buseholcay, 70 adet değerlendirme yapmış.  (9/10)
Obsidiyen (Lux, #1)
Obsidiyen (Lux, #1)

9

http://buyulukitaplik.blogspot.com/2013/03/kitap-yorumu-obsidiyen-jennifer-l.html Doctor Who ile başlayan uzaylı aşkım Obsidiyen ile devam ediyor. Daemon kadar öküzü de yok bu dünyada! (yoksa evrende mi demeliyim?) Şimdi... Kitabımız Katy adında kaburgalarımda yaşatmak istediğim tatlı mı tatlı, isterse şirretiliğinin sınırlarını zorlayabilen bir kız tarafından anlatıyor.Biliyor musunuz, Katy'nin bir kitap blogu var! Katy, babasının ölümünden sonra annesinin hayatında değişiklik istemesine boyun eğerek Batı Virginia'ya taşınıyor. Adres sormak amacıyla ve annesinin çabalamasını istemesiyle kendi yaşıtlarında iki çocuğun olduğunu bildiği yan eve gidip, kapıyı tıklatıyor. Ve karşısına... bir hıyar çıkıyor! Hem de acayip seksi bir hıyar! Tam da dediğimiz gibi hıyar olan bu seksi şey, Katy'i çıldırtıyor. Ukalalık yapıyor, öküzlük yapıyor, insanı sinir ediyor. Ve tanıştıklarının birinci dakikasında aralarında bir savaş başlıyor. Ve kıyamet kopuyor... Aslında Hıyar konuşmadan her şey çok güzel. Hadi ama! Düşünün, hiçliğin ortasında bir yere taşınıyorsunuz (ki postanızı almak için bil en yakındaki kasabaya gitmeniz gerekiyor), sonra marketin yerini sormak için yan evin kapısını çalıyorsunuz ve karşınızda tişörtsüz bir afet çıkıyor! Ve O sonra konuşuyor ve her şey bitiyor. Sonra Katy (Kedicik!!!) bu hıyarın ikiz kız kardeşiyle tanışıyor; Dee. Hıyarımızın adının da Daemon olduğunu öğreniyor ondan. Dee ile kaynaşıyorlar, siyam kedisi gibi oluyorlar. Gülün bile dikeni vardır değil mi? Dee'nin dikeni de Daemon. Katy, Dee ile arkadaş kalmak istiyorsa, Daemon'a, öküzlüğüne ve seksiliğine katlanmak zorunda. (Bu benim için bir ödül olurdu aslında. :D ) Daemon kitabın bu bölümlerinde acayip öküzlük yapıyor, Katy'e kız kardeşi Dee ile arkadaş olmamasını söylüyor. Onlardan uzak durmasını söylüyor. O kısımlarda Daemon'ın suratını okkalı bir tane patlatmak isterdim de o surata yazık olurdu, kıyamammm. Olaylar böyle gidiyor, Daemon ve Katy birbirleriyle savaşıyor, Dee ve Katy siyam kedisi gibi oluyorlar, Katy okuldan arkadaşlar ediniyor, dayak yiyor (hayır, bunun açıklamasını yapmayacağım! :D ) vs. Bu sıralarda Daemon ve Katy engelleyemeden yakınlaşıyorlar. Sonra... Katy çok mühim bir şey öğreniyor....! Daemon Black hiç de tahmin ettiğiniz gibi, şu yeşil, fazla uzuvlu, yapışkan yaratık-uzaylılardan değil! Bundan daha açık spoiler veremezdim herhalde! Daemon ve Dee uzaylıdır! Birer Luxen'dirler. Bilmem kaç bin ışık yılı uzaktaki Lux gezegeninden, düşmanları Arum'lar gezegenlerini yok edince Dünya'ya gelmişlerdir. Yine de Arum'lar tam anlamıyla kaçamamışlardır, çünkü Arumlar, Luxen'lerin yaşam enerjisini emmek için peşlerinden (bir kısmı) Dünya'ya gelmiştir. Şimdi Katy, Luxen ve Arumların arasındaki savaşın ortasında kalmış durumda. Kitabı topu topu üç günde okudum. Sayfalar kendiliğinden çevrildi diyebilirim. Okurken sırıtmaya, kalbimin