Atalarımız üçlemesinin son kitabı. İdeal, hatta mükemmel; ancak varolmayan bir şövalye (Agilulfo) başrolde. Tam zıddı olarak ete kemiğe bürünmüş ama adeta bilinçten yoksun Gurdulu yanında. Temsil ettikleri değerler ve bu değerlerin eleştirisi açısından çok kilit karakterler olan Bradamante, Torrismondo ve Rambaldo da cabası. Harika adam şu Calvino. Absürd, eğlenceli ama bir yandan da ciddi.
Yer yer kendini tekrar ediyor. Dili gayet anlaşılır. İsminin hakkını içeriğinde veriyor, sohbet havası var kitapta çünkü. Ancak yine de bir psikiyatristle sohbetlerden çok kişisel gelişim kitabı tadında olmuş bence.
Tam bir akademik çalışma. Birden fazla Yunus Emre'ye (Yunus Emre, bizim Yunus vs.) ve Yunus'ların eserlerine dair olabildiğince detaylı bir araştırma. Baskı olarak da gerek sözlüğü, gerek düzeni olsun gerçekten çok güzel. Emeği geçenlerin eline sağlık.
100 yaşında bir adamın kafasının içinden geçenleri bu kadar düzgün ve başarılı yazabildiğine göre (bana göre yani, ben ikna oldum çünkü) Murat Menteş vampir olsa gerek. Acayip, doludizgin bir kitap yazmış yine. Bitsin istemedim; ama bitti. Kitabın okunma hızını da şöyle özetlemek mümkün: Koş, yoksa düşersin. [Şimdi reklamlar.]
Cibran, bu kitabında merkeze yine bir aşk öyküsü koymuş. Ancak satır aralarında kadına dair, kadının hor görülmesine dair müthiş tespitler yapmış; kadının değerini bilmiş, hakkını vermiş. Yani çok güzel bir eleştirel eser de diyebiliriz aslında Kırık Kanatlar için.
Bu kez dini tarafı oldukça ağır basan bir kitap. Dil her zamanki gibi çok akıcı. Günlük hayat dili gibi bir yazım dili var Kutlu'nun.