http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/r-k-lilley-ucusta-up-in-air-1.html Ülkemizde gün geçtikçe sayısı artan bir tür olan erotik aşk romanlarından birini daha okumuş bulunuyorum. Evet bu tür ile Fifty Shades of Grey Serisi ile tanıştık ama bir anda patladı bu tür ve birçok yayınevi logosu altında bir çok kitap çıkmaya başladı. Bunlardan biri de R. K. Lilley'in Uçuşta kitabı. Öncelikle şunu demek istiyorum ki, her gördüğünüz CEO'yu Christian Grey her gördüğünüz masum, bakire kızı da Anastasia Steele zannetmeyin. Eğer böyle bir kıyaslama ile okursanız bu tür kitapları hem verdiğiniz paraya hem harcadığınız zamana yazık olduğunu düşünürsünüz. Eğer tarafsız bir şekilde okursanız da keyif alır, aşkı hisseder, fedakarlık ve ilişkilerin samimiyetinin ne kadar tatlı olduğunu düşünürsünüz. Uçuşta kitabımız, Erotik Aşk Romanı ve BDSM türleri arasında yer alan bir CEO olan James Cavandish ile hostes ya da başka bir değişle uçuş görevlisi Bianca Karlsson'ın tanışmasını, ilişkilerine başlamasını ve aralarındaki ilişkinin şekillenmesini konu alıyor. Evet, başta cinsellik kokan bir birliktelik ama tarafların tavırları daha fazlasının olduğunu gösteriyor. Bianca'nın hasta ruhlu babası ve geçmişi... Stephen ile olan arkadaşlığı... James ile tanışması... cinselliği öğrenmesi... James'in hayatında bir yer edinmesi... kurgu güzel, akıcıydı. Seriyi takip edeceğimi söyleyebilirim. Kapak zararsız olsa da eğer yanınızda ne okuduğuna merakla bakan kişiler olma olasılığına karşılık toplu taşımalarda okumayın. İlk elden tecrübe edildi utanç verici olabiliyor ;) Kapak tasarımını çok beğendim, dilerim serinin diğer kitaplarını da bu şekilde kapaklarla tamamlar yayınevi. Çeviri güzeldi, bir iki yerde ufak imla hataları vardı ama onları da önemsemiyorum olur o kadar diyerek geçiştiriyorum. Kitap içeriğine girmeden bir yorum yapacağım çünkü içeriği girersem kitabın okunacak bir tarafı kalmaz o yüzden eğer erotizm okumakta bir sorun yaşamıyorsanız bir el atın bence seveceksiniz diyerek yorumumu sonlandırıyorum. Ahh bir de demeden geçemeyeceğim. Melissa'nın James'in Bianca'ya aldığı Rolex marka saate karşı yaptığı yorum sonucunda merakıma yenik düşerek saate baktım.. .fiyatına da... anammm amma zenginmiş dedim. Cidden booool basamaklı bir rakam tabi yanında bir $ işareti olduğu da düşünürsek. Çok bool basamak demek oluyor :) Son bir şey daha... Bianca James'in hastanedeki konuşmaları çok fenaydı... Bir kitap için çok fena bitti diyebilirim. Neyse susuyorum ve kitabı sizlere tavsiye ediyorum eğer +18 iseniz tabi ki :) Ahh neredeyse unutuyordum. Yayınevini de tebrik etmek istiyorum kitabın arkasına +18 ibaresini koymuşlar...
