Nazan Bekiroğlu'nun okudugum ilk kitabı. Aşk romanı olmasına ragmen aşka cok az yer vermiş ama bu dert edilecek bir şey değil bence. Aynı zamanda epik bir roman oldugu için aşk aramıyorsunuz okurken. Benim gibi bir çok okur da kitabın ilk bi' 150 sayfasının ağır ve sıkıcı oldugunu düşünüyor ama sonralarının ne kadar hızlı akdıgının farkına bitince varıyor insan. Sonları da biraz ağır ama aynı zamanda kitabın en değerli kısımlarının oldugu yerler yine de sonda. Okunmaya değer, insana bir şeyler katan -öğreten- güzel bir roman. Nazan Bekiroğlu'nun uslübü ise okudugum en güzel uslüb denilebilecek nitelikde.
Çok bilinmeyen kelimeler vardı. Eski Türkçe kullanılmıştı ama bir şeyler kaptım bana normal bir kitapdan daha fazla şey kazandırdı sevdim, okumam gereken de bir eserdi okudum mutluyum.
Ayak uydurmakda zorlansam da -kitap biraz farklı ve beklediğim türde değildi- çok hoşuma gitti. Harika bir kitaptı.
Bir insanın hayatının iplik ile bağlı olduguna bende inanırım, aynı şey Olasılıksız kitabında da anlatılıyor ama bu kadar da basit olamaz. Bireyin hetero iken homoya dönüşmesi bu kadar basit olamaz. Ayrıca Ayşe Kulin, Bora ile İlhami'nin birlikteliklerini kaleme dökmeye utanmış mı biraz ne? Yoksa pek bir bilgisi yok mu o işler hakkında? Kitap beklediğim kadar iyi değildi.
Dizisi ile aynı olay orgusunun ele alınarak yazıldıgını öngörerek başlamışdım ancak farklı konular oldugu için ayak uydurmam zor oldu. Kapak fotografından kaybettiğini düşünüyorum. Onun dışında Vali'nin ilk zamanları falan öğrenmiş olmamız cok güzel.