Şair, üniversite öğrencisi bir gencin, bildiğini sandığı kavramları yeniden anlamlandırdığı bir arayış romanı. Sürekli sorular dönüyor ve sorulara gelen cevaplar göz kamaştırıcı bir anlatıma sahip. Özellikle şiir konusunda sağlam eleştiriler ve tanımlamalar var. Fahrettin Çiloğlu'nun çeviri dilini ise okuyarak görmenizi tavsiye ederim.
Son zamanlarda yazılmış en sıkı taşlama örneği olabilir kesinlikle. Devir Antik Anadolu devri, karakterler o devrin insanları, iktidar hırsı her zamanki iktidar hırsı yine. Dil bir şiirsellik üzerine kurulu. Homeros anlatıyor sanki yaşananları. Okumaya başladıktan itibaren hangi karakterle yazar, günümüzdeki hangi kesimi anlatmaya çalışmış diye düşünmeye başlıyorsunuz. Okudukça açık ediyor karakterler kendini tabii. Kalender'in daha önce Kayıp Gergedanlar'ını okuyup sevmiştim, bu kitabına ise sevmekten öte, bayıldım. Bakın bu geziyi anlatıyor, bakın şu ne önemli bir taşlama örneği diye popüler yazarların kitaplarını önümüze sürüp ahvalden kâr elde edenlere okutulmalı. Çünkü, en azından bana göre, Kasımpaşalı Oedipus gerçekten mükemmel bir taşlama örneği.
Okurken Mucize filmindeki gibi her şeyden uzak, yolları kardan kapalı bir köyde gibiydim. Ve ateşin başına oturup Erkan Aslan'dan masal dinler gibi hayatı dinledim. Huzur ve huzursuzluğun arafında, sıkmadan saran nefis bir dil kurmuş.
İstanbul Türkçe'si dediğimiz dilden çok Konya ağzıyla yazılmış olmasına rağmen akıcılığına, okurken içine çekişine diyecek laf yok. Ayrıca yerel'e fantastik öğeler eklenmesi hoşuma gidiyor. En son Murat Başekim'in öykülerinde bu tadı almıştım. Ne diyebilirim, daha ilk tanışmamız Sezgin Kaymaz'la ama son görüşmemiz olmayacağı kesin.