hiçbir yolculuk ölümlerin izinden gitmek kadar yıpratıcı değildir. internet ortamında rauf atilla polat ismiyle istihbarat kaynaklı yazılar kaleme alan yazar aselsanla bağlantılı intiharlar hakkında ilginç iddialar ortaya attı. mesela hüseyin başbilen eşiyle nasıl tanıştırıldığı; ve intihar ettiği ortaya çıkmadan 2 gün önceden intiharı kadının nasıl bildiği ve bu kadının evlilik süreci boyunca kimlerle görüştüğü....
edebi kitapları okurken rastladığım insanlara ve hayata dair tespitlere çok kıymet veririm çünkü bunların birçoğuna psikoloji ve kişisel gelişim kitabında rastlamak mümkün değil. kitaptan bir kaç alıntı; nedense, hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğini, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış bir ferahlık duyar ve o zavallılara, sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için, alaka ve merhamet göstermek isteriz. insanları, kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır? etrafları tarafından anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum. ben de kendimi tutamamış, ağlamaya başlamıştım; bu ancak fevkalade büyük ve sahici kederlerde görülen, sessiz, hıçkırıksız ağlayışlardan biriydi. zaten muhitimden uzakta duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi? ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım...