Vasat kitap, kanımca. En önemli etken: egoizm. Her şey kelimeleri kullanmak değildir. Kurgu da önemlidir. Bu kitabı beğenenlere sormak istiyorum: Ne anladınız? Yazarın yaptığı tamamen şu: Bir zamanlar tanıdığı, ilişkisi olduğu, arkadaş olduğu, tartıştığı vs. kişileri hiçbir şekilde kafamızda canlandıramadığımız soyut bir yerde toplamış ve kendi yaşadıklarına bol bol gönderme yaparak romanımsı bir şey yazmaya gayret etmiş. Kafanızda bembeyaz bir sayfayla okuyorsunuz kitabı, aklınızda bir şey canlanmıyor. Durum böyleyken sadece kelimelerin kullanımına bakıp "çok güzel kitap" demek olmaz. Okurları da düşünmeli yazar, kendini tatmin etmek için yazmamalı. Hadi yazdı, böyle çok ciddi bir kitapmış gibi bastırmamalı. Ayıplıyorum. Bencilliktir bu. Herkes böyle yapsa anlaşılmaz kitaplarla dolardı raflar.
Önce şunu söylemeliyim: Dili ağır her kitap kötü değildir. Evet, dili ağır ve bundan dolayı ağır ağır ilerliyor insan, bir oturuşta 100 sayfa okuyamıyor mesela. Ancak genç yaşta bu kitabı yazmak herkesin harcı değil. Dili gerçekten doğru ve ustaca kullanmış. Kurgu da tasavvufi bir kitaptan beklenebilecek bir düzeyde, vasat değil. Hal böyleyken okuyamadığımız kitaba "kötü" deyip geçmek olmaz, haksızlık olur. Suçu biraz da kendimizde aramalıyız. Zorlayın, okuyun, içinizde çok genç yaşta böyle bir kitap yazabilen Elif Şafak'a karşı hayranlık duyacaksınız.
Saramago'dan gerçekten güzel kitap. Anlatım fena halde sarıyor, bazı şeylere başarılı bir şekilde parmak basıyor. En dikkat çeken şey ise kitapta altı çizilmesi gereken onlarca cümle var. Elde kalemle okuyabildiğiniz kitaplar, kalitelidir.
Aldatmak'tan bir tık aşağıda, ancak kalite olarak üst düzey bir roman. Bu da akıcı, bu da bazı şeyleri güzel hissettiriyor. Okunması lazım, Ahmet Altan muhakkak ki insan ilişkilerini çok iyi biliyor.
Gerçekten güzel kitap. Akıcı. Ve bazı şeyleri o kadar güzel, o kadar hissederek anlatıyor ki okurken hissetmemek, "sahiden de öyle" dememek elde değil. Okunması gerekir vesselam.