http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/09/natasha-boyd-aska-var-msn-eversea-1.html Baylar bayanlar... karşınızda Jack Eversea!!! Bir adam düşünün, yakışıklı, seksi, karizmatik... hatta düşünmeyi bırakıp direk bütün kızların ayılıp bayıldığı- en azından izleyenler- Sam Heughan'ı yani nam-ı diyar Jamie'yi gözünüzün önüne getirin! Bu adam, bir gün sizin yaşadığınız kasabaya geliyor ve siz onun oynadığı karaktere, Jamie'ye aşıksınız. Onunla karşılaştınız. Ne yaparsınız? (Sam üzerinden örnek verdim çünkü aklım onda :D Başlarda Kıvanç diyeyim dedim ama cıks, adam bana itici geliyor o yüzden vazgeçtim :)) Merak mı ediyorsunuz? Yazarın dili akıcı, sade ve okuru sıkmadan su gibi akan bir üslupla yazmış kitabı. Elinden bırakmak istemiyorsun, bitmesini ise hiç istemiyorsun! Okurken gülümsüyorsun, kıkırdıyorsun, eğleniyorsun. Zamanın nasıl geçip gittiğini anlamıyorsun. Her an bir yerden karşına hayran olduğun bir ünlünün çıkmasını bekliyorsun. Yani düşünsenize şöyle köşeden bir adet Jamie fırlasa fena mı olurdu ;)O zaman sizi şöyle bir köşeye alalım elinize kahve verelim ve "Aşka Var mısın?" kitabının sayfalarıyla sizi baş başa bırakalım. :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/09/evangeline-collins-yedi-gun-yedi-gece.html Veee bir historical daha bitirmiş olmanın verdiği hazla bu yorumu yazıyorum. Sizlere bir şey itiraf edeyim mi uzun zamandır bu kadar iyi bir historical okumamıştım. Konusu farklı, karakterleri farklı ve kurgu farklı! Baştan aşağı değişikti. Alışıla gelmişin dışında erkek karakter bir dük, kont, vikont falan filen değil sadece varlıklı bir "bay"dı. Ve kadın karakter de yine alışılagelmişin dışında saf, masum, bir erkeğin tutkusunun ve dokunuşunun ne demek olduğunu bilmeyen bir kadın değildi. Kadın karakterimiz Rose, bir hayat kadınıydı! Demiştim size konu farklı diye :)) Konusunu size kısaca açıklamak gerekirse, James, kağıt üzerinde bir evliliği olan varlıklı adam. Rose masraflarını, borçlarını ve kardeşinin eğitimini karşılamak için tek çıkar yol olan ayda bir hafta genelevde fahişelik yaparak para kazanan bir kadın! Bir gün James, Rose'un çalıştığı eve gider ve aralarındaki kurgu da bu şekilde başlar. James, aşkı tatmamış bir adam ve Rose ise genç kızlık hayallerinden vazgeçmiş bir kadın. Birbirlerine ilaç gibi geldiler vallaha :) Size farklı derken bunu kastettim işte. Genelde bir tarihi aşk romanı elimize aldığımızda bir dük, kont falan okumayı bekliyoruz. Okuduğumuz kadının bir erkeğin ihtiyaçlarından bir haber olduğu, bakire, saf olduğunu okuyoruz. Gerçi Rose'da saf, masum... sadece bu yola girmek zorunda kalmış... başka bir çıkar yol bulamamış. Ama bu kitapta farklı! Değişik! Beklenenin dışında, şaşırtıcı ve mükemmel! Açıkçası konusundan, okuyacağım kadının bir hayat kadını olduğunu anlamıştım ama bu kadın okuyacağım kurguda bu kadar güzel bir birleşim, duygu yoğunluğu ve aşk beklemiyordum. Kitap içeriğine giren bir yorum yapmak istiyorum deli gibi... ama biliyorum ki bu kitap okunmalı! Anlatılmamalı! Okunmalı, hissedilmeli ve bayılınmalı ;) Gerçi bu türü sevenlerin bu kitabı okuduklarını ya da en azından aldıklarını ve okumak için sırada beklettiklerini düşünüyorum. Vay canına bu günleri de gördük! Bir tarihi aşk romanında bir bay, bir hayat kadınına aşık oldu! Vahoooow!!! :)) İkinci kez okumak istediğim kitaplardan biri oldu diyebilirim. Yorumumu uzatmadan bitirmek ve sizlere de mutlaka okuyun demek istiyorum.