Ne denebilir, ne yazılabilir ki bu roman üstüne... Mest oldum! İhsan Oktay Anar'ın kitaplarını kronolojik sırayla okuyorum ve bitirdiğim bu beşinci romanından sonra kesin olarak söyleyebilirim ki, kendisi hikayelerini en iyi kurgulayan yazardır gözümde. Suskunlar'da diğer romanlarının bile ötesine geçmiş, kendisiyle yarışır hale gelmiştir. Dili her ne kadar ağdalı olsa da hiç sıkılmadan okutur, ince ve dozunda mizahıyla yer yer koparır, karakterleri insanın içine işler. Suskunlar'da da bunların hepsi fazlasıyla var. Ve kitap bu ve benzer yönlerden ele alındığında Puslu Kıtalar Atlası'ndan bile iyi. Sevinçliyim, çünkü üstâdın okumadığım iki kitabı daha var... O hep yazsın, biz hep okuyalım...
Jennifer Lawrence'ı kitaplarda okumak ayrı, filmlerde izlemek ayrı keyif... Bu gece sinemada izlediğim filmi o kadar iyiydi ki, eve gelip kitabına da 1 puan ekleyesim geldi. Seriyi bir solukta okurken Ateşi Yakalamak'ı Açlık Oyunları'ndan bir tık geride bulmuştum ama filmde yönetmen hakikaten çok iyi iş çıkarmış, kitabı -herhalde süre kısıtlamasından dolayı bir iki olayı es geçmesi dışında- birebir işlemiş adam. Filmi sürekli "Sahi ya, bunlar bunlar da olmuştu di mi?" diyerek izlerken, bittiğinde adeta kitabı ikinci kez okumuş gibi hissettim ve Ateşi Yakalamak'ın da başarılı kurgusu ve sürpriz finali de göz önüne alındığında en az ilki kadar iyi bir kitap olduğunu fark ettim. Bana göre serinin ilk iki kitabına kıyasla -özellikle finalinden dolayı- biraz sönük kalan Alaycı Kuş ise ilk yarısı seneye, ikinci yarısı da 2015'te olmak üzere 2 bölüm halinde vizyona girecekmiş. İlk iki filmi 2 gün arayla izlemiş biri olarak nasıl beklenir bilmiyorum. :)