"Tamam, İşte durum şu. Buraya ergenlik yıllarındayken, on üç on dokuz yaş arası bir yerde geliyorsun. Bir yılın var. Ya bir kapı yakalarsın ya da..." Durdu, safir gözleri alevler içindeydi, kendisi tutuşacak zannettim. "Ya da?" diye bastırdım. "Ölürsün." Gizemli Nil Adası'nda kurallar belliydi. Bir yılınız vardı. Kaçmak ya da hayatta kalmak için tam 365 gün." Arka kapak kitabın konusunu gayet güzel açıklıyor. Dün başladım ve 24 saat olmadan bitti. Bu kadar kısa sürede bitirmemin sebebi bu tarz (Distopya) kitapları çok merak uyandırıcı ve heyecanlı buluyor olmam olabilir. :) Charley'de Nil Adasındaki diğer gençler gibi kendini çırılçıplak bir ortamda bulur ve hayatta kalmak için barınma-yemek ihtiyaçları için oradan oraya koşuşturup durmasının ardından gece olduğunda gökyüzünde gördüğü yıldızlar ile hala dünya yüzeyinde olduğundan emin olur. Yalnız başına geçirdiği 12 günden sonra Nil'de yalnız olmadığını farkeder.. Kurgusu ve anlatımını sevdim. Sadece Thad ile Chaley'in bir birlerine vıcık vıcık aşık olmaları biraz ergenvari geldi diyeceğim ama zaten ergenler :)) Çok çok harika diyemem ama vaktiniz olursa ve ne okusam diye düşünürseniz size güzel ve keyifli vakit geçirtebileceğini düşünüyorum. Şimdilik hoççakalıınnn :) "İyi çocuklar tehlikelidir, çünkü ne zaman kötü olduklarını anlayamazsın."
Serinin birinci kitabı "Eksik Parça" zurnanın zırt dediği yerde kalmıştı, aynı durum şimdi yine karşımızda. Şaşkınım. Peki biz bitmemiş serileri okumaktan vazgeçecek miyiz? Tabi ki hayır :)) Kitabı anlatmak istemiyorum, çok güzel ve harika bir kurgu var, her an her saniye bişeyler oluyor. Zavallı Mara kafayı yemesinde ne yapsın? İyi ki Noah varr ( Ah keşke benimde olsaaaaaa :)))) ) Eksik Parça'yı sevdiğim ve Bıçak Sırtını merakla beklediğim halde daha yeni okumamın sebebi; 3.kitabın çıkmasına yakın okuyayım diye istememden kaynaklanıyor. Ama kitap 2016'da çıkacakmışşş... Devam kitabını çokkkk merak ediyorum ve yeni kitabımı seçmeye gidiyorummmm Bye Bye
Küçük Mutluluklar Pastanesi - Mary Ellen Taylor Çoğunlukla kitap kapaklarından şikayet nedenim; Kapağı çok beğenip almak ve sonra içindeki kötü kurguyla-anlatımla karşılaşmaktan kaynaklanıyordu. Bu kitapta da yine beni kapak yanılttı, ANCAK bu sefer tam tersi oldu. Kapağına bakarak sevgi pıtırcığı dolu romantik komedi tarzında bir hikaye gibi düşünmüştüm, daha derin mevzular içeren bir kurguyla karşılaştım. Annesi tarafından 3 yaşında bir pastanede terk edilen Daisy, yatırım sektöründe hızla yükselmiş iş ve aşk hayatı gayet güzel ilerlemekteyken bir anda hem işini hemde sevdiği adamdan ayrılarak aşkını kaybeder. Yaşadığı evi de elden çıkartarak son durağına aslında ilk durağı olan ailesinin yanına pastaneye döner. Yüz yıldır ailenin geçim kaynağı olan pastanede işe başlayıp ailesi ile birlikte yaşamaya başladığında pastanenin finansal durumunun kötüye gittiğini farkeder ve finans konusundaki tecrübesiyle pastaneyi ayakta tutmaya çalışmaya başlar. Geldiği ilk gün gerçek annesini tanıdığını söyleyen kadınla hayatı yeniden alt üst olur ve tekrar 3 yaşında terkedilmiş haline döner.. Kurgusu gayet güzel ama anlatımını çok beğendiğimi söyleyemem. Anne ve babasından bahsederken "Anne bunu yaptı, baba bugün geldi" gibi cümleler kullanıyor. Bunun yerine "Annem bunu yaptı, babam bugün geldi" gibi cümleler kurmamasının nedenini anlayamadım. Eğer denk gelirseniz okumanızı tavsiye ederim. Bye Bye " Cesur hamleler macera isteğinden çok, umutsuzluktan doğarlar."
