Ben çok beğendim. Kısa kısa hikayelerden oluan bu klasiği niye daha önce okumadım diye üzlüldüm. Mutlaka okuyun ve okutun..
Kürşat Başar'ın okudugum ilk kitabı, kitabı elime ilk aldığımda çevremdeki herkes 'çok güzel bir kitap buuuuuuu...' diye hayran hayran tepki verdi. Ben de bir heves başladım kitaba, kitabın konusunu daha ilk sayfalarda öğerndiğim için sonunu da bildiğim için( gerçek bir hayat hikayesinden esenlenilmiş) kitap pek iyi gitmedi ve birşekilde bitti.Güzeldi ama sonunu ve konuyu önceden bilmeseydim daha çok mu etkilerdi beni bilemiyorum..
Grange'ın okudugum 2. kitabı Ölü Ruhlar Ormanı'ndan sonra severek okudum, kurgusunu begendiğim bir kitap oldu amma velakin romanın kahramanının herzaman herzaman, bazen insanın bu kadarıda fazla dediği bir şekilde dört ayağının üzerine düşmesi gerçekçilikten uzaklaştırıyor. Güzeldi....
Yazarın okuduğum ilk kitabı ilginç bir konusu olduğu için almıştım. Ama anlatıcının bu yeteneği üzerinde çok durulmadan çok yüzeyel geçildiği için biraz hayal kırıklığına uğradım. İlk bölümdeki çocuk anlatıcıyı gerçekten çok güzel ifade etmişsanki kitabın ilk sayfalarını o çocuk yazmış, kitabın sonunda gerçekten duygulanıyor insan, okunabilir..
Buket Uzuner sevdiğim bir yazar fakat bu kitabı sevmedim sevmedim, Kitap beni yordu. Kitabın başında Nilsu kendi hayat hikayesini yazması için bir yazara, kitabın anlatıcısına bırakıyor. Nilsu'nun hayatını, Babasını, Seleni tanıyoruz. Teomanı ve annesini bir de yazar Neyyire Hanımı. Kitapta beğendiğim çok gücel cümleler oldu fakat bir türlü olaya hakim olamadım belki de bir olay oladığı için. Tam hakim olduğumuzda da Nilsunun yazdıkları bitti. Yazarın olaylara bir son olsun diye Yazar Neyyireye ulaşıp yazılanları gösterdiğinde ise olay kördüğüm oldu.