Ve bitti, hayatımın geç döneminde bir çok farklı eseri okuduktan sonra tanıştığım bu yazar ve onun harkulade hayal dünyası, kelimenin tam anlamıyla beni kendine hayran bıraktı. Rober Jordan çıtayı öyle bir yere koyduki bundan sonra konuk olacağım hikayelerde hep bir eksiklik hissedeceğimi düşündürüyor. Bu seriyi okurken geçirdiğim zaman ve yaşadıklarım beni daha da olgunlaştırıp epeyce de yordu. Işığın yolcusu sanıp herşeyimi hesapsızca sunduğum insanların aslında karanlığın iğrenç birer sureti oldukları gerçeğiyle yüzleşip ne kadar toy, insan seçmekte ne kadar beceriksiz olduğumun farkına varmamı sağladı. Kitabın kahramanlarının köy delikanlılarından bambaşka kişilere değişmesi gibi bende bu hikaye boyunca bambaşka bir şekle girdim. Eserin içeriğindeki zenginlik bu değişime bir çok yönden katkıda bulundu. Fantastik sevmeyen okurların bile türüne aldanmayıp bu zengin ve çok kaliteli hikayeyi okumasını tavsiye ederim, içinde hayata dair gerçekten çok şey var ve şunu belirtmeliyimki uzun zamandır bir hikayeden bu derecede keyif almamıştım.
Güzel bir hikaye örgüsü, asıl seriyi henüz okumamış olmama olayların öncesini bilmek aldığım hazzı artıracak sanırım.
Sona yaklaştıkça benliğimin öher köşesine daha çok sızan hikaye örgüsüne ve yazara hayranlığım hat safhaya çıktı diyebilirim.
Olaylar ne kadar yavaş gelişiyor gibi görünüyorsa da aslında bir sürü karakterin ,gelişimlerinin ve durumların detayına inmiş ve bu açılım müthiş bir finale gidecek. Biliyorumki seri bittiğinde benimsediğim bir çok karakterden ayrılmak bu detay seviyesi yüzünden çok zor olacak.
Sahafta gezerken ismiyle dikkatimi çekip aldığım ve aynı gün bitirdiğim kitaptır. Daha önce Doyle okumadığım için resmen üzüldüm bu kadar sade ve açık bir anlatımla böyle bir sürükleyicilik gerçekten şaşırtıcı. Bu tanışma sayesinde yazarın eserleri için zihnnimde WANTED ilanları asılmıştır. Şiddetle tavsiye ediyorum.