Nazım Hikmet Ran'ın 100 Temel Eser'de de yer edinen masallarından oluşan 108 sayfalık kitabi. Bir çırpıda okuyabilecek kadar yalın bir dile ve yine su misali bir akıcılığa sahip. 👌 * Bakmayın öyle masal kitabi olduğuna , zira cok guzel mesajlar da veriyor masalların içinde. Her yaştan okura hitap etmiş Nazim Hikmet. Belki çocuk gözüyle,hayal dünyalarının genişliğiyle cok şirin bir eser ama büyükler olarak da verilen mesajları alip saklamamız lazim diye düşünüyorum. 🌿📖 * Çok rahat sekilde öğrencimize, çocuğumuza , küçüğümüze okuyacağımız ve kendimiz basta olmak uzere dersler çıkaracağımız tatli bir eser. Cem Kızıltuğ'un resimleri de tipki kitap gibi ayni sirinlikte. 👍Ozellikle kitaba adını veren Sevdalı Bulut masalı çok hoştu. Allem Kallem ve Kör Padişah masalları da cok hosuma gitti. Keyifli okumalar dilerim 🌿☘ *
İş , aş bulmak umuduyla dağ köylerini bırakıp Çukurova 'ya giden Memet , Memet cocuk , Yusuf , Aşık Ali ve Hösük'ün çektiği çileleri kaleme almış Yaşar Kemal..Yine fakirlik, iş bulma derdi, yine Çukurova 'nın zalim yüzü, yine ağa zulmü, yine sarı sıcak , yine o zalim sivrisinekler...🌿 * Yaşar Kemal'in diyalogların hakim olduğu , yine Çukurova 'ya dair mükemmel tasvirlerle dolu 92 sayfalık kitabi. Umudun fakirin ekmeği olduğunu net sekilde görüyoruz kitapta. O umut ki bu beş kafadari, bu beş muhtacı bir noktadan sonra Höyükteki Nar Ağacı' nı bulmaya teşvik eder. Varın gerisi sizin okumanıza kalsın.
Kurtuluş Savaşı döneminin lokal seviyede bize yansıması olmuş bu kitap. * İlim askina,hak askina,halk askina bir kadın olarak verilen mücadelenin en samimi ve tesirli örneklerinden biri sanirim Vurun Kahpeye...😞 * Merkezde imkan varken ,taşrada görevini ifa etmek isteyen idealist bir öğretmenin Anadolu'nun bir kasabasında görevine başlamasıyla nice zorluğa gebe bir süreç de başlar. Yaklaşan Yunan işgalinden daha büyük bir tehlike vardir; insanlarin köhnemiş zihniyeti..Dini,halka nefret pompalamaya vasıta olarak kullanan bir hacı, taşranın sadece ekonomik durumundan güç alan ileri gelenleri...Başlarda sadece eğitim ozelinde devam eden sancılı sürecin Yunan işgali ile birlikte bir var olma çabasına evrilmesi...Bir kadının,eğitimci bir kadının küflenmiş zihniyete karsi verdiği amansız mücadele. Aşkla şekillenen ama onurdan,gururdan,cesaretten en ufak sekilde taviz verilmeden yapılan bir tabiri caizse savaş. Isgalciye, cehalete, sapkınlığa karşı verilen savaş...Ve sonu itibariyle de beni derinden sarsan bir kitap oldu...😞 Bir Iran yapımı olan Sorayayi Taşlamak filmi geldi aklima,izleyenler bilir. Bir de karakter olarak Çalıkuşu Feride geldi aklima. Okumak ve ders çıkarmak gerek bu kitaptan. * Dili itibariyle fazlaca kullanılan eski kelimelerin mevcut olması ( her ne kadar sayfa altlarında kelimelerin günümüz Türkçesi karşılığı bulunsa da ) okumayı bir nebze de olsa sıkıntılı kılmış. Ama bu demek değildir ki akıcı ve anlaşılır bir eser degil.