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/09/fatma-erdek-erken-ruya-zamanlar.html Sen hep yaz kadın, bende hep seni okuyayım! Allah'ım bu nasıl bir kalem, nasıl bir yetenek, nasıl bir kurgu yeteneği, nasıl bir duygu anlatımıdır! Bir insanın bu kadar iyi kitaplar yazması ayıp ya! Etkisinden çıkıp yeni bir kitaba geçmek zor oluyor. :( Fatma Erdek'in okuduğum 3. kitabıydı ve her seferinde elime merakla aldığım, bu sefer beni nasıl bir aşk bekliyor heyecanıyla okuduğum 3. kitap! Hep derim Kara Kış Beyaz düş benim favori Fatma Erdek kitabım diye ama şuan kararsız kaldım. Bu da çooook güzeldi! İçime işleyen o aşk var ya... Her seferinde beni şaşırtacak bir hikaye ile karşıma çıkıyor Fatma Hanım. Bu sefer de aynı şaşkınlığı yaşadım bu kurguda da. Bu sefer ki aşk geçmişte yarım kalmış bir aşkın küllerinin tekrardan alev almasıydı. O aşkı her satırda her sayfada nasıl hissettim anlatamam. oldukça zevk verdi o aşka tanık olmak! Özellikle hiçbir duygunun gizli kalmaması süperdi! Eser neler hissediyor, Nehir neler düşünüyor her ikisinin tarafından da okuduk,hissettik onlarla beraber yaşadık bu aşkı. Bu kitap için yorum yapmak o kadar zor ki! Ne desem kitabı anlatmak için yeterli olmayacak, nasıl övsem kitabın yeterince değerini veremeyecek gibi geliyor. Okuduğum en güzel,kaliteli ve duyguları okura hissettiren kitaplardan biriydi! Bu yazarı mutlaka okuyun! Her kitabını okuyun! Her kitabı raflarınızda yer alsın! Her kitabı baş ucunuzda bulunsun! Bence yazarın kalemiyle tanışmak için muhteşem bir kitap ve kaçırırsanız çok şey kaçırırsınız diyorum ve susuyorum! Böyle kitaplara pek bir şey söylemeye gerek yok bence! Alıntılar için: http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/09/fatma-erdek-erken-ruya-zamanlar.html
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/kristen-proby-kac-benimle-with-me-in.html Aspendos fanı olma yolunda ilerliyorum... Aslında Aspendos, kitaplığımda bulunan en çok yayınevlerinden biri olma yolunda ilerliyor da diyebiliriz :) Bir Aspendos kitabı daha bitti.Tatildeyken, sahilde güneşin altında uzanırken çok rahatlıkla okunacak, sıcacık aşk hikayesiydi. Keyif veren, gülümseten, su gibi akan,sinir etmeden, zaman zaman eğlendirip iç çektirten bir kitaptı. Tabi beğendiğim yerleri kadar beğenmediğim kısımlarda vardı ama ilk olarak beğendiğim kısımları söylemek istiyorum.Tanışmalar, sevgili yolunda ilerlemeler, sevgili olmalar, iki sevgili ilişkileri çok güzeldi. Sam'in Luke'u koru modu tam bir abla gibiydi. Aile ilişkileri, aşk ilişkileri tam rayındaydı. Çok sevdim, zevk alarak okudum ama... İşte bu kısımda olumsuzluklar devreye girdi.Her şey iyi güzeldi ama zaman zaman yazarın fazla aşk böceği modunda yazdığını da düşündüm.