Cengiz Aytmatov'un dünyasına bu kitapla giriş yaptım. Devamı da gelecek. Büyükler karar verir,halk cefasını çeker. Bir köy, tek hayali kendi toprağında kendine yetecek ekmeğini kendi emeğiyle kazanmak olan insanların birden hayatlarına savaş girer ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Okuyunuz.
Kısa hikayelerle aram pek iyi olmasa da bu kitaptaki hikayeler hoşuma gitti açıkçası. Ama kitabın bendeki asıl etki yapan kısım "Yeraltında Dünya Var" kısmı oldu. Yalnız bir adamın bir gece gelen davetsiz misafirlerin ardından yaşadığı olaylar güzel bir kurguyla anlatılmış. Sonunda da sürprizi patlatmış. Bayılmadım ama güzel vakit geçirdim.
Savaş ve küçük bir çocuğun yollarının kesiştiği ve çocuğun bulunduğu ortama uyum sağladığı hoş bir hikaye. Hayatla savaşın aslında bir bütün olduğunu ve insanoğlunun bulunduğu duruma göre hayatta kalmak için her şeyi yapabileceğini güzel anlatmış.
İşin içinde Dostoyevski olunca olumlu ayrımcılık yapıyorum. Yazıldığı döneme bakılınca konusu ve işleyiş biçimi yine zamanının ötesine geçmiş. Yer yer gerçekten beni tam hikayenin ortasına çekti ve kahramanımız sinirlerimi bozmayı başardı. Kalburüstü olmasına rağmen yazarın daha önce okuduğum eserler arasında üst sıralara yerleştirmediğimi de söylemeliyim.