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/gonca-ciftciogullar-gece-gelen-olum.html İsmin Türk olmasından dolayı beklentilerimi düşük tuttum, kendimi sıkılacağım, "artık bitsin ya" diyeceğim bir kitaba hazırlamıştım ama... İşte bu noktada utandım! Çünkü kitap tahminim çok daha ötesinde bir kurgu, bir olay örgüsü, bir üslup ve bir bütünlük içerisinde yazılmıştı.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/jamie-mcguire-belal-dugun-beautiful-25.html Daha fazla Travis daha fazla Abby diyenlere gelsin bu kitap :) Kısacık insanın içini sımsıcak yapan her satırını yüzünde gülümsemeyle okuduğun hangi ara bittiğini anlamadığın Travis'e daha fazla aşık olduğun Abby'e daha fazla sinir olduğun bir kitap :) Yalnız Abby'e sinir olmanın tek nedeni Travis gibi bir adama sahip olması ;) Ayaklı Bela'da kitabın sonlarına doğru bir yangın çıkıyordu ya kitap ondan sonrasını konu alıyor. Adından da anlaşıldığı üzere yangından sonra neler hissettikleri ve düğünleri sırasında neler hissedecekleri, neler hissettikleri, düğünlerinin nasıl olduğu, ne duyguları yaşadıkları, tereddütleri,destekleri, heyecanları... kısacası duygusal karmaşalarını okuyoruz. Olay, heyecan, adrenalin yok! Sadece romantizm... aşk... sevgi... sadakat var! Düğün kısımları çok güzeldi. Abby'nin endişesi Travis'in ona destek olması, Travis'in annesinin mektubu... sonrasında aradan bir yıl geçmesi ve yeminlerini yenilemeleri... o kısımdaki heyecanları, birbirlerine verdikleri sözler... Cidden sevimli kısacık bir hikaye! Sanki keyifle heyecanla izlediğim bir dizi final yaptı gibi hissettirdi. Eğer diğer kitapları okuduysanız bunu da mutlaka okuyun! Çünkü bunu da çok seveceksiniz. :)) Alıntı falan paylaşmayacağım zaten kısacık bir kitap bence siz okuyun ve kendiniz içindeki aşkı hissedin :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/m-leighton-kotu-cocuklar-tutkudan.html "Nash mi Cash mi?" sorusuna geri dönüyoruz ve seçiminizi soruyoruz. Ben her zaman, ilk kitaptan beri Cash diyenlerdenim ama ne yalan söyleyeyim içimde fena halde Nash'e karşı da bir çekim var. Aslında çekimden çok merak beni çeken... nasıl biri olduğuna dair =) Vee Kötü Çocuklar Serisi Tutkudan Sonra kitabı ile sahalarda yerini alıyor :) Bu kitapta konu sıradan bir aşk hikayesinden çok daha fazlasını barındırıyor içinde. Aşk, macera, aile ilişkisi, kardeş ilişkisi, tutku... her şey var! Tam benlik anlayacağınız! Kapağa veya ada aldanıp da erotik aşk romanıdır bu demeyin içinde çok daha fazlasını barındırıyor ve normal bir aşk romanından daha fazla erotizm yok! Bu kitabı o kategoride değerlendirmek bence yetersiz... Bu kitap hatta seri daha çok aşk romanı kategorisini hak ediyor :) Ben kitaplarda biraz adrenalin seven bir okurum. Tadında bırakılırsa eğer... ve bu kitapta aşk ve adrenalin tam tadındaydı.... Hele fazla uzatmadan gerektiği şekilde gitmesin olayların, dallanıp budaklanmadan sıkmadan bunaltmadan tam kıvamında kalması şahsen beni çok daha fazla tatmin etti bir okur olarak. Bu yazar biraz da bu yüzden seviyorum. Her şey tam kıvamında... aşırıya kaçmıyor, uzatmıyor, sıkmıyor, gereksiz detay vermiyor... okuru soğutmuyor! Eğer aşk romanı severiyseniz ve benim gibi içine biraz heyecan da katılmasını seviyorsanız bu seriye mutlaka bir bakmalısınız. Bayılacaksınız. Ben çok sevdim bu seriyi ve sonuna kadar Cash diyenlerdenim, inşallah son kitapta Nash'e kaymayacağım :)) Kitap benden 5 üzerinden 5 aldı arkadaş! Bu kadar :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/vefa-enver-bana-prenses-deme.html Çok güzeldi, çok beğendim, bazı yerlerde eğlendim bazı yerlerde sinirlendim... Hatta içimden bir şeylerin koptuğu anlar bile oldu kitabı okurken. Yazarın kalemine üslubuna değinmeden direk yoruma geçeceğim çünkü Vefa Hanım'ın kalemini çok sevdiğimi bildiğinizi düşünüyorum Ne yazsa okurum dediğim nadir yazarlardan biri kendisi :)) Size de tavsiye bence bir okuyun! Hatta Bana Prenses Deme başlamak için mükemmel bir kitap ;) Ah...bir de kitap içeriği olan bir yorum olacak haberiniz ola. Sonradan uyarmadı demeyin! Nil'in prenses takıntısını çok iyi anlıyorum. Babamda aynı şekilde bana prenses der ve kendimi onun yerine koymak, ne hissettiğini tahmin etmek hiç zor olmadı benim açımdan. Hatta çoğu zaman kendimi Nil'in yerine koydum da... Keşke bende kendi Yiğit'i bulabilsem diye de düşündüm. Size bir sır vereyim mi? Nil ve babası arasındaki çoğu konuşma, babamla benim aramda geçiyormuş gibi hissettim. =) Murat'ı hiç sevmedim ama bir o kadar da Yiğit'i sevdim. Murat bana en başından beri çok kötü değil de güven verici gelmedi. Hep bir şey bekledim ondan... Tamam kitabı ikinci okumam olabilir, ama ilk okumamda da Murat'ı sevmemiş baştan bir soğukluk hissetmiştim ona karşı... Ama Yiğit... ahhh Yiğit <3 Ayrıca kitaptaki olayların yanında benzetmeler çok güzeldi. Çok sevdiğimi söylemeliyim. İlk okuduğum zaman hep Gamze'yi Yiğit'in sevgilisi zannettim ve ona karşı bir uyuzluk moduna geçmiştim yani Yiğit Nil'in sevdiceği olmak zorundaydı ama şimdiki okumamda Gamze'yi sevdim. Gerçekten çok tatlı bir genç bayan :) Ve Tuğba'da yani Tuğba çıktı... Resmen bir alev topunu canlandırdım gözümde. Murat, Gamze, Yiğit ve Nil'in otelde kaldıkları zamandaki içlerden konuşmalarda koptum. Hepsi aynı şeyi düşünüyor olmaları çok güzeldi. ;) kahkaha atmama elde değil ;) "More than handful is wasteful" sözünü çok sevdim ilk kez bu kitapta duydum ama ne yalan söyleyeyim hemen benimsedim bu sözü .Yiğit'in bu sözü bağdaştırdığı konuyu bir filmde kız babasına soruyordu ve babası da avucu doldursun yeter demişti bu sözü okuyunca direk o film geldi aklıma ve umarım gerçekten yeterlidir fazlası ziyandır değil mi ama =) İlk okuduğumda, Yiğit'in annesinin Nil'i arayıp da evlilik haberini verdiği sayfadan sonra öyle bir şok yaşadım ki elim sonraki sayfalara gitmemişti şimdi ne olacağını bilerek okumama rağmen o sayfada heyecanlandım. Ne olacağını biliyorum Nil'in ne yapacağını ama yine de Yiğit'in böyle bir karar alması tüylerimi diken diken etti. Ahh bir de nişan sahnesinde, "Beni Buna Zorlama"da bir söz vardı hatta kullandığım ayraçta da o söz yazıyordu ve beğendiğim bir söz olmuştu bu. "Onu başka erkeklerle gezerken görmekten daha fazla canımı yakan bir şey var o da o erkeklerin yanında mutlu olduğunu görmek." Nişan gecesi Nil, Tuğba&Yiğit ikilisini izlerken bu söz geldi aklıma... Nil'in acısı tüylerimi diken dile etti resmen... Aşk güzel şey eğer çift taraflıysa! Neyse ki Nil'inki öyleydi de acısını tattı ama