maggie, 752 adet değerlendirme yapmış.  (33/108)
Her Şeyden Uzak
Lacivert
Nefes Al
Son DeBurgh (The deBurghs # 7)
Doyumsuz Zevkler (Maiden Lane, #2)
Doyumsuz Zevkler (Maiden Lane, #2)

8

Sonunda Pegasus biz tarihi aşk romanı severleri hatırladı ve nisan ayında birkaç roman çıkardı. Bunlardan biri de en sevdiğim yazarlardan biri olan Elizabeth Hoyt'un Maiden Lane serisinin 2. kitabı olan Doyumsuz Zevkler. Öncelikle şunu söyleyim. Yazar artık bu seriyle tarihi aşk romanı ustalarından biri haline gelmiş. Ben bunu daha serinin ilk kitabından anlamıştım. Örnek verecek olursam, kitaptaki karakterler arasındaki ilişkiler daha anlamlı geliyor gözüme. Önceki 2 seride karakterler arası aşk güzel anlatılıyordu ama arkadaşlık ilişkisi olarak sadece baş erkek karakterleri okuyorduk ama onlarda bile bir eksiklik vardı. Bu serinin 2 hikayesinde bunu hiç hissetmedim ve anladım ki bundan sonraki kitaplarında da hissetmeyeceğim. Romantizm zaten her zamanki gibi harika. İtiraf ediyorum ki kitabın başlarında biraz sıkıldım ama sonrasında güzel açıldı. Bu seferki kitapta Leydi Mükemmel ile Lord Utanmaz yani Leydi Hero ile Lord Griffin arasındaki aşk anlatılıyordu. Bu çiftimizi diğer çiftlerden ayıran özellik birbirleriyle olan atışmalarıydı - zaten birbirlerine takmış oldukları lakaplardan da anlaşılıyor - ve o kısımlar çok eğlenceliydi :) . Kitabın ilerleyen sayfalarında Hero sizi biraz delirtebilir ama bir yandan da kızcağıza hak verdim, o dönemlerde ne yazık ki kadınlar istediği gibi davranamıyordu, hata bile denemeyecek şeyler yaptıklarında bile dışlanıyorlardı. Hero da böyle bir durumla karşılaşmamak için toplumun dayattığı kurallara uymak zorundaydı. Hero'nun nişanlısı Thomas tam sopalık. Okuduğum en acınası karakterlerden biriydi ama yazarımız arkadaşa kıyamamış, ona güzel bir son hazırlamış. Kitabın ana konularından biri cin üretimi. İçkinin insanlar üzerindeki etkisini yazar başarılı bir şekilde aktarmış. Silence karakterinin akıbetini daha da merak ediyorsunuz, neyse ki sonraki kitabın baş karakteri o. Silence dışında en merak ettiğim karakterler Winter, Phobe, ilk kitaptan Godric St. John ve Asa. Kitapla ilgili tek bir şeyi ciddi anlamda eleştiriyorum. Sizi bilmem ama ben her ne kadar orijinal kapak olsa da kapağı beğenmedim. Bana Legend of Four Soldier serisinin kitaplarını hatırlatıyor bu kapak ve sonraki kapaklar da bunu hatırlatmaya devam edecek. Ayrıca bu kapaklar yazarı tipik bir histoical yazarı gibi gösteriyor bence. Halbuki yazar ciddi konular üzerinde duran, karakterler arasındaki ilişkileri bile belli bir gerçekçilikte yazan biri. Ama şunu da söylemeliyim, bu kapağın kitapta önemli bir yeri var. Yine de cık, olmamış. Bana göre şunlar daha güzel. http://www.fantasticfiction.co.uk/h/elizabeth-hoyt/notorious-pleasures.htm USA Hardback ve UK Paperback. Sanırım 4. kitaptan sonra Hardback yapılmamış ama Hardbackler daha anlamlı olmuş seriye göre. UK ise kitabın ciddiyetini ve farklılığını daha ön plana çıkarıyor. Son bir şey, eğer bu yazarı ilk kez okuyacaksanız sakın ola bu seriden başlamayın, ciddiyim! Çünkü yukarıda da dediğim gibi, bu seri yazarın ustalık eseri olmuş, diğer serileri okuyunca yazarı sevseniz de hafif hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Şeytani Arzular (Maiden Lane, #1)
Şeytani Arzular (Maiden Lane, #1)

