Romanla pek arası olan biri değilim. Daha çok monolog içeren romanları tercih ederim. Bu kitapta da yer alan mektuplar romanın diğer kısımlarından daha okunası ifadeler içeriyordu. Yine de önsözde ifade edildiği gibi kitabın yazıldığı dönemin toplumsal yapısına dair kimi fikirler vermesi de güzeldi. 1940larda, 50lerde aristokrat bir Japon ailenin evlenen kızının evinden çeyizinin bir parçası gibi "hizmetçi"lerden birini de götürdüğünü okumak gibi mesela... Enteresan. Kitap; durgun ama estetik bir film izler gibiydi denebilir. Yazarın otobiyografisini bildiğimden sanırım, ntihara dair yahut savaşa dair kısımların tadında daha yoğun bir metin beklemiştim.
Bu kitabı şuan yurt dışında Varoluşçuluk başlıklı bir felsefe dersi için Kierkegaard, Nietzsche, Sartre, Fanon eserleriyle beraber okuyoruz. Henüz yorum yapabilecek kadar ilerlemedim ama şunu demek için açtım bu kısmı. Kitabın kapağı bence içeriğine hakaret ve itibarinı zedeler şekilde. Böylesi felsefi, sosyolojik içeriğe sahip bir kitap resmen alt başlıkla beraber Bir Genç Kızın Gizli Defteri modunda lanse edilmiş. İnsanın sabının bozulmaması mümkün değil. Zaten İngilizce'deki ilk tercümesini de bir Zoologist yapımış, kitabı tabiri caizse piç etmiş, pek çok yerini kırpmış. Hazır çeviri var diye de yıllarca yenisi yapılmadığından dolaylı bir sansüre maruz kalmış eser. Mesele kadın olunca aslında şaşmamak lazım.