Yine olmadı.Yine yapamadık Oğuz ağabey. Yine yavan, yaban bir kopya gibi kaldık. Haksızlık etmek istemem . Hissiyatsızlık etmek de istemem. Ama benden bir Selim yapmak, portakaldan deve yapmaya benzemedi mi? Hadi itiraf et. Ne geçti eline benden bir Selim yapınca, Ondan bir Selim yapınca, Biz Gittikçe Selimlileştikçe ne geçti eline? Sen üstün insan Turguttan dönme Selimken, biz az gelişmiş Selim olarak kaldık ardında. Peşin sıra attığın kırıntıları yuta yuta çikolata kaplı bir cadı evine rastgeldik oda hop diye yuttu bizi. Halbuki bize Selim olmayı değil, Selim tutmayı öğretmeliydin Oğuz ağabey. Selim olmak değil, Selim olmamak ama onu anlayabilmek lazımdı bize. Selimin korkuları ile korkmayı değil Selimin korkularına çare olmayı da anlatabilseydin az biraz keşke. Sende bu kadar kaptırmasaydın kendini ona . Tamam çok sevdin ama tıpa tıp benzemek miydi sevmek? Emek değil miydi sevmek? Ona karşı birazcık mesafeli durup yanlışlarını bize çıtltıp daha olgun bir selim yapmak için emek harcamak , mesai harcamak da sevmek sayılmaz mıydı? Camus ile Mersault , Kafka ile K., Sartre ile Roquentin gibi. Özür dilerim hadsizlik yapmak istmem. Sen onlara benzemessin bilirim.Arkadaşını satmazssın bilirim, Ama işte Selimleştikya kusura kalma gayri.