Belgesel romanın edebiyatımızdaki en iyi temsilcilerinden Hıfzı Topuz'un kaleminden çıkma Vatan Şairi olarak anılan Namık Kemal'in yaşam öyküsü. 🌿 * Namık Kemal'i daha yakından tanıyabilmek, fikri ve eylemsel yönlerinde dair bilgi sahibi olabilmek adına faydalınabilecek bir eser olduğu aşikar. 👍 * Istibdat baskılarına,zorbalığına karşı durmak adına Ziya Bey, Suavi ve Agah efendi olmak uzere bir Jön Türkleri hareketi başlatarak Fransa'ya doğru başlayan bir süreç...Sonrasında bu grubun kendi içindeki fikir ayrılıkları ve fiili ayrılıklar...Hakkında yakalama kararları, tutukluluk dönemleri, sürekli bi arayış icinde olma çabaları, gazetecilik hayati, şairlik hayati hepsi kitap içerisinde mevcut.Ozellikle mektuplardan yine onun düşünce hayatına ve özel hayatına dair çıkarımlarda bulunabiliriz. 📖 * Fransa sürgünü ama orada birçok Avrupa ülkesini gezme imkanını buluyor. Düşünsel yönden kendini geliştiriyor. Yeni bir yönetim anlayışını, demokrasiyi, parlementer sistemi savunuyor Namık Kemal. Ve bunun mücadelesini veriyor. Sonrasında bir Midilli Mutasarrıflığı,Rodos ve son olarak Sakız Mutasarrıflığı ile son bulan bir hayat. * Padişah karşıtı olmasına rağmen hayatının son 10 seneden fazlasını padişaha sonsuz bağımlılığı ile geçirmesi de gerçekten ilginç. Nerde kalda dava,mücadele dedirtiyor insana.
Çukurova kralı bu kez coğrafyasını değiştirmiş, Istanbul'u mesken yapmış romanına. Çok da güzel yapmış. Bunun altından da en iyi şekilde cıkmış vesselam. Nasil mi? Bize romanın geçtiği coğrafyayı, denizi yine o bilindik, insanın gözü önündeymişcesine görmesini sağlayan betimlemelerle yapmis. Sözün kısası; yine kelimeleriyle resim çizmiş Yaşar Kemal. 🏞 * Kitaptaki karakter analizleri de tipki diger romanlarındaki gibi harika. Zeynel,bir cinayetle büyüyen,olmadık seyler üzerinden toplum yozlasmasinin en guzel örneği olarak kahramanlastirilan bir karakter. Bire bin katılmış Zeynep ozelinde , toplum nezdinde. Digeri ise Balıkçı Selim,doğa aşığı, içine kapanık, kendine Yunusları dost edinen,toplumdan,insandan uzak.. 🌿 * Istanbul'un toplumsal durumunu en guzel sekilde yansıtan, betonarmenin egemenliğine giren doğanın bir nevi üzüntüsünü yasattiran bir roman bu. Bir sosyal panaroma, bir doğa haykırışı. Doymak bilmez insanoğlu.. Denizi de kusturdu kendine. Oysa Yunuslar kaderiydi Marmara'nin, Ege'nin.. 🐬 * Zeynel' in olduğu bölümlerde aksiyon tadında akan,her türlü keşmekeşi icinde barındıran,sürekli bir kovalamacanın icine okuyucu alan bir kitap. Ama salt bunlar degil. Manasi derin. Dedik ya toplum tarafindan bire bin katilmis bir karakter. Onun ozelinde toplum psikolojisi cok iyi yansıtılmış. Selim karakteri ise bana daha yakındı. Doğanın adami, daha içsel, daha duygusal. Verdiği mücadele takdire şayan. Yer yer o da yine toplumun dezenformasyonuna uğrasa da
"Çalışma, kapitalist toplumlarda her türlü entellektüel soysuzlasmanin ,her türlü organik bozulmanın sebebidir. " "Tüm bireysel ve toplumsal sefaletler proletaryanın çalışma tutkusundan doğdu. " "Yoksul ulusların bünyesindeki halk,rahat yaşıyor; zengin uluslarda ise halk her zaman yoksuldur. " Lafargue dönemin ABD ve Ingilteresini ,eski uygarlıkları kendi ülkesiyle kıyaslama yoluna gitmis. Işçi sınıfın yani proletaryanın sömürülmesi, kapitalizmin nasil işçi sınıfının tabiri caizse iliğini kuruttugunu bizlere açıklamış. 👍 Proletaryanın maalesef icinde bulunduğu durumun nasıl şuursuz bir parçası haline geldiğini, mekaniklestigini ; makinelerin yapması gereken isleri nasil kendilerinin yapmaya mecbur kılındığını acı sekilde bizlere gösteriyor. Ozellikle çalışma saatleri konusunda geniş bir eleştiri var. Kapitalist sistemin yoğun çalışma saatleri ile insanlığın bu geniş, üreten, ortaya bir seyler koyan kesimini nasil sağlıktan ettiğini, çürümeye mecbur ettiğini acı sekilde söylüyor. Az çalışmak. Olabildiğince beden yükününün gerektirdiği islerden insanları muaf tutmak..Yazarın temelde savunduğu değerlerden. Yazar yine kitap boyunca proletaryaya da bu konuda agir eleştiriler getiriyor. Bu üreten grubun nasil icinde bulundukları şartları kayıtsız şartsız kabul ettiklerini eleştiriyor. Daha kötüsü iş , iş diye dayattiklarini kabullenemedigini ifade ediyor. Yunan medeniyetinden örnekler ile el gücü , kol gücü gerektiren islerin sadece kölelere özgü olduğunu, insanlarin bu tip şeylerden uzak durması gerektiğini ideal olanın bu olduğunu bizlere bir nevi savunuyor. Hani günümüzde cok mu farkli ?Kesinlikle Hayir. Yine ürettiği halde çabasının karşılığını alamayan ve ezilmeye mahkum olan ,hem maddi hem de manevi hatta fiziki anlamda da yokluğa sürüklenen bir proleterya dünya geneline hakim.Burjuvazi nasil daha fazlasını elde edebilirimin hesabını yaparken,bir eli yağda bir eli balda iken proletaryaya en ağır şartlar altında çalışma imkanı sunuyor. Bedenini sömürüyor. Oysa ki tembellik bütün insanlarin hakkı degil mi ?
Yaşar Kemal,bir Çukurova kahramanı. Edebiyatimizin Nobel'e aday gösterilen ilk ismi.Bir yazı makinesi.Benim gözümde Türk Edebiyatının kralı.🤴 1962 ve 1995 yılları arasında Yaşar Kemal'in gazetelerde,dergilerde yayımlanmış yazılarından oluşan eseri.📖 Büyük ustayı tanımak,hayata bakışını anlamak,siyasi,edebi,sosyal yönünü cok daha yakından gözlemlemek adına müthiş bir kaynak bu eser.👍 Hemen hemen birçok konuda fikrini oldukca güçlü,cesur ve de gerçekçi bir şekilde ortaya koymuş kitabında yazar. O donemi okumuş, araştırmış ve yine o dönemde yazarlık yaşamını inanilmaz zorluklar altında yapmaya çalışmış ,hapisanelerde yasamak zorunda bırakılmış yazarları göz önünde bulundurunca Yaşar Kemal'in bu düşünce biçimiyle dönemin baskıcı rejiminden oldukca az hasar gördüğünü söyleyebilirim. Özellikle ülkemizi yönetenlere dair söylemleri , demokratik ortamın olmadığına dair görüşleri ve yine oldukca uzunca fikrini ifade ettiği Kürt halkının daha özgürce yaşayabildiği, dilini konuşabildiği, kültürünü yaşayabildiği bir ülke inşaa edilmesi gibi konulardaki fikirleriyle oldukca cesur, sözünü sakınmayan bir yazar olduğunu söylemek güç degil. Bu söylemlere rağmen hayatının büyük çoğunluğunu demir parmaklıklar arkasında geçiren, ki başta kendisinin de cok sevdiği Nazım Hikmet'i göz önünde bulundurunca hapis hayatından kurtulması onun icin dönem itibariyle büyük şans. 🧐 Yaşar Kemal'in yine yazmis olduğu birçok eser hakkında-doğal olarak en fazla Ince Memed- görüşlerini de yine kitapta görebilirsiniz. 👀 Bunların yanısıra birçok yazar arkadaşına dair görüşleri de yine kitapta yer edinmiş. Özellikle William Faulkner ve Sait Faik sevgisini de kitabi okuyunca net sekilde öğreneceğiz. 👍 Yaşar Kemal'in eserlerini oluştururken gezmedik koy, kasaba , sehir bırakmadığını az cok eserlerini okuyanlar anlar zaten. Iste buna dair de yine görüşleri de kitapta yer edinmiş. ✔ Ozellikle ülkemizdeki yönetim anlayışına,donemin baskıcı zihniyetine bir hayli icerledigini ve bundan şikayet ettiğini cok net sekilde görebiliyoruz. Keza yabancı basına verdiği röportajlarda buna cok geniş bir şekilde yer ayırmış.