Franz Kafka ’nın, öldükten sonra yakması için dostu Max Brod ’a verdiği yapıtları arasında yer alan Dönüşüm, insanın terk edilişinin ve yalnızlığını ölüm ile paylaşmasının anıtsal bir anlatımıdır. Hiçliğin kesinliğinin mutlak olduğu bir dünyada, korkunun karabasanından tuzağa düşmüş bireyin trajedisini anlatan Kafka ’nın kahramanları hiçbir yere ait değildir. Bedensel dönüşümünü gözlemleyen Gregor Samsa, bu anlaşılmaz dünya içerisinde kendi bedenine yabancılaşır. Bedenindeki dönüşüme alıştıkça böcekleşir ,böcekleştikçe de yalnızlığın o koyu ve vazgeçilmez dünyasına adım atmış olur. Artık Gregor yalnızlığını ölümle paylaşır. Solgulama gereği duyulmayan yaşamın kemikleşmiş kurallarına,insan ilişkilerine, toplumsal yaşayışa bir başkaldırı öyküsü olan Dönüşüm ’de, güçlü bir toplum eleştirisi yapılmış ve insanın modern toplumda yabancılaşması ustalıkla işlenmiştir.
Şimdi her şeyi görmek istiyorum-ve onların hiç biri,içime aldığımda benimle ilgili olmasalar da,bir süre sonra,içimde birleşerek ben olacaklar.Şu dünyaya bak,Tanrım,Tanrım,şu benim dışımdaki,orada,yüzümün önünde duran dünyaya bak ;ona gerçekten dokunmanın tek yolu onu sonunda ben olacağı yere,kana karışacağı,günde bin çarpı on bin kez çarpacağı yere koymak.Onu öyle kavrayacağım ki,hiçbir zaman kaçamayacak.Bir gün dünyaya sımsıkı sarılacağım.Artık parmağımı üstüne bastım.Bu sadece başlangıç.
Kitaptan anladığım; insanın doğasında var olan vahşiliğin ve zorbalığın kötü değerler tarafından belirlendiğidir. Pozitif değer çıkarmak gerekirse; Karanlığa olan mücadele her zaman aydınlıktır.