sonrasında sefasını da sürdü ;) Özellikle beğendim çok yerler vardı... Mesela bunlardan biri de Yiğit'in "mutfaktan çıkarken lambayı kapatmayı unutma." demesiydi kahkaha attım bunu okuyunca ve kitaptaki benzetmeleri gerçekten çok sevdim. Eda'nın kapı&anahtar ikilisi ile yaptığı konuşma çok güzeldi. Bunu aklında tut sonrasında zamanı geldiğinde bir yerde alıntıla diyeceğin türden bir söz. Hatta daha dikkatli okuduğunda aslında ne kadar da haklı diyebileceğin bir söz. Ayrıca sonu... sonu... ahhh ikisinin oğlu harika olur muhtemelen eee tohumu Yiğit'ten değil mi? Sonucunda Yiğit mükemmel erkek tanıma kısmen uyuyor :) Harika bir kitaptı çok sevdiğimi söylemeliyim. Benim favori VE kitaplarımdan biriydi. Ayrıca benim ikinci okuduğum VE kitabıydı yanlış hatırlamıyorsam ve ikinci kez okumama rağmen ilk okumamdaki gibi heyecanla okudum, her sayfasını aynı beklenti ve bekleyişle çevirdim. Her satırından zevk aldım ve bazı yerler bir kaç kez okudum. Şiddetle tavsiye ediyorum arkadaşlar bu kitabı okuyun ve okutun! Pişman olmayacaksınız hatta o kadar beğeneceksiniz ki kendiniz bile birkaç kez okuma isteği duyacaksınız :)
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/olivia-cunning-ahlaksz-ritim.html Okuduğum ve yorumlamaya üşendiğim bir çok kitaptan biri Ahlaksız Ritim. Aslında Ateşli Bilet'ten hemen sonra bu kitaba başladım ve samimiyetle şunu söylüyorum ki bu seriyi peş peşe okumak bünyeye zararlı. Fazla erotizm yüklemesi oluyor ;) Seriyi takip ettiğim, 4. kitabı okumamdan belli oluyor ;) Hele hele hele... Eric... adam davulcu... parmakları, elleri sihirli adamın...aklı da öyle... adamın her bir noktası sihirli yav... :)) Neyse o kısma girmeyeceğim sonucunda +18 bir yorum yapmayalım değil mi ;) Eric, grubun bataristinin aşkını okuyorduk. Aslında bu daha çok Eric'in görür görmez aşık olması ve aşık olduğu kadının kalbini çalma aşamaları, ve iki sevgili olduktan sonraki evreleri konu alıyor. Sed'in hikayesi kadar yoğun bir aşk yoktu, ama çok daha eğlenceli bir aşk vardı. Eric tam kendi gibi bir kadın buldu diyebilirim :)) Tam da ona aklımda yakıştırdığım kadın tipi Rebekah. Bu Olivia'nın derdi ne anlamadım gitti. Kadın üçlüyü amma seviyormuş yav! Bazen düşünüyorum acaba çok mu istiyordu da bu tür bir seksi içinde ukte kaldı kitaplarında yazıyor... Brain sevdiği kadını başka biri ile paylaştı, Jace desen o da öyle belki Eric yapmaz dedim o da paylaştı zaten Trey kesin paylaşır adamın kanında var... Yani artık Olivia yeter yani hani biri paylaştı tamam ama yani... Bir Sed benim kafadan çıktı kadınını paylaşmadı. Arkadaş amma meraklıymış bunlar kadınlarını paylaşmaya! Hayır anladık grupsunuz her şeyiniz ortak ama kadınlarınızı bari ortak kullanmayın! O sahneler cidden çok rahatsız edici!!! Hani bunu söylemeyeyim diyorum her seferin kitabı okurken ama bakın yine kendimi tutamadım! Bir erkeğin kadınını paylaşması bana ters arkada! Ayrıca lütfen rock yıldızlarını konu alıp yazan yazarlarımız bu gruplara biraz kadın üye serpiştirin. Rock sadece erkekler söylemez değil mi? :) Hayır feminen