacak , şu an ki duygularımı ifade edemeyeceğim . Ben hiç abartısız mükemmel ötesi bir kitap okudum . Gerek dış kapağı –iç kapağı, gerek sayfa kalitesi , gerekse yazı puntosu ve en önemlisi çevirisiyle dört dörtlük bir kitap oldu benim için. Eeee haydi artık söyle bu hangi kitap ? Bu kadar seni etki altına alan sana bu satırları yazdıran, dediğinizi duyar gibiyim Evet beni bu kadar etkileyen kitap ; Arkadya Yayınları’ndan çıkan Sarah Jio’nun Böğürtlen Kışı adlı kitabı. Kitap bitmesin diye ağırdan aldığım halde kitap bitti , keşke hiç bitmeseydi ve yüzlerce sayfa daha olsaydı da ben okusaydım .Sevgili yazarımız Sarah Jio yapmış yapacağını , müthiş bir kurgu ortaya çıkarmış, tebrik ederim.♥ Kitaptan biraz bahsedecek olursam , Mayıs ayında çok ender rastlanan bir kar fırtınası sonucunda, çocuğunu kaybeden bir annenin ( adı: Vera ), duygu yüklü hikayesi diyebiliriz kısaca. Ama kitapta sadece bir annenin çocuğunu bulma çabalarını değil , aşkı- sevgiyi, arkadaşlık – dostluk ve aile bağlarını , zengin insanların nasıl acımasız olabileceklerini , tabi aynı zaman da zengin olmasına rağmen iyi kalpli insanların da olduğunu , asla pes etmemeyi ( etmemek gerektiğini ) bu kitapta kısaca okuyacaksınız . Aslında detaylı bir yorum yazabilirim lakin tüm o büyülü atmosferi bozmak, hevesinizin kursağınızda kalmasını istemiyorum ve zaten en başta da dediğim üzere ne yazarsam yazayım bu kitap için yeterli olmayacak . Bu kitap okunup sonra bir kenara kaldırılacak ve unutulacak bir kitap değil, yıllar sonra bile okuduğunuz da aynı tadı alabileceğiniz, size bir şeyler katabilecek, duygu yüklü (her duyguyu içinde barındıran ) ender kitaplardan bir tanesi .. Bu kitaba ben bayıldım ve bir puan verecek olursam, hiç abartısız bin de bin beş yüz puanı veririm. Ve son olarak bu kitabı bizlerle , titizlikle ve özenle buluşturduğu için Arkadya Yayınları’na çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla…