Kimliğimizi koruyorken aynı zamanda evrensel olabilmeyi başarabilecek miyiz? Bu sorunun cevabını aramış yazar.
İnsanlık ortak kader olarak varlığını devam ettirebilecekse bu hedefe; ortak bir kaderin paylaşıldığının bilincine varılarak farklılıklarımızın bir çatışma vesilesi yapılmasının önüne geçilerek daha iyiye akıl, bilim ve ahlakın rehberliğinde varılabilir. Benim yazarın bu eserinden çıkardığım özetin özeti....
Geçmişten geleceğe Osmanlı tarihine ışık tutarken geniş bir penceren çıkarımlarda bulunuyor. Osmanlı Devletinin son imparatorluk olduğunu ilginç detaylarla bu güne aktarıyor.
Şu ana kadar okuduğum kısmı ile kitap beni Ortaçağ Avrupasına aldı götürdü. Detaylı değerlendirmemi bitirince yazacağım. Epey hacimli olmakla birlikte çevirmeni Şadan KARADENİZ'in akıcı üslubu ile rahat okunuyor diyebilirim. Kitabı okuduktan sonra yapacağım değerlendirmenin ana fikri polisiye havası verilmiş olmakla birlikte ortaçağ hıristiyan dünyasının siyasal ve ilahiyat tartışmalarını başarı ile yansıtması olacaktır. Din ve mezhep savaşları ile siyasal gücün paylaşımı... Ekonomik düzen ile kilisenin ilişkileri.... İlahi olan ile seküler olanın gelişimi... Latince kavramların günümüzde kullandığımız bir çok kelime ve terimlerin de kökenini oluşturduğunu farkettim. Kitap bana tarihi-dini-polisiye harika bir keyif yaşattı. Beğendim.