Sarah'ın okumadığım kitabı kalmadı. Ne alışkın olduğum anlatım tarzı var bu kitabında, ne de akıcılığı. Sanırım bu kitap biraz aceleye gelmiş :) agapi, bizımla deyılsın. :)
İvy öz anne-babasını, ardından üvey anne-babasını ve sevgilisini kaybeder. Tek başına yaşamaya ve hayatını sürdürmeye devam eder. Her akşam nöbetleşe sokaklardaki Fae'leri temizleyen Düzen'in bir parçasıdır. Bir gün kolaylıkla icabına baktığı Fae'lerden birisinin diğerleri gibi olmadığını farkeder, sokaklarda kolayca hallettiği Fae'lerden artık daha tehlikeli bir tür dolaşmaktadır; Kadimler! Jenny yine güzel bir fantastik dünya sunmuş bize. Kurgusu güzel, anlatımı sıkmadan bir çırpıda bitiveriyor. Keşke serinin tüm kitapları aynı anda çıksa da bizde böyle merakta kalmasak :) Her zaman bitmemiş serilere başlamayacağım diyorum ama yine de seri okurken buluyorum kendimi :) Pişman mıyım? Ren'le tanıştıktan sonra hayır tabi ki :D Tink en sevdiğim kahraman olma yolunda ilerliyor :) Tink, Ivy'nin "evcil hayvanı" :D Neden tırnak içerisine aldığımı okuyunca anlayacaksınız :P Güzel bir seri olacağı kesin ama yine de yazarın en sevdiğim serisi halen Melez Sözleşmeleri <3
Harika, tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Kesinlikle "Bir Başka Kitap". Dün akşam elime aldığım gibi bitirdim. Yazarın kalemine, çevirmenin güzel çevirisine, akıcılığına, hem güldürüp hem hüzünlendirmesine ba-yıl-dım Tebrikler. Gerçek "Kitap"larda kendinizden bir şeyler bulursunuz, hayatınızı ve geleceğinizi, kararlarınızı gözden geçirmenizi sağlarlar ya, bu kitap tam da onlardan birisi işte. Hatta bence o listenin en başlarında yer alacak kadar güzel. Blue'nun Jimmy'nin dönmesini beklerken yaşadıkları, boyu ulaşamadığı için yastığını kapıp araba koltuğunda üzerine oturarak kamyonetle Jimmy'i aramaya çıkması, polislerin onu durdurduğunda ki tavrı çok duyguluydu. Willson ile geçen tarih dersleri ve Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesi arasında ki farkları anlattığı o ders inanılmaz komikti. :) Konusu ne mi? Bu alıntı umarım az-çok anlatabilir konuyu.. "“Bir varmış bir yokmuş. Yuvasından atılmış, istenmeyen küçük bir karatavuk varmış. Terk edilmiş. Sonra bir şahin onu bulmuş ve onu kapıp uzaklara taşımış. Onu yuvasına almış; uçmayı öğretmiş. Ama bir gün şahin eve gelmemiş ve küçük kuş tekrar yalnız kalmış, tekrar istenmeyen olmuş. Uzaklara uçmak istemiş.” Denk gelirseniz okuyun diye söylemek istemiyorum, Bu Kitabı Mutlaka Okuyun diyorum :) Alçak bir sesle, "Yaşlı adam ne dedi?" diye sordum. "Merak etmememi söyledi. 'Kadınlar ağlarlar. Eğer senin yüzünden ağlıyorsa seni hâlâ seviyor demektir dedi." Wilson, yaşlı adamın titrek sesini taklit etmeye çalışmıştı. Bana baktı ve muzip bir ifadeyle gülümsedi. "Ağlamayı bıraktığın zaman endişelenmem gerektiğini söyledi."
Yazarımız çok komik, eğlenceli, akıcı bir kitap yazmış. Dostluğun, arkadaşlığın ve aşkın hayatımızdaki yerini önemini aktarmış. Çok fazla edebi bir yönü yok, açıkçası bildiğiniz ergen kitabı ;D ama içlerinde okuduğum en güzeli :D Yazarın yaşı küçük olmasına rağmen bazı yetişkin yazarcıklardan daha güzel yazmış. Umarım devamını getirir kitabın. Şahsen Yaprak, Ali, Sinan, Gökhan ve Oğuz'un üniversitede ki hallerini okumayı isterim. Özellikle Tuna'yı kim adam edecek çok merak ediyorum ;D Esprilere gülmekten gözümden yaşlar geldi. Keşke biraz daha kısa tutsaymış kitabı. Onun haricinde gayet güzel ve akıcı. :) Fırsatını bulursanız okumanızı tavsiye ederim.