Kitapta benim için ne eksikti? Senem Alp'in bir sözü var: "Feminist olmayan Leyla'ya Mecnun olmak kolay" diye. Bu kitaptaki de tam o. İki solcudan güzel bir aşk hikayesi falan çıkamamış. Genellikle gerçek hayatta da solculardan güzel bir aşk hikayesi çıkmaz. (Türkiye'deki/İzmir'deki gözlemlerim tabii) Benim için neredeyse ancak feminizmden güzel bir aşk hikayesi çıkabilir. Bir gün sevmediğim biri bana sormuştu felsefi felsefi: "Sence aşk nedir?" gibisinden. Ben de "Bir çeşit insan ilişkisidir" demiştim. Bu basit cevabın altını daha çok deşip, zorlamak istedi. İdeal bir aşk ilişkisine dair bir şeyler söylememi istemişti sanırım. Veya çokeşlilik - tekeşlilik karşılaştırması yapmamı istemişti sanırım. Ben de en önemli olgunun, her insan ilişkisinde olduğu gibi aşkta da 'eşitlik', 'özgürlük'; bir tarafın diğer tarafa tahakkümünün olmamasının garanti altında olması gerekliliğinden dem vurmuştum. İşte önemsediğim ve her insan ilişkimizde de, (bunlardan biri olan 'aşk' formatındaki insan ilişkisini de ekstra özel bir yere koymaya gerek koymadan) iki bireyin birbirine en ufak bir tahakküm arzusu duymadan yaşamını sürdürmeyi başarmak üzerine kafa yorması zaten bir ömür boyu ince ince düşünerek yaşanmasını gerektirecektir. Kitaptaki tüm solculuklar kaba bir solculuk. Aşklar da öyle dolayısıyla. Hangi karakter var ki eleştiremeyeceğimiz? (Çocuklar hariç). Günsel'in abisi bile çok saygıdeğer bir yere konularak anlatılıyor ve ben onun bir lafını yakaladım, evlere şenlik! (Oraya eşek kulağı bile yaptım) Onun yaşayacağı aşkta tahakküm olacaktır. Bedelin en alasını ödemiş devrimci olsa ne olacak. Benim saygımı kazanmaz. İnce düşünmeye vakit ayırmayan insan, benim saygımı kazanmaz. Geceleri uyumadan önce kendini samimi bir mahkemeye çıkarmayan, bunları hayatına geçirmeyen insan saygımı kazanmaz. O insan ki, vay efendim sınıflar çelişkisini iyi anlamış, günümüzde Ortadoğu'da olan bitenleri falan yorumlayabiliyor, birçok konuda bilgisi var falan ama gel gör ki eninde sonunda o da bir aşk yaşıyor tabii ki insan olduğu için ama kendi hayatındaki bir aşk ilişkisinde bile eşitsizliğin analizini yapamamışsa ve uygulayamıyorsa, erkeklik iktidarının konforundan vazgeçememişse gerçekten feleğin çemberinden geçmiş olsa dahi ne eyleyeyim ben onu..
Türkiye için varlığı çok önemli bir kitap. Kadın, erkek, askere gitmemiş, askere gitmiş, vicdani retçi; yani aslında herkesin okuması gereken bir çalışma. Miltarizmi, toplumsal cinsiyet rollerini, ataerkiyi, heteroseksizmi, sorgulayanların; feministlerin, LGBTİ bireylerin, sosyalistlerin, anarşistlerin daha da rahat anlayarak, hızlıca okuyabileceği bir dili var.