Çünkü bazen Luke ve Natalie arasındaki aşk fazla vıcık vıcık olmaya başlıyordu bu sırada yer mekan kişiler değişip tekrar Luke ve Natalie'ye dönüldüğünde her şey yine güzel oluyordu. Hani o kısımlardaki vıcıklığı es geçersek kitabı beğendim. Ayrıca kitaplarda şu gereksiz küsmeler, tripler, ayrılıklar ya da 3. kişilerin çevirdiği entrikalar falanlar filanlar yüzünden olan mutsuzluklar yoktu.Kitap kelimenin tam anlamıyla mutluluk doluydu! Bunu özellikle çok sevdim :) Bazı yerlerde imla hatalarına denk geldim ve çeviri olarak da hatalı olan, aslında hatalı demeyeyim de devrik olan cümleler vardı. Onlarda olmayaydı iyiydi. Bütün bu şikayetlerimi bir yana bırakırsak kitabın konusu güzeldi, okurken de oldukça hoşuma giden bir kitap oldu. Benim için tam bir tatil kitabıydı. Özellikle mutlu son olması çok güzeldi. Ben mutlu sonların insanıyım! :) Kitaba dair yorumumu bu şekilde bitirdikten sonra sizlere seriye dair bir bilgi vereyim istiyorum. Kaç Benimle kitabı sekiz kitaplık bir serinin ilk kitabıydı ve her kitap aşk hikayesi olmasının yanında bir karakteri anlatıyor. Bu kitapta Natalie ve Luke'u okudum ikinci kitapta da Natalie'nin ev arkadaşı Jules'u okuyacağız. Ben beğendim, fena bir kitap değildi. Çok çok çok iyiydi diyemem ama yine de güzel bir kitaptı. Büyük beklentilerle okunmazsa beğeneceğiniz bir kitap olabilir.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/sebnem-burcuoglu-kocan-kadar-konus.html Çıktığı günden beri gündemden düşmeyen ve herkesin konuşup durduğu kitap Kocan Kadar Konuş'u okuyanların arasında yerimi aldım :) O kadar reklam, tanıtım yapıldı ki sanki okumamakla çok şey kaybediyormuşum hissiyatına kapıldım açıkçası. Bahsedildiği kadar eğlenceli bir kitaptı, tam yaz kitabıydı, sahilde alacaksın eline güneşlenirken okuyup eğleneceksin o derece yani ama.. ama bence eğlence kısmında evet bahsedildiği kadar var ama yere göğe sığdırılamayacak bir kitapta değildi. Hani bazı kitaplar vardır seni okurken eğlendirir,güldürür ama yanı zamanda hissedilen duyguları da sana yansıtır bu kitapta o yoktu. Bence sadece eğlendirmek, güldürmek okura iyi vakit geçirtmek olabilir kitabın amacı. İçinde yazılan aşkı hissetmek mi? Yok canım mümkün değil! Her şey fazla duygusuz, yüzeyseldi! Bütün bunların yanında kitabın benzetmeleri süperdi! En çok o kısmını beğendim. Belirli bir yaştan sonra koca muhabbeti kısmı da çok doğruydu! Arkadaş daha 26 yaşındayım etrafımdakiler evde kaldın modunda benden bir sevgili bekliyorlar! Yav ne derdim var da bir erkek saracağım başıma ama değil mi ;) :P Neyse... yorumu fazla uzatmayacağım. Eğlenceli ama duygu konusunda eksik bir kitaptı! Bu tür kitapları sever okurlar var biliyorum o yüzden onlara tavsiye ederim. Hani günlük konuşma dilince yazılmış, güldüren kitapları sevenler okusun. Ama benim gibi kitapta duygu arayan o duyguyu hissetmek isteyen bir okura da tavsiye etmem. Kısacası ruh haliniz eğlenmek istiyorsa okuyun diyorum