10

Elizabeth Hoyt en sevdiğim 5 yazar arasındadır. Çok şükür ki Pegasus Yayınları Hoyt severleri fazla bekletmeden yeni kitabını satışa sundular. Ve çıktığı gün alabildiğim için öyl mutluyum ki... Seri hakkında bilgi vermek gerekirse: Hoyt şu ana kadar 3 seri yayınlamış bulunmaktadır. "Princes Trilogy" ve "Legend of the Four Soldiers" serileri hem yurt dışında hem de ülkemizde tamamlanmıştır. Şimdiki serimizin ismi de "Maiden Lane"dir. Maiden Lane serisinden şu ana kadar 6 kitap çıkmıştır. 7.kitap yurt dışında 1 aydan az süre sonra çıkacaktır ancak kitap çıktıktan sonra seri devam edecektir. Araştırdığım kadarıyla seneye 2 kitap daha yazarak seri 9 kitaba ulaşacak ancak yazar bu seriyi devam ettirebilir size söyleyeyim. En başta da belirttiğim gibi Hoyt'u çok severim. Akıcı bir kalemi var, güzel konular bulur, karakterler arasındaki aşk vıcık vıcık değildir, ayrıca araya biraz heyecan ve gizem katar. Şimdi serinin ilk kitabına göz atalım. Temperance Dews, abisi Winter Makepeace, yardımcısı Nell ve sütanne Polly ile birlikte St. Giles'te bulunan bir binada kimsesiz çocuklara bakmaktadırlar. Ancak fazla paraları olmadığı için bina sahibi bizimkileri yurttan atmak ister. Bunun üzerine bizimkiler ne yapacaklarını düşünmeye başlarlar. Bir gün Nell ile birlikte kimsesiz bir çocuğu alıp yurda götürürlerken bir olaya şahit olurlar. Bir adam birini öldürmektedir. Nell,Temperance'ye adamı öldürenin Lord Carie olduğunu ve ondan uzak durmasını söyler çünkü Lord cinsel haza olan düşkünlüğüyle ünlüdür. Bunlar Lorda görünmeden yurda ulaşırlar. Temperance kendine çay hazırladıktan sonra oturma odasına gider ancak odada biri daha vardır, bu kişi Lazarus Huntington namı diğer Lord Carie'dir. Lord Carie'nin metresi 2 ay önce korkunç bir cinayete kurban gitmiştir. Araştırma için St. Giles sokaklarına gider burada Temperance'nin St. Giles'i avucunun içi gibi bildiğini öğrenir ve gizlice yurda girerek Temperance'ye araştırmasında yardımcı olmasını istediğini söyler. Temperance de karşılık olarak yurt için bir bağışçı istediğini söyler ve anlaşmaya varırlar. Elizabeth'i çok sevmeme rağmen kitaplarında eksik olan bazı şeyler vardı bu kitapta ise bu eksiklikler tamamen kapatılmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Örneğin baş karakterlerin yan karakterlerle -yani sonraki kitabın baş rolü olacak kişilerle- olan ilişkisi nedense biraz havada kalırdı ama burada bu sorunu görmedim ben. Hoyt'un kitaplarında aşkı hissedersiniz ancak bu kitaptaki aşkı ayrı hissettim. Sanırım bunun sebebi baş karakterlerin analizinin tam anlamıyla yapılmış olmasından kaynaklanıyor. Temperance ve Lazaruz, onları nasıl anlatsam ki... Anlatmaya kalksam hem kelimelerim yetmez hem de baya spoiler veririm. Ama şunu söyleyebilirim yazarımız karakterlerimize çok ilginç isimler bulmuş. En iyisi siz okuyun ona göre karakter analizini yapın. Lazaruz karakterinin dış görüntüsü baya baya ilginç geldi. İlk kez saçları beyaz olan bir karakter okudum ve karakterimiz albino değil sadece saçları öyle. Aynı zamanda ilk kez beyaz tenli bir baş erkek karakter okudum. Bu iki değişik özelliğe bayıldım. Cidden gına geldi artık esmer tenli erkeklerden sanki dünyadaki bütün erkekler yanık tenli. Ayrıca bazı karakterler birazcık tanıtılarak sonraki kitaplarının gelmesi için can atacak duruma gelebilirsiniz ki ben şu an o durumdayım. Yalnız tek isteğim şu. Kabul ediyorum, birçok yayın evine göre Pegasus işini ciddiye alan, gelen mesajlara anında cevap veren, ellerinde olan yazarların kitaplarını en erken ulaştırmaya çalışan ve çevirileri de iyi olan, okurlarını memnun eden bir yayın evi. Ancak bakıyorum da Pegasus günümüz romantik ve ne yazık ki distopya, doğaüstü varlıkları ve onların aşklarını konu alan ve bu konularda olan kitapların büyük çoğunluğundaki baş kahramanlarının 18'den küçük olması yani daha çok "genç yetişkin" türlerine ağırlık vermiş durumdalar. Bir de Kristin Hannah var ki sormayın. Seveni çoktur, kitapları güzeldir ona sözüm yok zaten ben de bir kitabını alıp okumayı çok istiyorum ama 2 ayda bir kitap mı çıkar arkadaş? Ona ve yukarıda yazdığım türlere ağırlık vereceğinize biraz tarihi aşk romanlarına ağırlık verseler keşke. Zaten biz tarihi roman severler bu yıl fazla tarihi roman çıkmamasından, çıkanlarınsa ya acemi yazar olması ya da fazlasıyla roman yazsa bile zevk vermeyen, ne dediği anlaşılmayan, anlaşılsa da aynı şeyi tekrarlayan yazarları görmekten mutsuzsuz ve isyan edecek hale gelmiş bulunmaktayız. Umarım Elizabeth'in bu serisi en geç 3 ayda bir çıkar çünkü uzun bir aradan sonra çıkarsa bazı şeyler unutulabilecekmiş gibi bir hava yarattı bu seri bende. Eğer Elizabeth hiç okumamışsanız bu kitaptan başlamayın önceki kitaplarına göz atın inanın ki o kitaplar da çok güzel ama ben asıl aradığım şeyleri bu kitapta buldum. Şaheserini burada yaratmış diyeceğim ama 2. kitaptan sonra serinin diğer kitapları Goodreads'ta 5 üzerinden 4 almış olarak görünüyor, sanırım diğer kitaplarda kendini daha da geliştirmiş yazar umarım dedikleri boşa çıkmaz. Şimdilik ustalık eseri bu kitap diyorum.

Asla Unutulmaz