Bu sefer olmuş. Kurgu ve mantık hataları yok, bizden bir şeyler barındırıyor, duygu aktarımı on numara ve göz yaşartan bitişler. Perg Efsaneleri'nin böyle özenilmiş bir kitapla bitmesi, yakıştı. Diğer bir seriye referans olabilecek açıklıklar belki ilerde Perg ve Dernas'ı tekrar ziyaret edebileceğimizi gösteriyor.
Evet; bu sefer mantık ve imlâ hatası yok. Üstelik diğer kitapların aksine bu sefer geçmiş kurgular ve bunlarla iniltili olaylar daha çok yer bulmuş kendine. Ve bu sefer daha bizden öğeler taşıyor. Pers Efsaneleri, üçüncü kitabında daha bir toparlanmış. Ve fakat sonunun biraz aceleye getirilmiş olması ve çok alâkasız biçimde dördüncü kitaba bağlanması iki puan kırdırttı. Koca kitap boyunca beklenilen olayın yarım sayfada geçiştirilmesine alışamadım hâlâ...
Konunun beni pek sarmayacağını fark ettimse de Can Yücel'in yüzü suyu hürmetine başladım ve lâkin Can Yücel'in zaten vasat olan kitabı iyice dibe çekiştirdiğini fark ettim. Konu, gelişmeler, anlatım Can Yücel'in çeviri tarzına hiç mi hiç uygun değil. Ki Hamlet çevirisine de dayanarak söylüyorum; Can Yücel iyi bir çevirmen değil. Türkçe söylemek dese de kendi, yine de "ben yaptım"ı çok fazla hissettiriyor Can Yücel. Olduramadım.
Devam kitaplarında, özellikle ikici kitaplarda hikâyenin tıkanmasına ve akıcılığın yitmesine alışmış biri olarak Merderan'ın Sırrı beni şaşırttı. Yine ufak-tefek mantık hatalarıyla beraber nur topu gibi bir de dil bilgisi hatamız var. "Leofold kabuğu yüzünden yara almaktan kurtulmaz, Satın Müstecaplıoğlu, Leofold kabuğu SAYESİNDE yara almaktan kurtulur." Sayın Müstecaplıoğlu, öptüm.
Genel olarak "iyi kitap" olarak nitelenebilecek bir kitap. Ve fakat Türkçe'de telif olmasına rağmen çeviri kitaplar gibi Orta Çağ bakış açılarına ve yaklaşımlarına sahip olması bir miktar soğuttu. Daha bizden satırlar okumak isterdim. Ayrıca pek çok önemli olayın oluşunu anlatmadan sonrasına geçmesi canımı sıktı. Onca zaman, onca yol sonra buluşan dostların karşılaşmalarına tanıklık edemiyorsunuz, sonrasındaki konuşmalarına kulak misafiri oluyorsunuz mesela. Ayrıca sadece üç yerde, üç cümlede de olsa yapılan kurgu hataları -üçü de aynı mantık hatası- "gerçekten iyi kitap" tanımlamasından uzağa oturttu kendini.
Raporun tam metninin yer almaması gibi büyük bir ayıba karşı rapor hakkında kapsamlı bilgiye sahip olmanızı sağlayan, fazlaca da bir şey beklememenizi tavsiye edeceğim kitap.
Daha evvel Son Yeniçeri'sini okuduğum Çamuroğlu'nun dili hâlâ akıcı, sade ve şaşırtıcı. Kendi türünde on puanı hak ediyor.