instagramda adını sıkça duyup merak ettiğim bir kitaptı....Şimal sayfaları çevirirken "gerizekalısın sen" diye kızdığım kendisi ya da arkadaşları onu tanıtırken ya ne mükemmel bir insan diye iç geçirdiğim bir karakter oldu...ancak genel fikrim kendisine gıcık oldum....güçlü görünmek adına kendisini mutsuz ettiği için, duvarlarını yıkmamak adına iç dünyasına hapsolduğu için....kendinizi ya da çevrenizdeki insanlar gibi olan karakterleri içinde bulacağınız bir kitap....dili, anlatımı çok güzel ve su gibi akıyor....
Osmanlı İmparatorluğu'nun acı dolu son yılları....bunun yanında savaş, savaşın içinde aşk, aşkın içinde umut, ihtiras....severek okudum...altı çizilecek o kadar çok şey var ki....daha önceden Ahmet Altan kitapları okudum ancak İsyan Günlerinde Aşk ve Kılıç Yarası Gibi kitaplarının devamı niteliğinde olduğunu kitabı okumaya başladıktan sonra öğrendim ve onlar nasıl gözümden kaçmış diye üzüldüm, en kısa zamanda onları da okuyacağım...sondan başlamış olmak biraz garip olacak ilk defa yaptığım bişey olacak aynı zamanda ....tavsiye ederim....
muhteşem bir anlatım, dupduru bir Türkçe....kesinlikle mükemmel...benim Hasan Ali Toptaş'la tanışma kitabım oldu herkese tavsiye ederim....bitirirken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, yanıbaşımda biriydi sanki, hüznü gözyaşını, yokluğu ve varlığı o kadar çok hissettirdi...
sevmedim kurgu güzel, konu da güzel ama anlatımı hoşuma gitmedi, o kadar çok ahh, yaa gibi konuşma dilinde var olan ünlemler aktarılmasa daha çekici olabilirdi benim için....
Ayşe Kulin'in dilini seçtiği konuları, anlatımını her zaman beğenmişimdir, şimdiye kadar tüm kitaplarını severek okudum. Kördüğüm de diğerleri gibi güzel bir kitap, Tutsak Güneş'te olduğu gibi bunda da sistem eleştirileri ve günümüz idaresine göndermeler var.Ancak bazı yerlerde satır aralarında öyle cümleler var ki beni irite etti. Son zamanlarda ülkemizde "at izinin iti izine karışmış" olduğu bir gerçek, kurumlar içinde çürük elmaların var olduğunu da biliyoruz, ancak bu tüm kurum çalışanları için genellenemez, genellenmemeli. Yüreğini ortaya koyup vatanını ve milletini herşeyin önünde sayıp 40 yılını bu Türk Polis Teşkilatı'na hizmet ederek geçirip, 20 sene önce şerefiyle emekli olan bir polis babanın kızı olarak (iyi ki şu zamanlara kalmadan emekli olmuş) bazı sözleri beni gerçekten üzdü, eleştiri yapılabilir ki biz de yapıyoruz sık sık keşke genelleme olmasaydı. Ayşe Kulin önemli yazarlarımızdan bu söylediklerimin de karalama olarak algılanmasını istemem sadece ben de bir eleştiri yapmak istedim... Bunun dışında Gizem'in hayatını okurken siz de eminim heyecan duyacaksınız, Komiser Vural'ı tanımak istemedim desem yalan söylemiş olurum, Asiye'nin anlattıklarını okurken irkileceksiniz....soluk soluğa okuyacağınız bir Ayşe Kulin kitabı Kördüğüm, gelenek yine değişmemiş....daha uzun yıllar yazması dileğiyle....
ilk kelimeden kendinizi içinde bulacağınız,hissettiren, düşündüren, gülümseten, öfkelendiren ama daha çok hüzün dolu bir kitap....Eylül o kadar çok ben gibiydi ki bazı anlarda gerçek hayatta yerinde olmak istemeyeceğim şeylere rağmen, Deniz sanki tanıdığım biriydi belki de gerçekten tanıyorumdur ;) karakterlerin sayfalar arasından çıkıp yanımda dolaştığını hissettiren kitapları seviyorum, derinden etkliyor, hem bitmesin istiyorum hem de hemen sonunu bilmek, bu da onlardan biriydi....kitap bitince o insanları gerçekten kaybetmişçesine üzülüyorum....keşke olmasa hayatımızda hastalıklar, ayrılıklar, terkedişler, kaybedişler....Ezgi Durmuş döktürmüş yine....
bir önceki kitabı gibi severek okudum. okurken cümleler arasında kendinizi kaybedip aynı zamanda kendinizi yine yeniden bulacağınız bir kitap....Murat Gülen'in tespitlerine her zaman hayranım zaten, bazen bildiklerimiz, bazen bilmediklerimiz, düşündüklerimiz, hayal ettiklerimiz....bundan sonrakini de heyecanla bekleyeceğim....kitap alırken görevliyle isim konusunda polemik yaşayabilirsiniz :) bir de okurken mutlaka bir de kalem bulundurun yanınızda....