hızlı atmasına engel olamadım. Aslında hep aklımdaydı bu kitap da, "uzaylılar en fazla ne olabilir ki" gibi bir ön yargıya sahiptim. Beyin yiyen dev böcekler? Yeşil, yapışkan, iğrenç yaratıklar? Fazla uzuvlu çekirgemsi varlıklar? ET? Olmadı Zaman Lordu?! Aklımdaki uzaylı anlayışı böyleydi açıkçası. Ve kitabı okumaya başladığımdan itibaren bir yerden Dalek'lerin gelmesini bekledim, bilinçaltım iğrenç çalışıyor. Ama kitap beklediğimden fazlasını verdi bana. Zekice kurgulanmıştı, mizah doluydu, diğer serilere gönderme yapması ve tüm o diğer şeyler komikti, Katy diğer bir çok serideki şapşal-saf kızların aksine zeki ve kendini bilen biriydi, Daemon yine diğer bir çok serideki iyilik meleği asıl oğlanın aksine kışkırtıcıydı, Jennifer L. Armentrout'un elinden çıkmış muhteşem bir kitap daha da diyebiliriz. E, o zaman karakterlerimizi tanıtalım; Katy: Kedicik! Kitap tutkunu kendisi ( bizim gibi ^.^) inatçı (sonuçta Daemon'ın seksiliğine direndi), zeki ve komik. GRİ GÖZLERİ VAR *-*. Daemon: Seksi öküzümüz! SİYAH SAÇLARI ve YEŞİL GÖZLERİ var! (aklım Fallen'daki Cameron'a kaydı bak..) Arada kibar insan taklidi yapıyor ama genel olarak hıyar. Bebeğim o benim. Onu sevmemek işten bile değil. Katy'i sinir edip, kızartmak hobilerinin arasında.Sağı solu belli değil, bir gün bakıyoruz Katy ile her şey lay lay lom, diğer gün Ash ile kırıtıp Katy'ye "kardeşimden uzak dur." diyor. (Ash: Kitapta sonradan karşılaşacağımız bir karakter. Ailesi Black ailesi ile dost. O da uzaylı ve bir uzaylı bu kadar şırfıntı olabilirdi, hiç sevmiyorum bu kızı -,-. Fırsat bulduğu her anda Daemon ile yiyişiyor...) Dee: Daemon'ın aynı onun gibi acayip çekici ikiz kız kardeşi (uzaylı DNA'sında ne var böyle?). Katy'nin en yakın arkadaşı unvanına sahip tatlı uzaylımız. ALINTILAR: - Demek yavşağın bir ismi vardı. Daemon. Tam ona göre bir isimdi ve tabii kız kardeşi de onun kadar çekici olacaktı. Neden olmasındı? Kayıp modellerin memleketi Batı Virginia'ya hoş geldiniz. (sayfa 18 -Katy) -İnternetimin bağlanması, seksi bir çocuğun popoma bakıp telefon numaramı istemesinden daha çok mutlu etti beni. (sayfa 27 -Katy) -Ah, ilaçlar etkisini gösteriyordu. Şairaneydim. Ve kafam iyiydi. Büyük mutluluk. (sayfa 105-Katy) - "Blogu'na baktım." Ah. Tanrım. Bebeğim. Yüce İsa. Nasıl bulmuştu? Bir dakika. Önemli olan bulmuş olmasıydı. Blog'um artık Google'de çıkıyor muydu? Bu muhteşemdi işte. "Yine beni takip ediyorsun, anlıyorum. Yasaklama emri çıkarmama gerek var mı?" "Rüyanda görürsün Kedicik." Pişmiş kelle gibi sırıttı. "Ah bekle, rüyalarında zaten baş roldeyim, değil mi?" Gözlerimi devirdim. "Kabuslarımda, Daemon, kabuslarımda." (sayfa 125 -Katy ve Daemon) - "Burada...tuhaf bir şeyler var." "Senden başka mı?" dedi. (sayfa 153 -Katy ve Daemon) - "Hastalıklı olsa da sinirlenmeni izlemeyi seviyorum ama bunun yanında başka soruların olacağını da tahmin ettim. (safya 191 -Daemon) - "Daha kapımı çaldığın anda başıma bir bela getireceğini anlamıştım." (sayfa 336 -Daemon)