ve sıyrılıyorum işin içinden :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/michelle-valentine-kalbimi-salla-black.html Öncelikle itiraf ediyorum ki kitabı almamdaki en büyük etken çevirmeni. Tuğçe Nida'nın çeviri diline bayılmıştım ve şimdi baktım bir kitap daha çevirmiş dedim bu kadın okunmaya değer kitabı çevirir en iyisi İnci sen al oku! İyi ki de almışım ve düşüncelerimde de haklı çıktım. Cidden okunmaya değer! Günahkarlar Turnede serisi ile Rockçılar hayatlarımızda büyük yerler kaplamaya başladılar. Şimdi de Black Falcon serisi ile bir rock grubu daha hayatımızda yer alıyor! Noel Falcon, Black Falcon'ın solisti ve onun gençlik aşkı Lane ile yollarının kesişmesi üzerine küllenen aşkın yeniden alev almasını okuyoruz. Aşkı hissettiriyor, bir erkeğin aşkı nasıl içinde yaşattığını okuyoruz. Cidden, kadın karakterin ağzından anlatılmasına rağmen Noel'in duyguları da gayet güzel yazılmış. Aslında Noel, kendini güzel ifade etmiş, hiç saklamadan... olduğu gibi... Tabi sadece aşkı ve rock değil kitapta anlatılan, arkadaşlık, aile ilişkilerine de değiniyor ve açıkçası yeme de yanında yat diyeceğim bir tat oluyor okur için. Kitabı çok beğendim! =)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/kristen-middleton-atesli-disler-night.html Kitaptaki ateşli kısmını henüz göremesem de dişler kısmını gördüm :) İsimden de konusundan da araştırdıysanız türünden de anladığınız üzere bir vampirli seri... Aslında bu türde kitaplar o kadar çok çıkmaya başladı ki her taraftan bir ara vampir fışkırıyordu şimdi biraz duruldu gibi gelirken karşımıza Ateşli Dişler çıktı. ımm... kitabı beğendim mi beğenemedim mi bilemedim şuan. Kitaba karşı çok karmaşık duygular içerisindeyim. Kapağı evet çok güzel, yazarın anlatımı da fena değil... ama konu ilginçti ancak beklentilerimi karşılayacak kadar iyi değildi ama yine de sonunda beni neyin beklediği merakıyla da okudum. Nick'in ikizi Nathan ile iki kardeş ilişkileri, Duncan ile tanışmaları falan çok güzeldi. Ethan'ın piyasaya çıkması, Nick'i etkisi altına alması falan da fena değildi ama yine de bir şeyler eksik geliyordu okurken. Duygular fazla havada kalmış gibi geldi bana... bir şeyler eksik, tamamlanmamış, olmamış hissiyatı uyandırdı okurken. Aşk... birden oldu ama hadi oldu diyelim bunu biz okurken niye hissedemedik? Vampirli hikayelerde beklediğimiz gizem nerede? Hadi o da azıcık bir şey vardı ama o da yetmedi. Ethan bir anda çıktı, Nick'i etkiledi falan filan... Abi durun bir ya... bu ilk kitap ne oluyorsunuz bir konuyu okurun karafasında oturdun! Açıkçası ne demeliyim bu kitaba dair bilemiyorum. Vampirler dediğimiz zaman... daha başka şeyler hayal ediyoruz. Hadi ben kendimi geçtim benim ilk vampir kitabım Twilight Serisi'ydi ve vampir ile insan aşkları için bir zeminim vardı ama vampir kitaplarının kurtları olan okurlar için bu kitap... çok yetersizdi. Kitabı tavsiye eder miyim diye düşünüp duruyorum ama ne yazık ki tercihi size bırakacağım. Eğer denemek istiyorsanız okuyun, ama beklentilerinizi de çok yüksek tutmayın.