Okuduğum en cesur kitaptı sanırım. Ancak bu kadar iyi olmasının sebebi seçtiği konu değil, yazarın betimleme yeteneği ve anlatım biçimiydi. Özellikle bu kadar hassas ve ciddi bir konuyu anlatımda kullandığı hafif mizahi üslubunu hayranlıkla okudum.
Nasıl da bir haklı çıkarma çabasıdır. Ve çabalarken battıkça batmaktır. Bir elin parmağını geçmeyen sayıdaki "Yarım Bıraktıklarım" listemde bu kitap da var. Tahammül edemedim okumaya o derece. Bu arada kitabın adına aldanıp Osmanlı döneminde saraydaki harem hayatının kural ve düzenlerinin anlatıldığını sanmayın; "harem aslında iyi ve gerekli bir şeydir" tezi savunulmuş sadece.