duygularım ağır bastığı için söylemiyorum tamamen o tur otobüslerin temiz olması için söylüyorum :P Neyse kitap yorumuna geri dönelim biz en iyisi :)) Eric'in Rebekah'a aşık olması, Rebekah'ı elde edebilmek için çabalaması, aslında birbirlerinden etkilenmelerinin yanında aralarında alevlenen o aşk ateşi çok tatlıydı! Gerçi bir rock yıldızı ne kadar tatlı olabilir ki ;) Zaman zaman sinirlendiğim oldu o da Reb'in eski erkek arkadaşının olduğu kısımlar çıldırttı beni. Adamı çok fena parçalayasım geldi ama Trey'in çözüm yolu var ya kahkaha attırdı. "hadi canım" "yok artık" tepkileri ile okudum. Trey adamım çok fenasın senin apışıp kalacağın şekilde aşık olmanı bekleyeceğim deme istiyorum ama nasıl bir macera bekliyor onda bizi merak ediyorum :) Her davul sesi her zile vuruşla ortalığın alev aldığını hissettiğiniz, tutkuyu damarlarınızda dolaştıran içinizdeki sert tutkulu tarafı dışarı çıkaran, aşk dolu, sevimli tatlı, sert, tutkulu bir aşk hikayesi! Tabi bir Sed'in hikayesi gibi olamaz ama bu da çok iyiydi :) Hep Sed, her zaman Sed! O kadar arkadaş :) Yorumumu bitirmeden önce size iki şey söyleyeceğim birincisi tabi ki seriyi tavsiye edeceğimdir. Eğer yaş ortalamanız yetiyor ise ve erotik aşk romanlarını okumaktan rahatsız olmuyorsanız bu seriye bir atlayış yapın. İkincisi ise benim değil Rebekah'ın size söylemek istediği bir şey var Eric hakkında :)) İşte o sözler. Eric Sticks tazeleyici bir hava gibiydi. Güneşini kapatmakta ısrarlı bütün bulutları yok ediyordu. İşte Eric böyle bir adam. Allah sizlere Eric gibi bir koca bana da Sed gibi bir koca nasip etsin. Amin! :D
http://illekitap.blogspot.com.tr/2014/08/lily-king-gozyaslarma-ragmen-babam.html Hmm... cümleye nasıl başlasam bilemedim ama şunu söyleyebilirim okurken çok sıkıldığım bir kitap oldu. Bir an önce bitsin diye resmen kitabın gözünün içine baktım. Kitabın gözü yok tabi lafın gelişi öyle dedim ;) İşi espriye vurmaya çalışıyorum ama normalde beceremediğim bir şey o yüzden uzatmadan kitaba dair yorumuma geleceğim. Kitabı konusuna bakarak aldığımda ve adına vurulduğumda karşılaşacağım şeyin böyle bir kurgu olacağını tahmin etmiyordum açıkçası. Ama beni hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Daley'in babasına olan bağlılığını anlıyorum, babasını herkesten her şeyden üstün tutan biri olarak bu kitaptan daha farklı duygular daha farklı bir kurgu beklerdim. Ayyaş bir babaya sadakat ve bunun sanki günlükmüş gibi yazılmasını, duyguların yüzeysel olmasını beklemiyordum. Çok yavan, fazla durgun, fazla gereksiz detay vardı! Tamam erotik aşk romanları okuyoruz, aşırı erotizm ve cinsellikten rahatsız olmuyor olabiliriz ama kitabı bir kız çocuğunun gözünden okurken ve bu çocuğun babasını üvey annesinin bacaklarının arasına eğilmiş bir şeyler yaparken görmek açıkçası... iğrençti! Neyse uzatmanın bir anlamı yok bence ve açıkça söylüyorum ben kitabı beğenmedim. Tercih size kalmış, ister okuyun isterseniz okumayın ama ben genelde her kitabı beğenen bir okur olarak aradığımı bulamadım ve beklentilerimi karşılayan bir kitap olmadı.