https://fistiklitombi.wordpress.com/2015/06/06/trendeki-kiz-paula-hawkins/ Kim dedi bu kitap için polisiye diye ? Ya da lütfen biri bana polisiye roman ne demek tanımını yapsın,ben en basitinden içinde polis olana :) polisiye roman denilir diye bir tanım yapsam olur mu ? Tut ki oldu,bu kitap o iğrenç tanıma göre bile polisiye roman değil.i Polislerin işin içinde olduğu sayfalar 5 bile değildi, çünkü canım bacım Rachel başlı başına polisti. Hem polis,hem şüpheli, hem masum, hem dedektif, hem iş bitirici hem işi bok edici. kitabı okurken bir ara dedim ki herhalde tüm kitap boyunca Rachel’in böyle trende gidip gelmesini okuyacağım,ama neyse ki 200. sayfadan sonra işin içine biraz atraksiyon girdi de benim de ağzımdan oh şükrü hadi bebeğim hadi hatırla gibilerinden bir şeyler çıktı. Rachel,saplantılı,alkolik ve oldukça sorunlu bir bacımız,tabii onu bu hale getirenler düşünsün bence ama neyse ki onu o hale getirenin de sonu oldukça iyiyidi,geberdi puşt Ve her gün trenle Londra’ya gidip geliyor ,ne yapsın evine sığındığı kankisine “bacım beni işten kovdular” desin de bir de kız mı onu evden kovsun. O da işte yavrum sabah işe diye çıkıyor akşam işten diye geliyordu.Gelip geçerken de camdan evlerini gördüğü bir ailenin hayatı hakkında fikirler üretmeye başlıyor,onlara bir isim takıyor,hayatlarını görmek istediği gibi hayal ediyor falan .Herhalde tek sorun bu mükemmel ailenin onun eski evinin iki üç ev yanındaki ev olması ve daha da büyük sorun bir gün evin mükemmel kadınını hiç ummadığı şekilde görünce çok da mükemmel bir hayatları olmadığı fark ediyor Ne hikmetse o olaydan sonra da kadın ortadan kayboluyordu.Rachel sadece kendisinin bildiği bu sırrı kadının eşine söylemeyi görev biliyor ama çok büyük bir engeli var ; o gün zil zurna sarhoş olduğu için hatırlamıyor … İşte gerisi böyle böyle gidiyor,nah gidiyor…işin içine herkes giriyor. Kitap boyunca sürekli Rachel ile kavga halindeydim,yemin ederim ki bazen bir kaşık suda boğabileceğimi hissettim onu,bazen de bacım gel buraya omzuma diyecek kadar yakın İşin çok garip bir yanı vardı bence ,ben bu kitapta her karakteri sevdim. Rachel’i sevdim çünkü bu hale gelmesinde çok önemli şeyler olmuştu. Megan’ı yaptığı tüm şeylere rağmen sevdim çünkü geçmişi ile ilgili çok sağlam nedenleri vardı. Scott’u sevdim çünkü malın tekiydi Anna’yı sevdim çünkü sıradandı Cathy’i sevdim ki en sevdiğim buydu, ne olursa olsun Rachel’i sokağa atmadı // ben olsam halıda kusmuk gördüğüm gece sepetlerdim evden.Cathy bir de özür diledi yavrum,ama sonunda kazanan Cathy oldu o ayrı. Tom malını sevdim çünkü bana karısını aldatmakta kendince nedenleri normal geldi buna rağmen yine de ona yardımcı olmasını sevdim,sevmez olaydım Allah’ın pis manyak sapığı Vajina düşkünü haydut,Anna o manyağın boğazında o tirbşonu çevirirken içimin yağları eridi valla biraz daha derine dedim biraz daha… Kitap 3 kadının ağzından da anlatılıyor ve ben buna bayıldım işte.Gerçekten de katilin hiç ummadığım biri çıkmasına bayıldım.Ben intihar ettiğini hayal etmiştim. Dediğim gibi polisiye ne demek bilmiyorum,sağlam bir polisiye okuru değilim onu biliyorum :) ama bence öyle çok okuyun be okumazsanız ölün tarzı bir kitap değildi,daha çok zevkli bir kitaptı… Öperim ki …
Romandan çok Yakın Türkiye bilgi kitapçığı gibi olsa da zevkle okudum ama bittiğinde hüsrana uğramadım değil.hikayelerin hepsi kendi başlarına çok iyiydi ama maalesef diğer kitaplarından aldığım tadı alamadım.Kitabın sonu yok! https://fistiklitombi.wordpress.com/2015/05/26/konstantiniyye-oteli-zulfu-livaneli/
Şu ana kadar okuduğum ve hiçbir şey anlamadığım ilk Tess kitabıydı ! Her şey havada kaldı,hiçbir soruya cevap bulamadım ! Hiçbir şey umduğum gibi gitmedi ! iki sayfada bir yeni biri türedi romanda https://fistiklitombi.wordpress.com/2015/04/25/buz-gibi-soguk-tess-gerritsen/