Açlık Oyunları (Açlık Oyunları, #1)
Sessizlik (Fısıltı, #3)
Fısıltı (Fısıltı, #1)
Çığlık (Fısıltı, #2)
Çığlık (Fısıltı, #2)

9

Nora Grey'in hayatı mükemmellikten hâlâ çok uzaktadır. Hayatına kastedilmiş olması hoş bir deneyim olmasa da en azından bu durumun içinden bir koruyucu melek sahibi olarak çıkmıştır. Gizemli, çekici ve muhteşem bir koruyucu melek. Ama Nora'nın hayatındaki yerine rağmen, Patch'in hareketleri kesinlikle meleksi değildir. Hatta her zamankinden daha anlaşılmaz görünmektedir; tabii bu mümkünse. Hayatındaki gerçeklerin ne olduğunu umutsuzca öğrenmek isteyen Nora, cevaplara ulaşabilmek için kendisini giderek tehlikeli hale gelen durumların içerisine sokar. Ama belki de bazı şeyler olduğu gibi bırakılmalıdır, zira gerçek, güven duyduğu her şeyi ve herkesi yok edebilir.

İhanet
Beni Seç (The Selection, #1)
Beni Seç (The Selection, #1)

9

Distopik romantizm!!! Prenses şeyleri pek benim zevk çerçevemde değil ama itiraf ediyorum; 14 Şubat'ı iple çektim. Kitabı çıktıktan bir gün sonra alıp hemen aynı gün bitirsem de yorumunu yazmayı hep erteledim. Şu sıra bir tembellik var üstümde. Doğru düzgün kitap da okuyamıyorum. :/ Kitabımız tabii ki asıl kızımız America tarafından anlatılıyor. İsmi zaten beni bitirdi! America Singer. Cass gerçekten de ironik komediyi iyi biliyor. :D Kitap,3. Dünya Savaşı'ndan sonra America'nın kalıntıları üstünde doğan Illéa ülkesinde geçiyor. Her ne kadar Illéa gelişmiş teknolojiye sahip olsa da yönetime kraliyet anlayışı yerleşmiş. Kast sistemleri ve dahası... Bu biraz Açlık Oyunları'nı anımsatıyor ama kitabın uzaktan yakından Açlık Oyunları ile alakası olmadığını belirteyim, yanlış bir izlenime kapılmanızı istemem. Hmm... Ne diyordum? He! Kast sistemleri. Halk kendi içinde katlara-sınıflara ayrılmış, bölünmüş ve ait oldukları katlara göre yaşıyor. Saraylılar ve onların akrabaları 1. sınıfın azıcık gerisindeki zenginler 2. sınıfın azıcık gerisindeki zenginler Öğretmenlik, muhasebecilik vs. meslek grubu Zanaatkarlar, sanatçılar (açlık sınırı) Hizmetçiler, yardımcılar 6. sınıftan daha beter durumda olanlar Evsizler. Yukarıda saydıklarım olarak toplam 8 sınıf var. Normalde bu kast sistemi mesleğinize göre ayrılıyor ama zaman geçtikçe halk "hangi kattaysa o katın işini yapmak zorunda, ona göre meslek edinmeli" gibi bir görüşe sahip olmuş. Bir de katlarda yar almayanlar var; Asiler. 8. sınıfın daha da aşağısındalar, halktan kopmuşlar. Hobiler arasında sarayı basmak var. İşte America kızımız, böyle bir ülkede yaşıyor. Tüm bu kast sistemlerinde şikayet ettiği gibi America'nın yakındığı bir şey daha var; Seçim. Seçim, halkın savaşlar yüzünden altüst olmuş moralini düzeltmek ve kraliyet ailesine kendi ülkesinin kalbinden kopmuş bir mensup kazandırmak amacıyla, evlenme çağındaki Illéa veliahdına yani prensine bir eş bulmak için, ülkedeki 17-20 (hatırladığım kadarıyla) yaşlarındaki tüm kızlar arasında Seçim'e başvuranları kapsayan bir