Berfin., 319 adet değerlendirme yapmış.  (5/46)
Dünyayı Güzellik Kurtaracak (Aforizmalar)
Jordan'ın Peşinde (Hundred Oaks,#1)
Jordan'ın Peşinde (Hundred Oaks,#1)

1

Yarım bırakmamak için zor tuttum kendimi. Acayip boş bir kitaptı. Karakterlere ısınamadım ayrıca çok tutarsız ve saçma davranışları vardı. Okudukça size bir şeyler katmasını bırakın tam tersi bir şey eksilten bir kitaptı.Okumayın!

Paramparça (A Wicked Saga #2)
Paramparça (A Wicked Saga #2)

7

Paramparça bitti... Şimdi ben dex üçüncüyü çıkarana kadar iptalim 😑 Öncelikle bir eleştirim var. Onu dile getireyim sonra nasıl ayılıp bayıldığım yazacağım 😂 Kadın karakterler hep tahmin edilen şey olmak zorunda mı ? Mesela Alex'in melez olması, yakın zamanda ki karanlık elementlerden Layla'nın da aynı şekilde melez olması ve en son Ivy'nın buçukluk(melez) olması... Böyle olunca artık biraz farklı olaylara yönelmesini ister oldum. Yani beklenilenden farklı olması ya da en azından diğer kitaplarındaki benzerliklerinden kurtulmasını istiyorum. Ama sadece bu açıdan eleştiriyorum yazarı. Karakterleri ve heyecanlı,akıcı anlatımı her zamanki gibi çok iyiydi. Ivy-Ren-Tink üçlüsü kırdı geçirdi ortalığı. Özellikle Tink ve bu kitapta dönüştüğü muhteşem haliyle beni benden aldı. İlk kitaba göre fae alemini daha iyi anlatmış bu yüzden daha çok akıcıydı. Ve Ren Ivy yakınlaşması kitabın sayfalarını alev alev yaktı 😍 Tink olmasa kitap biraz daha olay odaklı gidermiş ama iyi ki öyle olmamış komik diyalogları ile güzel bir harmanlanmış kitap. Eh kötüler de her zamanki gibi kitapların olmazsa olmazı. Fae Prens, Ivy'nın peşinde. Onu hamile bırakarak tüm fae alemini dünyaya getirmeyi amaçlıyor. Ve onu durdurmak sanırım en en zorlu şey olacak. Acayip nefret ettim şu Prensten.. Özellikle bizim ikiliye yaptıkları kitabın sayfalarına dalıp, boynunu gövdesinden ayırmak ile gözlerini oymak arasında gidip gelmeme sebep oldu.. (seri katil ve düşünce dünyası 😂) Kitapta kime güveneceğime karar verememişken, son sayfalar da olan gelişmeler iyiler geldi dedirtti. AMA tahmin etmiştim ve bu beni epey üzdü. Yazarın bir an önce şu benzerliklerinden kurtulması lazım. Tüm kitaplarını okumuş olan ben artık diğer serilerinden yola çıkarak çıkarımlarda bulunabiliyorum ve bunların tutması da fena halde canımı sıkıyor... Yinede seviyorum bu kadını ya. Güzel bir seri eksikleri olsa da tavsiye ederim. Ama ilk kitapta dediğim şeyi yine diyeceğim; ben Fae alemini Karen Marie Moning 'den okumayı seviyorum. http://satellitebook.blogspot.com.tr/2017/01/paramparca-wicked-saga-2-jennifer-l.html

Tess ve Q - Dönüşüm (Monsters in the Dark, #2)
Bodyguard  (Gamble Brothers, #3)
Keder (Öngörü serisi #4)
Keder (Öngörü serisi #4)

9

http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/11/yorum-amy-bartol-keder-ongoru-serisi-4.html Şuan kitabı övmekten başka hiçbir şey yapmak istemiyorum. Ama öncelikle eleştirdiğim birkaç noktadan bahsedeyim sonra methiler düzerim. İlk olarak neden her yeni karakter, “Evie aşkından ölüyorum. Sen sadece benimsin!” modunda? Tam Russell bitti derken Xavier diye bir manyak geldi… Birde Brennus var zaten onu unutmak imkansız.. İkincisi de Russell’ın Anya ile olan yakınlaşması. Bu yakınlaşma biraz hızlı olduğu için bana samimiyetsiz geldi. Yani ilk başlarda öyleydi neyse ki sayfaları çevirdikçe bu duruma alıştım. Olaylar yeterince çeşitli ve hareketli yani ne ararsan var. Bu yüzden de ekstra bir şeyler katmak için yeni karakterleri ekleyip, onu da sürekli Evie’nin peşine düşen biri yapmak açıkçası biraz sıkmaya başladı. Hava epey bir kasvetliydi bugün. İstanbul kapkaranlıktı ve ben tam o sıralarda bu kitabı bitirmemek için direniyordum. Ah bir de o son sayfaların duygusallığı yok mu? Havada böyle olunca resmen olayların içine girdim, kitabı yaşadım… Kesinlikle heyecanı üst seviye de tutan bir kitaptı. Ve ilk kez Russell ağzından olan bölümler sinirlerimi zıplatmadı. Sebebi sanırım artık Reed ve Evie’nin arasına girmeyecek olması. Bu yeni gelişme ‘team Reed’ diyen bizleri epey sevindirecek gibi. Bir de artık Reed ile kanka olacaklar desem yeridir😂 Evie bu kitapta ince bir ipin üstünde yürüyor. Bir taraftan babası Tau (amacını henüz anlayamadım.) diğer taraftan Brennus ve Xaiver. Eh üstüne bir de kızın ruhunun cehennemde olmasını isteyenler derken hangi olaya odaklanacağınızı şaşırıyorsunuz. Ama bu durum beni rahatsız etmedi aksine acayip heyecanlandırdı. Zaten serinin özelliği bana kalırsa bu, birden çok olayın gerçekleşmesi. Bir de yeni karakterler var. Anya dışındakileri kesinlikle sevmedim. Ah bir eleştirim daha var. Anya’nın konuşmaya çalışmasını neden turistlerin Türkçe konuşmaya çalışması gibi çevirmişler? “Ben gitmek, sen gelmek…” şeklindeki diyalogları sinirlerimi bozdu. Her kitap daha da iyiye gidiyor bence. Umarım diğer kitap çabuk çıkar da çözülmemiş meseleleri açıklığa kavuşturur. "Sensiz kaybolurum Evie. Sadece gözlerinin içinde var oluyorum."

Hesaplaşma (Tutku Oyunları Serisi, #3)
Hesaplaşma (Tutku Oyunları Serisi, #3)

7

http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/11/yorum-hesaplasma-tutku-oyunlar-serisi-3.html Nedensizce… Nefret ede ede… Okuyorum bu seriyi J Bu neydi yahu! Şimdi ben Anton’u sevmiyordum. Hatta sevmemeye yemin etmiştim ama sanki duygularım kendisine karşı birazcık azcık değişmiş olabilir. Ama emin de değilim. Seri kaldığı yerden, pardon yayın evinin daha fazla kazanması için kitabı böldüğü yerden devam ediyor. Olaylar ve hareketlilik bu kitapta çok daha fazlaydı. Her şey düğüm oldu derken son sayfalar biraz anlamamı sağladı bazı şeyleri. Claire’in peşindeki adam, Anton’un evindeki kişilerin aslında kimler oldukları, geçmişinden kesitler ve son sayfadaki şimdi ne olacak soruları ile serinin en beğendiğim kitabı oldu kendileri. Hala ilk kitap içimde bir yaradır ama bu kitap AZ da olsa telafi etti ilkini. Konudan bahsedemeyeceğim çünkü kitaplar o kadar iç içe ki birinci kitabı özetleyip ikinciden azcık bahsedip öyle bu kitaba gelmem gerek. Bu arada Harry sevemedim seni… Diğer kitap ne zaman diye soracağım hiç aklıma gelmezdi ama diğer kitap ne zaman? :)