çekiliş. Sözde. Çünkü başvuru sırasında anlıyoruz kim aslında bu bir "çekiliş" değil. Kızların fotoğrafları çekiliyor ve çoğu kız bunun için süslenip püslenmiş (pis aşufteler -,- :D ). Seçim'e başvuran kızlardan 35 tanesi saraya gitmek ve büyük bir kedi kavgasından sonra geriye 1 tanesi yani prensin karısı ve kraliçe olacak olan kız kalana kadar prensin hangisi ile evleneceğini kararlaştırması amacıyla prens ile vakit geçirmek için seçiliyor. America da bu seçime annesinin, kız kardeşi May'in ve herkesten gizli tuttuğu sevgilisi Aspen'in ısrarıla katılıyor... Sonra neler oluyor tahmin edin? America seçiliyor! bunu yazmakta bir sakınca görmedim çünkü pek spoiler sayılmaz. Yani zaten Seçim'e gidemeyecek bir kızın ağzından neden yazılsın ki kitap? Ama tabii ki gerisi hakkında spoiler-açıklama vermeyeceğim. Muhahahahah, yaşasın kötü ben! Ne yazık ki anlatmadan da duramam. O yüzden; Yaşasın Prens! Maxon nasıl bir şey öyle? Ben America'nın yerinde olsaydım var ya... (Hayır, fantezilerimi kendime saklayacağım)... Aspen'i çoktan unutmuştum. Aspen demişken...Hayırrrr, spoiler vermeyeceğim. Kendimle savaşıyorum burada. Karakterlerden bazılarını tanıtayım da spoiler vermeden bitirelim şu yorumu, yoksa öleceğim... İçim içimi yiyor ama spoiler vermeyeceğim, direniyorummmm! America: Yerim ben bu kızı. Cidden bak. Hem esprili, hem KIZIL (umarım çilleri de vardır), hem mavi giyiniyor, hem müzikle haşır neşir, hem tam kendisi, kimseyi taklit etmeye çalışmıyor. Aspen çok şey kaybetti.... (Amanın! Spoiler mi verdim yoksa? o.o) Maxon: Nazik, asil, YAKIŞIKLI, prens, komik, iğrenç bir kahkahaya sahip ve SARIŞIN. Bir kız daha ne ister? Maxon Schreave... Adı bile güzel çocuğun! Aspen: Seksi, 6, YEŞİL GÖZLÜ, seksi, gururlu, seksi. Çok seksi. Fazla seksi. Çok fazla seksi. Ama çok da gururlu, hem fakir de; aklım hemen Yeşilçam filmlerine kaydı. Aspen'i dramatik bir şekilde dönen biro koltuğunda düşünün. "Bir zamanlar fakir ama gururlu bir 6 vardı America. Hatırlıyor musun? O çocuğa ne oldu biliyor musun Mer? Tam karşında duruyor." Hayal ettim bir an hahahahhahahahahahahha. Kusacağım... Marlee: Seçim sürecinde America'nın arkadşı olan bir 4. Sarışın ve çok şeker. Celeste: Seçim'de en zorlu rakiplerden bir tanesi. Ayrıca America'nın düşmanı (ve bir sürtük.). Kavgaları falan eğlenceliydi ama hiç sevemedim ben o kızı. Hep America'nın Celeste'nin suratına sıkı bir yumruk geçirmesini istedim ama yaparsa saraydan postalanacağı için yapamazdı. Şanslı... Kitap böyle gelişiyor işte, saray zamazingoları, kedi savaşları, Asiler, MAXON ve dahası kitabın ilerleyen bölümünde. O kısım da sizin okuyacağınız kısım, benden bir şey beklemeyin! Zaten kendimi kitabı oturup anlatmamak için zor tutuyorum. En büyük zevkimdir ki, benim daha önceden izlediğim-okuduğum, filmi-kitabı şu an izlemekte-okumakta olan kişiye sonunda olanları anlatmak. Tamam geliyor... İşte kitabı okuduktan sonra "haaaa..." diyeceğiniz bir spoiler: Son 6!